15 Aralık 2009 Salı

Amelia Earhart

Amelia-2009











AVRUPA KÜLTÜRLERİ İSTANBUL BULUŞMASI teması ekseninde Türkiye ve Avrupa'nın ortak mirasını ve bu mirasın uçsuz bucaksız zenginliğini ilk edinen bu yıl 12’ncisi düzenlenen İstanbul Sinema Tarih Buluşması’nda açılış filmi Amelia’da Atlantik’i tek başına geçen ilk kadın pilot ve Pasifik’i yalnız geçen ilk insan unvanlarını kazanan Amelia Earhart’ın hayatını anlatılıyor.Bu güne kadar bir çok filmde yan karakter olarak yer alsa da hakkında ayrıntılı bir film çekilememişti.Bu yönüyle bir ilki içeriyor Amelia filmi.


79813-050-3CF3C6E4




Amelia Earhart çağımızın en ilginç simalarından biri.Sivil Havacılık tarihinde çok önemli yer tutan Earhart birçok ilke imza atmış biri.Ayrıca sansasyonel yaşamı da bu ilginçliğe katkı sağlıyor.Ama hakkında en büyük gizem ölümü ile ilişkili.Dünyanın çevresini Ekvator’u izleyerek uçarak dolaşma girişimi sırasında Güney Pasifik üzerinde 1937’de gizemli bir şekilde kaybolan Earhart üzerindeki esrar perdesi kalkmış değil.National Geographic kanalında ölümüyle ilgili ayrıntılı bir belgeselde ölümüne dair çok çarpıcı komplo teorileri yer alıyor.(burdan izlenilebilir)Bunlardan en ilginci Pasifik’te bir Japon adasına düştüğü ve o sıralar savaşta oldukları için savaş esiri olarak alıkonulduğu.Daha da ileri gidilerek Pasifik’te yaptığı bu denemenin savaşta kullanmak üzere bilgi toplamak amacıyla yapıldığı öne sürülüyor.O sıralar yapacağı bu seyahattan önce basında bolca yer alması,reklamının çokca yapılması gizli görevinin üstünü örtmek adına yapıldığına dair birçok iddia yer alıyor bu belgeselde.Anlatılanlar ne kadar doğru bilinmez ama hakkında bu kadar komplo teorisi üretilmesi Amelia Earhart’ın ne kadar sıradışı bir kişilik olduğunun kanıtı..

amelia01

Ayrıca bir başka nokta da oyuncu seçiminde ki başarı. Tam nokta atışı olmuş Earhart’ı canlandıran Hilary Swank.Fiziksel benzerliğinin bu kadar iyi olması sanki birebir Earhart’ın kendisi oynuyor duygusu yaratıyor.Son derece başarılı bir seçim olmuş.Mesela karşılaştıracak olursak yukarıda bahsettiğimiz gibi ana karakter olmasada birçok filmde yan karakter olarak canlandırılmıştı.Müzede Bir Gece 2’de Amy Adams tarafından canlandırılmıştı.Earhart’ın keskin hatlarının aksine tamamen şirinlik abidesi olan Amy Adams da gayet başarılı bir oyun ortaya koymuştu ama benzerlikte Hilary Swank’la boy ölçüşemez.Olsun farketmez iyi canlandırmasa da olur,zira kendisini ailecek severiz beğeniriz.Amy Adams’ın gönlümüzdeki yeri başkadır,Hilary Swank’ın başka.

amy_adams

*
Share/Save/Bookmark

20. yılında Empire

    34274 Empire sinema dergisi 20.yılı şerefine  Steven Spilberg’in konuk editörlüğünde okuyucuların karşısına çıktığı sayıda  The Birthday Portfolio adında çok özel bir fotoğraf çekimi yer alıyor.Sinema tarihinde çok önemli yer etmiş filmlerin konu alındığı bu özel fotoğraf çekimlerinden bir kaç kare.Kimler yokki Mel Gibson’dan Kevin Spacey’e,Christian Bale’den Anthony Hopkins’e daha nice üstadlar..Bence içlerinde en iyisi yukarıda ki William Wallace pozu…

http://www.empireonline.com/20/birthday-portfolio/

3427934261

                             34257

34258

*
Share/Save/Bookmark

Viva la Pancho Villa

0720depp_article

 

 

 

Efsanevi Meksikalı Devrimci Pancho Villa ’nın hayatı bir kez daha beyazperdeye aktarılıyor.Muhteşem kadrosuyla şimdiden adından söz ettirmeye başlayan filmi Emir Kusturica çekecek.2010 yılında başlanacak filmde Pancho Villa’yı Johnny Depp canladıracakmış.Kusturica’nın kendisine okuması için senaryoyu verdiğinde daha okumadan işi kabul ettiği söylemesi aralarındaki dostluğa ve birbirlerine güvenini çok iyi özetliyor.Johnny Depp ise tartışmasız şu anda genç kuşağın en iyisi.Hem gişe garantisi olup hem de kaliteli işler yapmayı ilke edinmesi heralde onu bu kadar iyi yapıyor.Emir Kusturica ile Arizona Dream’den sonra ikinci kez birlikte çalışacaklar.Bu ikiliye Salma Hayek’in de katılacak olması merakımızı ikiye katlıyor.Sonuç olarak dört gözle beklenilen yapımlardan biri olacağına benziyor.

pancho_villa

*
Share/Save/Bookmark

14 Aralık 2009 Pazartesi

Büyük Adamlardan Büyük Sözler V

 

kabadayi-filmi-resimleri-002

 

"Senin silahında mermi ters dönmüş evlat, dikkat et kendini vurmayasın"

                                                                                                 Ali Osman

*
Share/Save/Bookmark

13 Aralık 2009 Pazar

Binbir surat Scarlet

Son dönem sinemanın en parlak isimlerinden biri..izlenilsin izlettirilsin Scarlet abla...

Image Hosted by ImageShack.us
*
Share/Save/Bookmark

12 Aralık 2009 Cumartesi

Efsaneler Ölmez :Adela



12 yıl önce kaybettik onu.Ama bu kaybediş sadece fiziksel anlamda tabiki.Masalcı Teyze,Adoş,Adile ana gibi birçok adı vardı.Asıl adı Adela olmasına karşın insanlar onu en çok Hafize Ana adıyla hatırlıyor.Türk sinemasında aile kurumunun yıkılmazlığını zihinlerimize yerleştiren ender insanlardan biriydi.Minur Özkul’la oluşturduğu anne baba figürleri fedakarlık ve sevgi kavramları ile özdeşleştiren Adile Naşit annesi Ermeni Amelya Hanım ve babası tuluat sanatçısı Komik-i Şehir Naşit Bey gibi tiyatro kökeninden gelmekteydi.1947’de başlayan sinema yaşamını ölümü 1987’ye kadar aralıksız 40 yıl başarıyla sürdüren Türk Sinemasının ikonlarından birisiydi ve hep öyle kalmaya devam edecek.

adile naşit

*
Share/Save/Bookmark

9 Aralık 2009 Çarşamba

Bir Zamanlar Türk Sineması

Milliyet’in sanal gazete arşivinden;

koyden ındım sehıre

Sinemada ilk defa izlemek nasıl bir duyguydu acaba….

supermen

İyi de neden geliyosun:))

zubuk

Tam 50 yıl önce bugünün milliyet gazetesinden.Şimdiki gazetelerin iç karartıcı ikinci sayfa haberlerinden çok daha anlamlı Nereye Gitmeli köşesi...Hangi filmler mi var?Alkazar sinemasında Pervin Par ve Mahir Özerdem'li Sonbahar, Atlas'ta Elizabeth Taylor ve Montgomery Clift'li Hayat Ağacı,İnci Sinemasında Sevim Tuna'lı Kocamdan Ayıramazsın,Emek 'te Audrey Hepburn ve Gary Cooper'lı Öğleden Sonra Aşk ve daha daha niceleri.....

*
Share/Save/Bookmark

7 Aralık 2009 Pazartesi

Hangi filme gitsem acaba??

Sosyal medya şu günlerde aldı başını gidiyor.Ünlülerin twit maceraları,feysbuk fan pageleri,eventler,tarla oyunları derken sosyal medya yavaş yavaş adındaki sosyal kavramının hakkını vermeye başlıyor.Sinemada yada DVD’de hangi filmi izleyeceğini saatlerce düşünenler için son derece faydalı olabilecek bir oluşum Twitcritics.com…Filmler hakkında twitterdaki yorumlardan yola çıkarak ortalama bir fikir sunmak için hazırlanmış son derece yararlı bir site.İnsanın sinema anlayışı kişiden kişiye değişir ama gişe filmlerinde ortak düşünce çoğu zaman işe yarayabilir.Bakılası bir site http://twitcritics.com/ Yok eğer üşendim gidip bakamam diyorsanız işte size 2012 ile ilgili siteden bir görüntü.

twit

*
Share/Save/Bookmark

Türkiye’den bir Zizek geçti

 Slavoj_Zizek

 

Felsefe ve akademi dünyasında Kültürel Teorinin Elvisi olarak adlandırılan 20.ve 21.yüzyıl felsefesinde çok önemli yer tutan Sloven düşünür ve sosyolog  Slavoj Zizek yakın zamanda bir dizi konsferans için Boğaziçi Üniversitesinin daveti ile Türkiye’ye geldi.Her gittiği yerde aykırı duruşuna rağmen deyim yerindeyse rock starı kıvamında etki yapması onu çağımızın en ilginç portrelerinden biri haline getiriyor ."Post-ideolojik çağda ideoloji: Hollywood"  adlı konferansında günümüz yozlaşmış popüler kültürünün odak noktası Hollywood’a sağlam giydirmesi ile gönüllerimizdeki yeri bir kez daha yeri sağlamlaşmışdı.Gazetelerde yer alan konferans notlarından yola cıkarsak ele aldığı konular ve onlara bakış açısı bakımından yukarıda bahsettiğimiz yakıştırmaları çokca haketmektedir.İdeolojinin tanımını yaparken kullandığı  "Bir cümleyi söyledikleri değil, söylemedikleri ideolojik yapar. Size büyük ve asil bir slogan söylendiğinde onun söylemediklerine bakın." aforizması ile felsefi öğretinin başından beri varolan ‘gerçek bakmadığımız taraftadır’ düşüncesini çok güzel yansıtmaktadır.Sinema hakkında ise Hollywood’un son zamanlarda seksi bir pazarlama aracı olarak kullanmasından vazgeçmesini son Bond filmi Quantum of Solace'ın, James Bond ile Bond kızının sevişmediği ilk film olduğu örneğini vererek dikkat çekiyor.Devamını ise ondan dinleyelim:

"Da Vinci Şifresi'nde, Melekler ve Şeytanlar'da Profesör Langdon hep bir kadınla koşturuyor. Ama aralarında hiçbir şey olmuyor. Şimdi gelen Kayıp Sembol'e bakarsanız artık hiç seks yok. Peki seks temasını bolca sömüren Hollywood, neden artık seks kullanmıyor? Bu soru çok önemli ve bunun cevabı kapitalizmin son evresi ile ilgili: Kültürel kapitalizm. Artık en temel meşrulaştırma araçları değişiyor." Bunları söylerkende felsefenin temel amaçının insanın kendisini anlaması mevzusunu es geçmeyerek Fight Club eksenli içe bakış dersi veriyor."Fight Club'da Edward Norton, patronu ile yüzleşmeye gider ve orada aslında kendini döver. Bizim de yapmamız gereken bu. 'Hollywood filmlerini suçlayın', ya da 'Bu sunulan vahşi gerçekliktir' demiyorum. Sadece kirli hayallerinizin, kirli fantazilerinizin alt katmanını irdeleyin diyorum."

zizek2

*
Share/Save/Bookmark

Metal Up Your Ass

Kaderdaş olan iki sanat türü.Kolu oldukları sanat dünyasında sürekli üvey evlat muamelesi gören , gözardı edilen, ve hep underground kalmak zorunda kalmış iki kaderdaş. Metal müzik ve belgesel sinemacılığı.Ve bunların keşisim noktasında metal müziği anlatan bir belgesel.Hani derler ya iki ucu b*klu değnek.Ticari anlamda nerden tutarsan tut elinde kalabilecek bir durum bu ama Sam Dunn abimiz böyle düşünmeyip biraz deli cesaretiyle olaya müdahil olmuş.Çocukluğundan beri tutkuyla bağlı kaldığı müziğini anlatma derdi güden Sam Dunn yerinde durmamış ve metal müziğin önündeki bütün önyargıları kaldırmak için yollara vurmuş kendini.Asıl mesliği antropologluk olan bu güzel abimiz hem belgesel sinemacılığı adına hem de metal müzik adına çok doyurucu filmleri bizlere sundu.Filmler diyoruz zira Global Metal adında devam niteliği taşıyan ikinci belgeselinde bu sefer dünyaya açılıp metalin izini sürmeye devam etti.

24zc1ab GLOBALMETAL4

Öncelikle belgeselciliğin temelinde bunulan belgelere dayandırma işini burada pek göremiyoruz,zira metal müzik hakkında daha önceleri yapılmış ciddi çalışmaların olmaması daha doğaçlama bir yöntemin izlenmesine neden olmuş.Daha çok bu işin içinde olanların fikirlerinden yola çıkarak ortak bir kanı oluşturmaya çalışılıyor.Zaten yolculuk isminin altında katettiği yolu anlatmasına ek olarak her düşünceye yer vermesiyle, bir nevi bunlar arasında gidip gelmesi de vurgulanıyor. Mesela satanizm konusunu işlerken satanistlerin yanı sıra din adamlarına ve sosyolaglara söz vermesi belgeselin tarafsızlığı adına iyi bir örnek.Ayrıca metal hakkında var olan önyargıların üstüne cesurca gitmesi konuyu ele alış biçimi açısında çok önemli.Kilise kundaklamaya gidecek derecede din düşmanlığın metal etrafında şekillendiği örnekleri bize sunması belgeseli tarafsız bir boyuta çekiyor ve daha çok takdirimizi topluyor.Filmlerinde hiçbir zaman metali hoş gösterme çabası gütmemesinin nedeni olarak metalin böyle şeylere tenezzül etmeyeceğini kendi de sıkı bir metalci olduğu için gayet iyi biliyor.

Filmde çok çarpıcı konular ele alınıyor.Metalin köken olarak nerden geldiğini,ilk metal grubunun kim olduğunu,devil horn’u ilk kim kullandığını,neden erkek egemen bir müzik türü olduğu ve neden satanizimle eşleştirildiğine dair daha daha bir çok faydalı bilgi içeriyor.Ama içlerinden en güzeli metalin soy ağacının çıkartılmış olmasıdır ki bu filme son derece akademik bir hava katmaktadır .Bu müziği dinlemeye başlayacak olan  nice gencin bu soyağacından yola çıkarak adım adım ilerleyecekleri müzik yaşantılarında sahip olacakları kültür aslında metalin bir müzik türünden çok bir yaşam biçimi olduğunu ortaya koyuyor.Günümüz müzik sektöründe tüketmeye dayalı anlayışın tam tersi olarak dinleyen açısından bir tutkuyla bağlanılması metalin her zaman heyecanını koruyacağı anlamına geliyor.

Metal_GenealogySon olarak Sam Dunn abimize kulak verelim;

“Metali ya hissedersiniz ya etmezsiniz. Metal size o herşeye baskın gelecek gücü vermiyorsa, tüylerinizi diken diken etmiyorsa, siz bunu asla anlamayacaksınız demektir. Ama biliyor musunuz, anlamazsanız anlamayın. Çevremdeki metal tutkunlarına bakıyorum da, biz sizsiz de gayet güzel idare ediyoruz.”

metal-a-headbanger-s-journey-1

*
Share/Save/Bookmark