30 Aralık 2009 Çarşamba

Son 10 Yılın En İyileri

2009'un bitmesine sayılı saatler kala IMDB'den Son 10 yılın en iyi filmleri listesini görebiliriz.Yakın zamana ait bir film tepede.Batman/Kara Şövalye şimdilik son 10 yılın en iyisi konumunda.Bundan sonra değeri anlaşılamamış filmler listenin üstlerini zorlar mı bilmiyorum ama bu haliyle bence son 10 yılı çok iyi özetliyor.Listeye baktığımızda son yılların filmleri ön plana çıkmış.Bu da IMDB kullanıcılarının değerleme yaparken soz izledikleri filmlere eski filmlere oranla daha yakın baktıklarının bir sonucu.Mesela Nefes:Vatan Sağolsun 31. sıradan listeye girmiş.Tabi hakedipte girmiş olabilir ama izleyenlerin daha duygusal bir oylama yaptığının sonucu da olabilir.Zamanla gerçek değerleri anlaşılır yeni filmlerin.Yıllar geçtikçe liste daha da yerine oturur.


1 - Kara Şövalye (2008)
http://www.antalya.bel.tr/varliklar/turkce/etkinlik/images/kara_sovalye_b.jpg
2 - Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü (2003)
http://www.arcaajans.com/genel_images/yuzuklerin-efendisi-1.jpg
3 - Tanrı Kent (2002)
http://www.sanatlog.com/wp-content/uploads/2008/11/city-of-god-kiss.jpg
4 - Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği (2001)
http://www.dinolog.com/wp-content/uploads/2007/02/yuzuk.jpg
5 - Avatar (2009)
http://static.reelmovienews.com/images/gallery/avatar-movie-poster_353x529.jpg
6 - Akıl Defteri (2000)
049639ph3zw4.jpg
7 - Yüzüklerin Efendisi: İki Kule (2002)
http://images.habervitrini.com/haber_resim/yuzuklerin_efendisi3.jpg
8 - WALL·E (2008)
http://www.costumzee.com/view/wp-content/uploads/2008/06/wall-e-poster1-big.jpg
9 - Amelie (2001)
http://blog.nain-de-jardin.fr/images/photos%20blog/Le-fabuleux-destin-d-amelie-poulain.jpg
10- Başkalarının Hayatı (2006)
http://www.tersninja.com/wp-content/uploads/2009/05/baskalarinin_hayati2.jpg
11- Ruhların Kaçışı (2001)
12- Piyanist (2002)
13- Köstebek (2006)
14- Sil Baştan (2004)
15- Up (2009)
16- Düşlere Bir Ağıt (2000)
17- Soysuzlar Çetesi (2009)
18- Pan'ın Labirenti (2006)
19- Çöküş (2004)
20- Prestij (2006)
21- Gran Torino (2008)
22- Milyoner (2008)
23- District 9 (2009)
24- Günah Şehri (2005)
25- Hotel Rwanda (2004)
26- Fantastic Mr. Fox (2009)
27- İhtiyar Delikanlı (2003)
28- Batman Başlıyor (2005)
29- Gladyatör (2000)
30- İhtiyarlara Yer Yok (2007)
31- Nefes:Vatan Sağolsun(2009)
32- The Wrestler (2008)
33- There will be Blood (2007)
34- Donnie Darko (2001)
35- Intı the Wild (2007)
36- Kill Bill Vol 1 (2003)
37- Star Trek(2009)
38- Million Dollar Baby (2004)
39- Snatch(2000)
40- The Bourne Ultimatum (2007)
41- Amores Perros (2000)
42- Okuribito (2008)
43- Finding Nemo (2003)
44- Ratatouille (2007)
45- V for Vendetta (2005)
46- Kelebek ve Dalgıç (2007)
47- A serious man (2009)
48- The Incredibles (2004)
49- Tasogare Seibei (2002)
50- Saliuni Chueok (2003) *
Share/Save/Bookmark

28 Aralık 2009 Pazartesi

Işığın Barışla Valsi : Beşir’le Vals

thumb_waltz_with_bashir1

 

 

 

 

 

Beşir’le Vals (Valse avec Beshir) Ari Folman’ın 2008 yapımı anti-militarist filmi.Girdiği hemen hemen bütün festivallerden ödüllerle dönmüş son dönemin en etkileyici filmlerinden biri.Altın Küre ,Cesar ,Britanya Bağımsız filmler festivallerinde  en iyi yabancı film ödülünün yanı sıra Oscar,Bafta,Cannes adaylıkları da başarısının örneklerinden sadece bir kaçı.Konusunu 15-29 Eylül 1982 tarihlerinde Beyrut'a giren İsrail ordusunu İsrail yanlısı Falanjistler'in de yardımıyla Sabra ve Şatilla Filistin Mülteci Kamplarında yaptığı korkunç katliamdan alıyor.Filmin yönetmeni ve senaristi Ari Folman da bu askeri operasyonlarda gördüklerini aktarmaktadır.Animasyon tekniği ile belgesel anlatımını deneysel biçimde harmanlanması anlattıklarına bakılmaksızın zaten hali hazırda merak uyandıran etkileyici bir durum.Bunu üstüne anlatım dilindeki tarafsızlık ilkesi daha da ileri gidilerek bir nevi günah çıkarma durumu filmin etkileyiciliğini ve gerçekliğini arttırıyor.Filmin isminde geçen beşir o dönemin öldürülen Lübnan devlet başkanı Beşir Cemayel’den gelmektedir. O dönemde Filistinli milisler tarafından öldürülen Hrtistiyan kökenli Beşir Cemayel’den sonra İsrail ordusundan destek alan Falanjistlerin intikam duyguları ile bütün insanlık kuralları yıkarcasına giriştiği katliam dünya kamuoyunda tartışılmasa bile vicdanlarda yargılanmaya başlaması ve bu sesin haksız görülen taraftan çıkması günahların temizlenmesi adına çok önemli bir gelişme.Sonuçta her nerden bakarsak bakalım gerçeklerden kaçamayağımızın bir örneği.

waltz-w-bashir

Filme teknik yönden bakacak olursak son dönemde Persepolis,Renaissance,Karanlığı Taramak gibi politik-eleştirinin çizgilerle anlatılmaya başlanmasının son örneği.Politik eleştirinin ve savaş suçunun bir belgesel tadında ders verir gibi akademik dille anlatılmasından ziyade kurgusal animasyona önem verilmesi bu filmi diğer unsurlarından ayırarak öncelikle bir animasyon filmi yapıyor.Bunu yaparkende animasyon filmine alaycı bakışı ve basitliği bertaraf etmek için savaşın acımasızlığı ve ölümün masumiyetini çizgilerle birlikte cok iyi harmanlıyor.Zira baktığımızda kullanılan çizim tekniğinin günümüzün gelişmiş teknolojisi ile ayrıntılı resmetmekten ziyade daha basit durması ve çizgilerin karanlık-aydınlık tekniği ile ayrılması arka plandaki savaşın karanlığını cok güzel yansıtıyor. Son dönemdeki hollywood’un animasyon yapımlarında kullandığı ve pazarladığı üstün teknoloji görsellik açısından önemli olabilir ama alt metni ile zıtlık yaşarsa filmi baltalayabilir.Ama Beşirle Vals’de çok güzel bir uyum var.

2692800px-Stroop_Report_-_Warsaw_Ghetto_Uprising_06 

Filme yapılan eleştirilerde ise duygusal değerlendirmeler ön planda.Öncelikle film her ne kadar yaşananları göstersede , her hangi bir yargıya varmıyor.Film vizyona girdiğinde ülkesinde eleştiri bombardımanına tutuldu.Devlet fonundan yararlanıpta İsraili keskin eleştiriyor diye.Ama müslüman kamuoyunda da yeteri kadar keskin anlatmamakla eleştirildi.Hristiyan dünyasında da İsraile benzer eleştiriler yükseldi.Yani film kimseye yaranamadı açıkcası.Çünkü bunun altında orta doğu’daki çözümlenemez dengesizlik yatıyor.Dünyanın en eski toprakları her toplumun kendi doğrularını dayattığı tansiyonun hiç eksilmediği yerler.Mesela yukarıdaki filmde geçen karede ellerini kaldırarak yerinden yurdundan kopartılan çocuk imgesi yahudi toplumunun Nazi zulmünde çektiği acıların bilinaltılarındaki görüntüsü.Eleştiler de burada ortaya çıkıyor.Kimi çevreler Filistine ve Lübnana yaptıkları zülmü bu kareyle vicdanlarını temizlemeye çalışmasını deyim yerimdeyse “zamanında aynısı bize de oldu” söylemini taraflılık olarak görüyor.İşte bu düşünce Ortadoğunun çözümlenemez düğümü.Her toplum sanki bir futbol maçındaymş gibi skor tutması ortadoğı halklarının birleşmesini değil iyice ayrışmasına neden oluyor.Millliyet veya din birleştiricilikten çıkıp ayrışmaya yöneltiyorsa tek ortak payda İNSAN OLMAK’ta buluşulmalı.

bashir1

Filme bakarken bütün milli,dini,kültürel gözlüklerimizi çıkarıp sadece insan kimliğimizle izlediğimizde yaşanılan dramların ne kadar bize yakın olduğunu görürüz.Aynı durum diğer bütün filmlerde de geçerli. Pianist’i,Schindler’in Listesini,Hotel Ruanda’yı,Kaplumbağalar’da Uçar’ı,Er Ryan’ı Kurtarmak’ı izlerken bütün önyargılarımzdan kurtulup daha insani gözle izlersek yaşanılan dramları daha iyi anlayabiliriz.Bir anne oğlunun bir ülkeye hangi amaçla savaşa gittiğini önemsemez.Ölüm gibi hayatın en büyük gerçekliğinin sanal duygularla örtülemeyeciğini bu gözlüklerimizden sıyrıldığımızda anlarız ancak.

Ari Folman’ın savaşa ve ölüme ışık tutmasının verdiği depresif hüznünü,insanlığa ve barışa ışık tutarak huzura dönüştürme çabası takdirlerinin en büyüğünü hak ediyor.Beşirle Vals de sinemanın dili en sert anti-militarist bir filmi olarak tarihte yerini alacak.

*
Share/Save/Bookmark

27 Aralık 2009 Pazar

Yeşil sahalarda beklediğimiz hareketler

610x

Güzel ablamız Charlize Theron 2010 Dünya kupası kuralarında arz-ı endam etmiş.

*
Share/Save/Bookmark

2009’da Kaybettiklerimiz

Özellikle son aylarda art arda gelen vefat haberleri ile 2009 yılı sanat camiası açısından hayli üzücü oldu.Hem Türkiye açısından hem de diğer ülkeler açısından genci yaşlısyla çok değerli sanat insanlarını kaybettik.Efsaneler ölmez mottosu altında her zaman savunduğumuz kaybettiklerimizin sadece fiziki anlamda aramızdan ayrılmış olması ama eserleri ile daima aramızda olacak olmaları sanat açısından tek telafimiz.İnşallah bir daha başımıza gelmez böyle olaylar diyecek halimiz yok,doğanın kanununa karşı gelemeyiz.Bize düşen tek görev de onları unutturmamaya çalışmak ve yeni kuşaklara tanıtmak.

patrickswayzeretna_468x666 farrah   brittany_murphy   Gazanfer_ozcan Yaman_tarcanKarl Malden b-437786-Halit_Refiğ_Hastaneye_Kaldırıldı  resimler-haber-seydo-day 320802027_4349aee7d2_o mete cuneyt gokcer  zekiokten (1)

*
Share/Save/Bookmark

23 Aralık 2009 Çarşamba

Sinemanın Haritası

Eğer sinema dünyasının içinde yolunu şaşırırsanız size yolunuzu gösterecek güzel bir harita.Imdb sitesinin Top 250 listesinden yola çıkılarak hazırlanmış güzel bir kaynak.Gerçi liste sürekli güncellenmesiyle değişiyor ama yinede bazı filmler yerini koruyor.Yani kısacası takip edilesi bir harita

 

imdb top 250 map

*
Share/Save/Bookmark

20 Aralık 2009 Pazar

Güneşi Gör(me)mek

    59721

 

 

 

Güneşi Gördüm Mahsun Kırmızıgül’ün ikinci filmi.Kendisinin türkücülükten yönetmenliğe dikey geçişinin tepkileri sürerken filmlerinin gişede gösterdiği başarılarla da konuşulmaya devam ediliyor..En son oskarlara Türkiye’nin adayı olarak gösterilmesi çoğu kesimce baya eleştirildi.Ülkenin imajını kötü gösterir noktasında birleşen sert eleştiriler filmin iyiliği kötülüğü noktasından çıktı verdiği mesajlar düzeyinde değerlendirilmeye başlandı.Elbette bir sinema filmini oluşturan bir çok etken vardır.Yönetmenin anlayışı,oyuncuların performansı,senaryosu,kurgusu, verdiği mesaj ve daha daha birçok etken.Ama bunların es geçilip yönetmenin sanat geçmişi,başkaları ne düşünür nasıl gözükürüz düşüncesi ile eleştirilmeye başlandı mı eleştirilerden sağlıklı sonuç elde edilemez.Maalesef bu filmde de film dışı bir çok unsur filme mal edilmeye çalışıldı.Bu yüzden eleştirilerin yoğun olduğu vizyon sırasında değil daha sonra izlemek istedim.Böylelikle gereksiz eleştiriler yapılıp bitecek,filme önyargısız bakmak mümkün olacaktı.

Gunesi-Gordum_5Kafamızdaki ön yargıları elemine ettikten sonra filme gelecek olursak Mahsun Kırmızıgül’ün sinemada yeni olmasına karşın iki filminde de söylemesi zor şeyleri söyleme derdi onu daha samimi ve cesur kılıyor.Beyaz Melek’te yaşlılar ekseninde doğu-batı karşılaştırmasına soyunması doğu kökenli ve medyatik türkücü geçmişine aksi yönde son derece objektif bir yaklaşımdı.Gerçi gelebilecek eleştirileri önleyen çok yoğun bir duygu seli vardı ve bu bir noktadan sonra duygunun sömürülmesi kıvamına geliyordu.Güneşi Gördüm’e de gelecek olursak ilk filmdeki gibi bir duygunun kontrolü söz konusu değil.O kadar dibine vuruluyor ki dramın artık ağlayası varsa bile seyircinin ağlayamayacak duruma geliyor.Evet belki anlatmak istediği hayatlar zor ve yaşanan dramlar gerçekçi olabilir ama eğer bu verilen mesajlar aklı selim bir şekilde seyirciye ulaşamıyorsa sinemanın derdinden uzaklaşmış oluyor.Yani sinema eğer insanların kendini görmek ve anlamak için sosyal sorumluluğu olan bir mecraysa eğer,duyguların dozunda verilip düşüncelerin önüne geçmemesi gerekiyor.Ama Mahsun Kırmızıgül’ün iki filminde de izlediği yol eski Türk filmlerindeki gibi dramın dibine vurmak.Sadece farklı olan yaşanan coğrafyalarda ki dramlar.Akraba evliliği,terör,erkek egemen anlayış,bir yere ait olamama durumu,geçim sıkıntısı,doğayla savaş vs…Bu noktadan bakarsak her biri koca bir film konusu olabilecek bu dramlar Güneşi Gördüm’de hepsi bir arada modeliyle izleyiciye sunuluyor.Bu durum filmin temposunun hiç düşmemesini sağlıyor olabilir ama izleyici de kafasını toplaması ve gözyaşını silmesi için fırsat bırakmıyor.Tıpkı eski Türk filmleri gibi.Eski Türk filmlerinde kızla erkeğin başına gelmeyen kalmıyordu.Kör oluyor,batakhaneye düşüyor,derbeder oluyor ve bizi üzüntülerden üzüntülere sokuyorlardı.Aynısı burda da var ama tek fark olarak siyaseten daha gelişmemizden kaynaklı artık yüksek sesle dile getirilen Kürt kimliğinin sonucu doğu sorunlarına odaklanan sinema anlayışının bir ürünü olması.Belki de Amerikada ki gibi siyah egemen blaxploitation tarzı gibi yeni bir sinema akımımız oluşuyor olabilir. Eskiden ne zaman baş karakterin başına türlü türlü olaylar gelse” hımm klasik türk filmi işte” derdik,galiba bundan sonra Güneşi Gördüm gibi terörden kaçan,akraba evliliği yapmış,erkek çocuk isteyen,kardeşi travesti olmuş Kürt eksenli filmlere “hımm klasik kürt filmi işte”diyeceğiz.Mahsun da belki Türkiye’nin Spike Lee’si olacak.Yıllardır doğu sorununda bir adım bile ilerleyemeyişimizin sonunca yaşanan dramlarda artık klasikleşiyor maalesef.Sonuçta bütün bu dramlar bizim dramımız ve ne kadar sahiplenirsek sinemamıza da o kadar yansır.

Gunesi-Gordum-22

Keşke siyaset anlayışımız darbelerle,işkencelerle,sürgünlerle kesintiye uğramasaydı da Yılma z Güney gibi değerlerimiz  sinemamızın üstü kapalı,yasaklı sinemacıları değilde göğsümüzü kabarta kabarta övüneceğimiz  Doğunun dramını anlatan sinema anlayışının en önemli temsilcileri olurlardı.

İşte Güneşi Gördüm,Beyaz Melek gibi filmler aslında zihinlerimizdeki perdelerin yavaş yavaş kalkmasının sonuçlarıdır.Ve anlattıkları bakımından daha emekleme safhasında olduklarından şu noktada iyi veya kötü diye değerlendirme yapmak yanlış olur.Zira anlattıkları çok sıcak.Zaman geçtikçe ve bazı değerler yerine oturunca görebileceğiz gerçek değerlerini.

gunesi-gordum-fest-afis *
Share/Save/Bookmark

Efsaneler Ölmez ,Zeki Ökten

 zekiokten (1) 2009 yılı sinemaya emek vermiş usta yönetmenleri kaybettiğimiz yıl oldu.Yılın bitmesine bir kaç gün kala bu sefer de Zeki Ökten’i kaybettik.Osman Seden, Ömer Lütfü Akad, Metin Erksan, Memduh Ün, Halit Refiğ ve Atıf Yılmaz gibi sinemacılardan sonra gelen ikinci yeni kuşak sinemacılar arasında yer alan Ökten ulusal ve uluslararası festivllerde bir çok ödül aldı.Bunlardan en önemlileri Sürü ile Locarno Film Festivali’nde altın leopar ödülü,Kapıcılar Kralı ve Faize Hücum ile en iyi yönetmen altın portakalı,Güle Güle ile en iyi film altın portakalı…

Hayatını sinemaya adamış biri için kelimeler yetmez anlatmaya.Onları en iyi anlatan çektiği filmlerdir..

  • 1963 - Ölüm Pazarı
  • 1972 - Kadın Yapar
  • 1972 - Kırık Hayat
  • 1973 - Ağrı Dağı'nın Gazabı
  • 1973 - Bir Demet Menekşe
  • 1973 - Bitirim Kadeşler
  • 1973 - Bitirimler Sosyetede
  • 1973 -Vurgun
  • 1974 - Askerin Dönüşü
  • 1974 - Boşver Arkadaş
  • 1974 - Hasret
  • 1975 -Hanzo
  • 1975 - Kaynanalar  (Aynı zamanda senarist)
  • 1975 -Pisi Pisi (Aynı zamanda senarist)
  • 1975 - Şaşkın Damat
  • 1976 - Kapıcılar Kralı  "Altın Portakal, En İyi Yönetmen"
  • 1976 - Ne Umduk Ne Bulduk
  • 1977 - Çöpçüler Kralı
  • 1977 - Sevgili Dayım
  • 1978 - Sürü  "Locarno Film Festivali, Altın Leopar", "BFI, Sutherland Trophy", "OCIC"
  • 1979 - Düşman  (Aynı zamanda kurgucu) "OCIC"
  • 1982 - Faize Hücum (Aynı zamanda yapımcı) "Altın Portakal, En İyi Yönetmen"
  • 1983 - Derman - Şerif Gören'le birlikte
  • 1984 - Pehlivan
  • 1984 -Firar - Şerif Gören'le birlikte
  • 1985 - Kurbağalar - Şerif Gören'le birlikte
  • 1986 - Kan - Şerif Gören'le birlikte
  • 1986 -Ses
  • 1986 - Davacı
  • 1987 -Yoksul
  • 1988 - Düttürü Dünya
  • 1992 -Saygılar Bizden (TV Dizisi)
  • 1995 -Hep Aynı (Kısa Film)
  • 1995 - Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey
  • 1999 -Güle Güle Altın Portakal, En İyi Film"
  • 2002 -Gülüm
  • 2006 -Çinliler Geliyor

 1116_1 surut dutturu.dunya                       kapicilarbysha40ikinet1 plerkral305so6 davacidvd_www.turkkitap.de VI343862VG567_250 glegle1999

*
Share/Save/Bookmark

17 Aralık 2009 Perşembe

Youtube iftiharla sunar…

20 yıl önce gün gelicek internet yeni filmlerin çıkmasına olanak sağlıyacak bir mecra olacak deseydi biri heralde güler geçerdik.Ama şimdilerde youtube sinemaya gönül verenler için işlerini duyurmak adına çok iyi bir odak noktası haline gelmeye başladı.Ülkemizde internete koydukları videoları ile sahip olduğumuz sanal kahramanlardan sonra bir başka haber de Uruguay’dan geldi.Fede Alvarez isimli sinemacı Ataque de Panico (Panik Atak) isimli 4 dakika 48 saniyelik kısa filmini youtuba’a koymasının ardından Hollywood’dan teklif almış.Yeni filmi için Örümcek Adam' ve 'Şeytanın Ölüsü filmlerinin yönetmeni Sam Raimi kendisine sponsor olmayı kabul etmiş.Genç Sinemacıların seslerini duyurması adına çok anlamlı ve sevindirici bir haber.Devamının gelmesi dileğiyle….

*
Share/Save/Bookmark

Mutluluğun Filmi

Heralde mutluluğu anlatmak için koca koca filmlerle,bütçelerle bu kadar iyi anlatılamazdı mutluluk.Sadece yakalamak gerekiyor o “anı”.Hepsi tek bir filme bedel.

254427_7_large

 1258933728_9

1258933682_20

1258933693_19

1258933723_2

1258933675_6

*
Share/Save/Bookmark

Kubrick’in kareleri

queennothing-kubrick2

Efsane yönetmen Stanley Kubrick’in 1940’ların başında daha gençken New York’da  çektiği kareler.Sinemanın temelinde yatan hayatı kare kare algılama ve anlatma güdüsü bakımından her bir kareyi sanatçının bir filmi olarak değerlendirmek mümkün.Zira fotoğraflarına bakıldığı zaman sinemasındaki detaycılığının oluşmasında fotoğraf sanatının katkısı yadsınamaz…queennothing-4  queennothing7 queennothing4

queennothing9queennothing2

*
Share/Save/Bookmark