10 Kasım 2014 Pazartesi

Festivalin mi var derdin var!

Film Arası Sinema Dergisi, Kasım sayısında Türkiye’deki film festivallerini mercek altına aldı. Dergiye konuşan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan ‘Türkiye’de festival yapma adabı değişti’ dedi.
Yaptığı röportajlarla sinema gündemini belirleyen aylık sinema dergisi Film Arası, Kasım sayısında büyük bir değişimle okurlarının karşısına çıktı. Beş yıllık yayın yolculuğunda kapak röportajlarıyla öne çıkan, bu aydan itibaren kapağına özel dosyalarla devam edecek. İlk kapak dosyası olarak Türkiye’de film festivalleri temasını seçen Film Arası yazı, araştırma ve konuklarıyla film festivallerini kapsamlı biçimde masaya yatırdı.
AZİZE TAN: FESTİVAL YAPMA ADABI DEĞİŞTİ
Çok sayıda yazı ve görüşün yer aldığı dosyaya konuşan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan ‘Türkiye’de festival yapma adabı değişti’ dedi.  Dosyanın diğer konuğu olan sinema yazarı Ali Ulvi Uyanık, sinema yazarlarının festivallerle ilgili tartışmalarda tüm hesapların dışında olmaları gerektiğini söyledi. Dosyada Kamil Engin ‘Yerel Yönetimler ve Festivaller’, Serdar Akbıyık ‘Jüriler Üzerinden Hesaplaşanlar’, Cengis Asiltürk ‘Festivaller Peşinde Arayışlar’ başlıklı yazılarıyla yer aldı. Festival dosyasın ayrıca Ahmet Boyacıoğlu, Kerem Akça, Mehmet Ali Aslan ve Kadir Beycioğlu da görüşleriyle katılarak Türkiye’deki festivallere yönelik eleştirilerini dile getirdiler.
DOĞANIN GAZABI; BALIK
Film Arası Dergisi’nin Kasım ayı vizyon bölümde Barış Bıçak, Derviş Zaim’in son filmini Doğanın Gazabı; Balık’ başlığıyla yazdı. Ahmet Deydin’in ‘Hay Way Zaman’ belgeselini ele aldığı bölümde, Levent Tanıl da ‘Yargıç’ filmini okurlar için değerlendirdi.
SOVYET SİNEMASINDA BİR ‘ZVYAGİNTSEV’
Bu sayıda Ali Can Sekmeç Belgin Doruk’u, Rıza Oylum Sovyet sinemasının özgün yönetmenlerinden Zzvyagintsev’i, Fatih Yürür ise David Fincher’i yazdı. Dergiye bu ay katılan isimlerden Güven Adıgüzel, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmiyle adını ölümsüzleştiren Ahmet Uluçay’ı konuk ederken Ege Görgün ve Gökhan Yorgancıgil de köşelerinden okura seslendi.

Film Arası Dergisi, 43. durağına ulaştığı Kasım sayısıyla tüm Türkiye genelinde satış noktalarında.  
*
Share/Save/Bookmark

27 Ekim 2014 Pazartesi

Darth Vader usülü demokrasi


Devrik lider Viktor Yanukoviç'in yerine 25 Mayıs'ta yeni cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanan Ukrayna'da, siyasi süreci baltalama girişiminde bulunmakla suçlanan "Star Wars" (Yıldız Savaşları) karakteri 'Darth Vader'ın adaylığı iptal edildi.

Ukrayna Merkezi Seçin Komisyonu Sözcüsü İgor Jidenko tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: "Ukrayna İnternet Partisi tarafından aday gösterilen Darth Vader adındaki zat, Cumhurbaşkanı adaylık formunda yanıltıcı bilgi vermiştir. Onu aday gösteren parti kurultayının 25 Mart tarihinde Odessa şehrinin Nikolayevka köyünde yapıldığı belirtilmişti. Halbuki yapılan incelemede, gösterilen tarihte bu yerleşim biriminde hiçbir toplantının yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Ortada yalan ve hile olduğu tespit edildiği iiçin Darth Vader'in adaylığı iptal edilmiştir"

Ukrayna Merkezi Seçim Komisyonu'nun kararına tepki gösteren 'Darth Vader' ise, "Benin seçimlere almamalarının nedeni rakiplerimin işi. Benim Ukrayna'da düzeni sağlamamdan korkuyorlar" dedi.






*
Share/Save/Bookmark

23 Ekim 2014 Perşembe

Oflu Hoca’nın Şifresi sinemalarda

Sümela’nın Şifresi ve Moskova’nın Şifresi filmlerinin yönetmeni Adem Kılıç’ın yeni komedi filmi olan ‘Oflu Hoca’nın Şifresi’ 31 Ekim’de beyazperdede sinema izleyicisi ile buluşuyor.

Başrollerinde Çetin Altay, Ahmet Varlı, Köksal Engür, Didem Balçın, Başak Daşman, Tarık Papuççuoğlu, Mehtap Bayrı, Eser Eyüboğlu, Asena Ongan, Onur Dilber, Deha Beşyıldız, Timur Ölkebaş, Ali Demirel, Ceyhun Gen ve Emin Albayrak’ın rol aldıkları Oflu Hoca’nın Şifresi  izleyicilerine bol kahkahalı bir film vaad ediyor. Teknik direktör Yılmaz Vural ve ünlü oyuncu Ahmet Kural da konuk oyuncu olarak filme destek veren isimler arasında yer aldılar.
Senaryosunu Engin Elgün, Hilmi Köksal Alişanoğlu ve Ferhat Ergün’ün birlikte yazdıkları filmde, Oflu Hoca (Çetin Altay) ile Müteahhit Ahmet (Ahmet Varlı)’in Doğanspor’un başkanlık seçimindeki mücadeleleri komik bir dille anlatılıyor.
Bir başkasına şaka gibi, kabus gibi gelebilecek bir gün, Oflu Hoca için sıradan bir gündür. Çünkü o her gün yerel kanalda, akıl hocalığı yaptığı programda, tahammül sınırlarını zorlayan abuk sorulara yanıt vermekte; yöredeki her dişi için artık bir tehlike unsuru haline gelmiş babasını mümkün mertebe zaptetmeye çalışmakta ve bir “deli mıknatısı”na dönmüş ekmek fırınında, envai çeşit abuk olay yaşamaktadır.  Tüm bunlar yetmezmiş gibi,  Oflu Hoca’nın hayatını birdenbire değiştirecek ve onu pek de istemediği, komik bir rekabetin ortasına düşürecek olaylar ardı ardına yaşanmaya başlar.
Öncelikle Hoca’nın da gençliğinde futbol oynadığı Doğanspor kulübünün zor durumdan kurtulması için “namuslu, zeki ve gönüllerin şampiyonu ” bir başkan gerekmektedir. Bu özelliklerden bir tanesini bile taşımayan ve  hiç de güven vermeyen Müteahhit Ahmet  ile Oflu Hoca’nın başkanlık mücadelesi inanılmaz olaylar eşliğinde başlar...



KÜNYE

Yapım Şirketi             : ÜÇGEN YAPIMEVİ
Yapımcı                    : ADEM KILIÇ
Dağıtım Şirketi          : PİNEMA
Yönetmen                   : ADEM KILIÇ
İkinci Yönetmen        : SERKAN KARAARSLAN
Senaryo                      : ENGİN ELGÜN, HİLMİ ALİŞANOĞLU, FERHAT ERGÜN
Görüntü Yön.             : BERTAN ÖZER
Uygulayıcı Yapımcı           : EMİN ALBAYRAK
Genel Koor.                : SERDAR ÇAĞLAR
Kurgu                         : AHMET CAN ÇAKIRCA
Sanat Yön.                  : ERHAN USTA
Kostüm                       : EBRU ÖZTÜRK
Makyaj                       : NAİME GÜRSELER
Müzik                         : ARİA
Çekim Yeri                 : TRABZON
Vizyon Tarihi             : 31 EKİM 2014
Türü                            : KOMEDİ
Gireceği Ülkeler         : TÜRKİYE ve AVRUPA

Oyuncular                   : ÇETİN ALTAY (Oflu Hoca), AHMET VARLI (Müteahhit Ahmet),  KÖKSAL ENGÜR (Ali Osman),  DİDEM BALÇIN (Asiye), BAŞAK DAŞMAN (Ümmiye), ONUR DİLBER (İdris), ESER EYÜBOĞLU (Kadir),  FÜRUZAN ASENA ONGAN (Nur), İSRAFİL KÖSE (Manav), TİMUR ÖLKEBAŞ (Pompacı), CEYHUN GEN (Zeki), ALİ DEMİREL (Lemi), EMİN ALBAYRAK (Yaşar), DEHA BEŞYILDIZ (Metin), ÜMİT DİLMEN (Ümit), YILMAZ VURAL (Yılmaz Vural), ZEKİ AYVAZ (Zeki Ayvaz), MEHTAP BAYRİ (Meryem), BUKET DEREOĞLU (Moderatör), TARIK PABUÇCUOĞLU (Erkek Ürolog), ÖZLEM SAVAŞ (Kadın Ürolog)


Konuk Oyuncu           : AHMET KURAL (Bakan)
*
Share/Save/Bookmark

22 Ekim 2014 Çarşamba

Yeni Doritos Reklamını Sen Çek, 1 Milyon Dolar Kazanma Şansını Yakala!

2007 yılında Doritos, ABD’deki hayranlarını Amerikan Futbol Ligi’nin sezon finali olan Super Bowl sırasında yayınlanmak üzere kendi Doritos reklam filmlerini çekmeye ve göndermeye davet ederek, kendi Super Bowl fenomenini yarattı. Bu reklamlar, yapan kişinin çektiği şekliyle aynen yayınlandı ve Super Bowl sırasında yayınlanan, tüketicilerin yarattığı ilk reklam filmleri oldu!
Doritos, bu muhteşem organizasyonla sevenlerini 1 Milyon Dolar kazanma şansı ve bunun yanı sıra 1 sene boyunca  Hollywood’daki Universal Pictures Stüdyoları’nda Elizabeth Banks gibi yıldızlarla çalışma fırsatı yakalamaya çağırıyor.
Unutulmaz Deneyim 
Bu yıl 9. kez düzenlenen Doritos Crash the Super Bowl’u kazananlar, büyük ödül olarak milyonlarca dolar para ödülü ve hayatlarının sonraki aşamalarında da farklı iş teklifleri aldılar. Örneğin; kendi yaptığı “Fashionista Daddy” reklamıyla 2013 yılında Crash the Super Bowl yarışmasında büyük ödülü kazanan Mark Freiburger, “Transformers 4”ün setinde yönetmen Michael Bay ile birlikte çalışma fırsatı elde etti. Mark, bugün büyük bir yetenek ajansı tarafından temsil ediliyor ve Universal ile FOX gibi dünya çapındaki stüdyoların film projelerinde yer alıyor.
Katılma Sırası Sende
Siz de hazırlayacağınız 30 saniyelik reklam filmini  (sözlü ise İngilizce) www.doritos.com.tr ‘de belirtilen teknik özelliklerle hazırlayıp tüm dünyanın beğenisine sunmak için 9 Kasım 2014’e kadar reklam filminizi çekip, rüya gibi bir iş ve 1 Milyon Dolar sahibi olmak için geri saymaya başlayabilirsiniz!
Katılım koşulları ve tüm detaylar için www.doritos.com.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir. *
Share/Save/Bookmark

21 Ekim 2014 Salı

Benim filmime gitmeyin

Hollywood yıldızı Nicolas Cage kendi filmini protesto ederek ilginç bir kampanya başlattı. Nicolas Cage sinama severlerden yönetmenliğini ve senaryosunu Paul Schrader'in üstlendiği “Dying of the Light” filminin izlenmemesini ve protesto edilmesini istedi.
Ünlü Amerikalı aktör gerilim-dram türündeki bu filmin yapımcı şirketinin senaryodaki bazı bölümleri kendilerine danışmadan değiştirildiğini öne sürerek “Benim filmime gitmeyin” çağrısı yaptı.
Sanatçıların sözleşmede yer alan bir madde nedeniyle bu film hakkında sözlü olarak kötü açıklamalar yapamayacaklarını bilen Nicolas Cage bu duruma da bir çare bularak arkadaşları ile birlikte üzerlerine siyah bir tişört geçirip bunu sosyal medyada paylaştı.
*
Share/Save/Bookmark

15 Ekim 2014 Çarşamba

Sanem Çelik ve Bülent İnal'ın Oynadığı BALIK 17 Ekim'de Vizyonda

Yapımcılığını Marathon Film’in üstlendiği “Balık “  filminin basın toplantısı The Plaza Otel’de yapıldı. Toplantıda Balık filminin fragmanı ve filmin afişi ilk defa konukların beğenisine sunuldu. Balık, Derviş Zaim’in sekizinci uzun metrajlı sinema filmi olma özelliğini de taşıyor. 
 “Balık”, insan doğa ilişkisi üzerine odaklanıyor. Filmde, bir gölün kıyısındaki küçük ve güzel bir balıkçı köyünde yaşayan  balıkçı ailesinin hayatı doğa ile savaşa girişince yön değiştiriyor.
Film, Sanem Çelik’in ABD’den döndükten sonra Türkiye’de katıldığı ilk başrol filmi oldu. Bülent İnal ise daha önce göreli olarak daha küçük hacimli olan ama etkileyici  performanslar sunmaya devam ettiği sinema filmleri ve televizyon başrollerinden sonra bu filme programında yer vererek bir sinema filminin başrolünü ilk kez üstlendi. Balık’ta Bülent İnal ve Sanem Çelik’in yanısıra, Gizem Akman, Myroslava Kostyeva, Melih Sezgin, Coşkun Tamer, Nadi Güler, Zafer Altun, Rıza Sönmez, Nihal Türkdönmez, İpek Zeylan, Adnan Tunalı, Ömer Naci Topcu, Levent Uzunbilek, Selin İşcan, Ekrem Yücelten oyunculuklarıyla göz dolduruyor.
TC Kültür Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Sarten AŞ, Bursa Valiliği, Nilüfer Belediyesi, KKTC Cumhurbaşkanlığı, KKTC Başbakan Yardımcılığı Ekonomi Turizm, Kültür ve Spor Bakanlığının ana destekleri ile gerçekleştirilen Balık, Derviş Zaim’in Devir (2013) adlı filminden sonra doğa konusunda yaptığı ikinci filmi olma özelliğini taşıyor.
Çekim Süreci:
Bursa’da ve Bursa’ya bağlı Uluabat gölü kıyısındaki Gölyazı köyünde 2013 Eylülünde başlayan dört haftalık çekimin ardından filme kış mevsiminin görsel yapısını beklemek amacı ile ara verildi. Şubat ve Nisan aylarında (2013) İstanbulda toplam bir haftalık sürede çekilen sahnelerin bitmesiyle çekimler tamamlandı. Eylül ayından sonra yaklaşık sekiz ay sürecek bir montaj süreci başladı. Montaj işlemleri sonrasında yaklaşık dört aya yayılan görsel efekt ile ses tasarımı işlemlerinin hazırlanmasına geçildi. Bu işlemler Ekim ayına dek beş aylık süreye yayıldı. Film renk düzeltme işlemleri sonucunda ocak (2014) ayı içinde bitirildi.
Ekip:
Balık filminin görüntü yönetmenliğini Taner Tokgöz, sanat yönetmenliğini Natali Yeres, uygulayıcı yapımcılığını Emre Oskay, kurgusunu Aylin Zoi Tinel, yardımcı yönetmenliğini  Ahmet Yurtkul, ses tasarımını Burak Topalakçı, görsel efektlerini Kerem Kurdoğlu ile Alaz Soytemiz üstleniyorlar. Filme, İstanbul Productions, m3 ve Yeşil Film uygulayıcı yapım firması olarak katkıda bulunuyorlar.

Balık festival gösterimlerinin peşinden sinema salonlarında gösterime sokulacak.

*
Share/Save/Bookmark

14 Ekim 2014 Salı

Sinemental-İçimizi Aralayan Filmler Festivali

Sanat, insanın ‘herhangi bir insan’ olmaktan kurtulma, birey olma; ‘kişi’ olmaktan, toplumun edilgen bir birimi olmaktan kurtulma çabasıdır.
“Sanat” aynı zamanda bir tartışma, karşı çıkış, insanın ifade alanını genişletebilmek için açılmış en eski, en sürekli, en şiddetli başkaldırı olarak da ifade edilir*.
SİNEMENTAL / içimizi aralayan filmler festivali, sanatın en geniş kitlelere dokunabilmiş dallarından sinema aracılığıyla insanın kendisine ve içinde yasadığı topluma yakın olmasını/olabilmesini sağlamayı hedefleyen bir organizasyondur.

SİNEMENTAL/ içimizi aralayan filmler festivali, sinemanın iletişimdeki gücünden ve içerik zenginliğinden yararlanarak yalnızlıkları/ötekileştirmeleri, dışlanmışlıkları ortadan kaldırmak, insan ruhunu anlamak konusunda farkındalık yaratmak için başlıyor…
İster bir devlet başkanı (A. Lincoln) olsun ister bir ressam (V. Van Gogh), ister bir Holywood yıldızı (R. Hayworth, M. Monroe) ister bir bilim adamı (A. Einstein) ya da içimizden biri… Hiç kimse ruhsal sorunlardan bağışık değil.
Bugün Türkiye’de her 5 kişiden 1’i, hayatları boyunca bir kez ruhsal rahatsızlık yaşıyor. Peki, bunlardan kaçı gereken ilgiyi ve desteği görüyor? Amacımız ruhsal rahatsızlıklar konusunda farkındalık yaratmak ve kamuoyu oluşturmak. İnsanların ruhsal sorunlarının, potansiyellerinin önüne geçmesini engellemek.
Farklı olanların, farklı düşünenlerin, farklı bakanların anlaşılması ve kazanılması için siz de bu festivalin bir parçası olun. Birlikte fark yaratalım.
Festival haftasında yerli ve yabancı film gösterimleri yapılacak ve her gösterimden sonra, bir uzman ve bir yönetmen, sinema eleştirmeni/yazarı tarafından film ve filme konu olan ruhsal rahatsızlık veya insanlık halleri analiz edilecektir. Açılış konferansımız Kadir Has Üniversitesi Kongre Merkezi D Blok Büyük Salon’da, film gösterimlerimiz Kadir Has Üniversitesi Kongre Merkezi Sinema Salonları’nda gerçekleştirilecektir. Film gösterimleri, konferans ve söyleşiler ücretsizdir.

*
Share/Save/Bookmark

12 Ekim 2014 Pazar

Sinema bir mucizedir 5 yaşında

Yillar gerçekten çok çabuk geçiyor. Daha dün gibi ilk yayınladığım postu hatırlıyorum. Ne zaman 5 yıl geçti anlamak mümkün değil. Sinemayla dolu dolu beş yıl. Nice yıllara mucize..






*
Share/Save/Bookmark

9 Ekim 2014 Perşembe

Magic in the moonlight


Woody Allen’ın 1920’lerdeki varlıklı Riviera’da geçen SİHİRLİ AYIŞIĞI adlı filmi, bir medyumun (Emma Stone) sahteci olduğunu ifşa etmeye çalışan usta bir illüzyonisti (Colin Firth) anlatan bir romantik komedi. Çinli hokkabaz Wei Ling Soo, döneminin en ünlü illüzyonistidir ancak bunun, kendisini aşırı derecede beğenen ve sahteci illüzyonistlerin gerçekten sihir yapabildikleri iddialarından nefret eden aksi ve kibirli İngiliz Stanley Crawford’ın (Firth) sahne kişiliği olduğunu çok az kişi bilir.

Stanley, çocukluk arkadaşı Howard Burkan’ın (Simon McBurney) zorlamasıyla Catledge ailesinin Fransız Riviearasındaki malikanesine gider. Aile; Anne Grace (Jacki Weaver), oğlu Brice (Hamish Linklater) ve kızı Caroline’dan (Erica Leerhsen) meydana gelmektedir. Kendisini Stanley Taplinger adında bir iş adamı olarak tanıtır. Amacı, annesiyle (Marcia Gay Harden) birlikte orada kalmakta olan cazibeli genç medyum Sophie Baker’ın (Stone) foyasını meydana çıkarmaktır. Sophie, Catledge’lerin villasına Grace’in daveti üzerine gelmiştir. Grace, Sophie’nin ölen kocasıyla temas kurmasına yardımcı olabileceğinden emindir. Sophie oraya gelir gelmez kendisine sırılsıklam âşık olan Brice’ın dikkatini çekmiştir. Sonrasında karakterleri sersemleten, kelimenin tam anlamıyla sihirli bir dizi olay olur. Sonunda SİHİRLİ AYIŞIĞI’nın yaptığı en büyük numara, hepimizi kandıran numaradır.


Yapım Hakkında
İllüzyon, Woody Allen’ı, gençliğinde çeşitli numaralar yapmaya başladığından beri büyülemektedir. O zamandan beri de illüzyon ve illüzyonistler, çalışmalarında sık sık yer aldı.
Spiritüel medyumlar, SİHİRLİ AYIŞIĞI’nın geçtiği 1920’lerde çok revaçtaydı. O devrin en büyük illüzyonisti olan Harry Houdini pek çok seansa katılarak, karşılaştığı bütün medyumların foyasını meydana çıkarmıştı. Houdini’nin motivasyonu, ilginç olsa da dolandırıcıları ifşa etmek değil, ölülerle iletişim kurmanın mümkün olduğunu keşfetmeye duyduğu samimi istekti. Onca dolandırıcılıkla karşılaşmak onda hayal
kırıklığı yaratmış olsa da kendisi ölmek üzereyken ölüm ötesi yaşam için umudunu korumuştu.
Stanley Crawford (Colin Firth) dışarıdan bakıldığında Houdini’nin tam tersidir. Kimliğini gizleyerek Çinli hokkabaz Wei Ling Soo rolünde gösteri yapan, dünyaca ünlü bir illüzyonist olan Stanley, ölüm ötesi yaşam ihtimalini bütünüyle reddetmektedir.

Filmin 20’lerde geçmesinin yarattığı romantizm ve Fransa’nın güneyindeki yerlerin ışıl ışıl görüntüsü, filme doğal bir sihir kattı.
En çok David Fincher’ın “YEDİ”si gibi kara film çalışmalarıyla tanınan görüntü yönetmeni Darius Khondji, Allen’la daha neşeli ve aydınlık filmler de yapmıştı. PARİS’TE GECE YARISI ve ROMA’YA SEVGİLERLE gibi.
Khondji: “Hafif ve neşeli bir film çekmek istedik. Ancak filmin görsel yapısı için güçlü bir renk paleti olmalıydı. 70’lerden kalma eski Cinemascope mercekler kullandık ve film üzerinde fotoğrafladık. Bunu da kontrastı azaltıp görüntüleri doğal yoldan yumuşatmak için özel bir işlem kullanarak yaptık.”
Filmde görülen kostümlerin çoğu o döneme ait orijinal giysiler. Bunları kostüm tasarımcısı Sonia Grande ve ekibi, dünya çapında yaptıkları aramayla bulmuş.
Allen bütün filmlerinde olduğu gibi SİHİRLİ AYIŞIĞI’nda da çok fazla diyalog içeren ve kamera hareketine engel olan uzun sahneler çekmiş.

Firth: “Bazen yedi veya sekiz çekim yapardık ve memnun olurdu. Ama şapkamızı düşürürdük ve bütün sahneyi baştan çekmek gerekirdi. O, prova yapmaz. Bu yüzden ilk çekim bir bakıma prova gibi olur ve bütün pürüzler giderilip herkes hazır hâle gelene kadar tekrarlamak gerekir.”
Stone: “Woody’yle çalışmak hayalimdi ve gerçekleşti. Sessiz ve çok ciddi olduğunu, mesafeyi koruduğunu duymuştum ama benim deneyimim tam tersiydi. İnanılmaz derecede dost canlısı ve komikti. Bana pek çok hikâye anlattı.” Atkins: “Çok kötü olduğumuzu bildiğimiz bir sahnenin sonunda şöyle dedi: ‘Pek iyi sayılmazdı, değil mi?’ Ben de gülüp şöyle dedim: ‘Korkunçtu. Ne yapacağız?’ O da gülüp ‘Bir dahaki sefere daha iyisini yapacağız’ dedi.”
Gelmiş geçmiş en büyük gizem, âşık olmaktır. Bu, ne kadar gerçekse, tam olarak açıklayabilmek de o kadar imkansızdır. Stone şöyle diyor: “İşlerin biraz daha sihirli olmasını istemek doğal ve insani bir durumdur.
Filmdeki sihir ise aşk. Aşk sadece olur. Mantığa uygun gelmeyebilir ama güzelliği ve sihri de buradadır zaten.”
Allen: “Görür görmez birinden hoşlanmak açıklanamaz bir şeydir. Sebep bulmaya çalışabilirsiniz. ‘Tarzını beğendim, espri anlayışını beğendim, fikirlerini beğendim, fiziğini beğendim’ gibi. Ama sonuçta ne olduğunu bilmezsiniz çünkü aynı tarza veya espri anlayışına sahip birinden hoşlanmıyorsunuzdur. Bu, çok karmaşık bir şey çünkü ortada elle tutulamayan bir şey var. Eminim bir milyon yıl sonra bilgisayarlarla, matematiksel olarak grafiklerle açıklayabileceklerdir ama şu anda ve öngörülebilir gelecekte bu durumun değişeceğine dair kanıt yok. Biriyle tanışıp ona karşı olumlu ve romantik hisler beslemenin kesinlikle sihirli bir heyecanı var.””



*
Share/Save/Bookmark

Carina'nın Günlüğü beyazperdeye hazırlanıyor

Sivas Katliamı’nda Madımak Oteli’nde hayatını kaybedenler arasında olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi beyazperdeye taşınıyor.

Ulaş Bahadır’ın yazıp yönettiği film, 2 Temmuz 1993’te yaşanan Sivas Katliamı’nı beyazperdeye taşıyor. “Carina’nın Günlüğü-Sivas 93” adlı filmde olaylar Madımak Oteli’nde ölen 37 kişi arasındaki tek yabancı olan Hollandalı gazeteci Carina Cuanna’nın hikâyesi üzerinden anlatılacak.
Cuanna’yı 12 aday arasından seçilen Alman oyuncu Denise Ankel canlandıracak. Otelde hayatını kaybeden şairlerden Metin Altıok’u Altan Erkekli, Behçet Aysan’ı Mustafa Alabora, Hasret Gültekin’i ise Umut Kurt canlandırıyor. Dönemin valisi Ahmet Karabilgin’i oynayan isim ise Erdal Tosun.
“Carina’nın Günlüğü-Sivas 93″ filminin 2015’in ilk aylarında gösterime girmesi planlanıyor.
*
Share/Save/Bookmark