13 Ağustos 2012 Pazartesi

İsyaaaeeennn

lock out
Başlık sinema yazarı Alper Turgut’un popülersinema sitesindeki eleştirisinin başlığı.Çok beğendiğim ve aynı görüşlerde olduğum için (ç)alıntıladım.Hikayemiz 2079 yılında geçiyor.Amerika hükümeti üstün teknolojik gelişmeler sayesinde azılı mahkumların uyutularak tutulduğu MS One adı verilen uzay üssü yapmıştır ama başını başkanın kızının çektiği bir grup vicdanlı insan bu uyutulma muamelesinin insanlık dışı olduğu ve kalıcı hasarlar bırakması yüzünden denetleme amaçlı bir gezi düzenlerler.Ama şaşırtıcı ki işler iyiye gitmez ve hapishane üssünde isyan çıkar ve başkanımızın güzel kızı mahkumlar tarafından esir alınır.Onu kurtarması görevi ise Snow (Guy Pearce) adında vurdumduymaz ajana verilir.Gerçi kendisi ilk etapta bu görevi istemez ama yanlış anlaşılan bir olay yüzünden tehdit altındadir ve hapis cezasına çarptırılmıştır.Tek çıkış yolu kendisine bu görev sunulur.İstemeyerek girilen iş,alakasız orda bulunan masum insanın tehdit altında bulunması,iyinin çok iyi kötünün çok kötü olması,esas kızla esas oğlan arasındaki çekişme ve nefret(şaşırtıcı ki sonradan aşka dönüşür:P) hep bilindik amerikan bilimkurgu-aksiyon sineması klişelerinden.
lockout-image
Luc Besson’un yapımcı koltuğundan oturması biraz daha kaliteli yapım beklentileri doğursada vasatı aşmayan hatta yer yer vasatın altında seyreden bir film.Bilimkurgu filminde günümüzün teknolojik gelişmeleri çerçevesinde mantık aramak pek akıl işi değildir ama bu filmde hakkaten o kadar mantık hataları yer alıyor ki insan kurmacadan bile uzaklaşabiliyor.Yer yer absürtlük seviyesinde gelişen hikaye,sığ senaryoyla birlikte çekilemez bir hal alıyor.Oyunculuklar anlamında Guy Pearce gibi usta oyuncunun bile vasat kaldığını düşünürsek diğer performanslara değinmek bile vakit kaybı olur.Hatta hapishanedeki isyanın merkezindeki psikopat kardeş Hydell (Joseph Gilgun) baya baya rol çalıyor ve tek dişe dokunur performansı sunuyor.
lock-out-still05
Filmde tek olumlu nokta(ne kadar olumlu olduğu tartışılır) yıllar geçsede,teknolojinin uzayda hapishane inşa edecek derecede ilerlerse bile Amerikan hükümetinin insana bakış açısının değişmeyeceğini bir kez daha gösteriyor.Azılı mahkum kavramı hali hazırda tartışılması gereken bir konu iken hapis kavramını ilaçla uyutma olarak algılayan ve topluma tekrar kazandırma gibi dertlerin şimdide olmadığı gibi o günlerde de olmayacağı fikri Amerikan hükümetinin değişmeyeceğini bariz bir şekilde ortaya koyuyor.Bilinçli bir davranış mı bilemem ama bilimkurgu tarafının en gerçekçi yerini oluşturuyor.Tabi amerikan ikiyüzlülüğü de aynen korunmuş.Başkanın kızı değilde sıradan bir vatandaş olsa yine aynı şekilde kurtarma operasyonuna girişirler miydi orası soru işareti.Bilimkurgu türünün farklı evren yaratma konusundaki gereklerini karşılamaya hatta mantık boşluklarıı barındırmasının yanı sıra sıradan senaryosu,cilasız oyunculukları ve bol bol klişesiyle vasatı aşamamış bir film İsyan. *
Share/Save/Bookmark

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder