9 Aralık 2017 Cumartesi

9. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali Soruyor: Evimiz neresi?


13 Aralık'ta başlayacak olan 9. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali'nin bu seneki programında Evimiz Neresi? ve Filistin bölümleri öne çıkıyor. Beş günde 40'a yakın filmin gösterileceği festivalde, haklarımıza dair bir dizi buluşma da gerçekleşecek.
Bu sene 9. kez gerçekleşen Hangi İnsan Hakları? Film Festivali dünyanın pek çok köşesinden hak ihlal ve mücadelelerini konu alan filmleri, uluslararası konukları, güncel meselelere dair forum ve söyleşi etkinlikleri ile 13-17 Aralık'ta İstanbul'da dört mekana yayılan, bir kısmı Diyarbakır ve Van'a da uğrayan dopdolu bir program sunuyor.
Ana terması Evimiz Neresi? sorusu etrafında şekillenen festival, Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı vesilesiyle Filistin filmlerine de özel bir bölüm ayırıyor. Programda ayrıca dünyadaki ve Türkiye'deki sıcak gelişmeleri gündeme getiren Çevre Hakları, Türkiye Nereye?, Kadın Hakları, Queer Filmler gibi bölümler de yer alıyor.
Barınma hakkı
Documentarist ekibinin düzenlediği ve geçmiş yıllarda kadın, çocuk, cezaevi, yaşam hakkı, direniş, işçiler, mülteciler ve temel hakları gibi temalara odaklanan Hangi İnsan Hakları? Film Festivali, 9. yılında 'barınma hakkı'nı öne çıkarıyor. Yerinden edilme, mültecilik ve sürgün hikâyelerinin toplandığı Evimiz Neresi bölümünün öne çıkan filmleri arasında, Beyrut'ta yüksek binalarda çalışan Suriyeli inşaat işçilerinin anlatıldığı ve bir çok festivalden ödüllerle dönen “Çimentonun Tadı” (Taste of Cement, Ziad Khaltoum) yer alıyor.
Lübnan'daki Ermeni bir ailenin Türkiye'ye uzanan tarihini şiirsel bir yaklaşımla ele alan “Coğrafyalar” (Geographies, Chaghig Arzoumanian), Iraklı bir sıhhıyecinin tanıklıklarını aktaran “Sığınacak Yer Yok” (Nowhere to Hide, Zaradasht Ahmed), Kobane'de İŞİD'e karşı verilen mücadeleyi bir radyo istasyonu üzerinden anlatan ve Documentarist'te bu yılki Yeni Yetenek Ödülü'nün sahibi olan “Radyo Kobane” (Radio Kobanî, Reber Dosky) ve Kazım Öz'ün son fimi “Zer” de bu bölümde seyirciyle buluşacak yapıtlar arasında. Animasyon tekniğiyle çekilmiş üç kısa belgesel yine bu bölümün konuğu olacak: Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü tarafından gerçekleştirilen “Boğulduğum İçin Üzgünüm” (Sorry I Drowned), Sinem Sakaoğlu'nun Suriyeli bir çocuğu anlattığı “Hediye” (Hadia) ve Nesli Özalp Tuncer'in mübadele öyküsü “Dönüş”.
Filistin: Bir Halkın Öyküsü
9. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali şu günlerde yeniden tartışma gündemine oturan Filistin'e de özel bir yer ayırıyor. Filistin: Balfour Deklarasyonu’nun 100. Yılı başlıklı bölümde, Filistinlilerin acılı tarihi üzerine yapılmış en önemli filmlerden ikisi gösterilecek: Kais al-Zubaidi'nin 1984 tarihli “Filistin: Bir Halkın Öyküsü” (Palestine, a People’s Record, 1984) ve Jean-Luc Godard'ın başını çektiği ekip tarafından 1976'da yapılan "Burada ve Başka Yerde" (Ici et Ailleurs). Gazze'ye dair “Bir Dakika” (One Minute, Dina Naser) adlı kısa film ile Filistin'in kayıp görsel arşivini konu alan “Kadraj Dışı Namıdiğer Zafere Kadar Devrim” (Off Frame AKA Revolution Until Victory, Mohanad Yaqubi) adlı filmler de bu bölümde. Festival kapsamında 13 Aralık'ta BDS Türkiye gönüllüleri tarafından Balfour Deklarasyonu ve BDS Hareketi başlıklı bir de sunum gerçekleştirilecek.
Kadın Hakları bölümünde El Salvadorlu usta belgeselci Tatiana Huezo'nun son filmi olan ve yakın dönemde yapılmış en etkileyici belgeseller arasından sayılan “Tempestad” ile İran'ın güneyinde ekmeğini taştan çıkaran bir kadının anlatıldığı "Kaya"nın (The Rock, Hamid Jafari) yanısıra Türkiye'den de üç kısa film yer alıyor: 2013 yılında tanıdığı bir erkek tarafından öldürülen 228 kadından birinin ibret verici davasının anlatıldığı "228" (Deniz Şengül-Mazhar Yıldız), ev işçilerinin görünmezliğini işleyen "Kot Farkı" (Ayris Alptekin) ve iki genç kadının dans aşkını konu alan "Sulukule Aşkım" (Azra Deniz Okyay).
Quo Vadis, Türkiye?
Türkiye'nin içinden geçtiği zorlu dönemi ele alan filmler ise Türkiye Nereye (Quo Vadis, Türkey) başlıklı bölümde toplanıyor: “Uçurumun Kıyısında Türkiye” (İmre Azem), “Bir Şehrin KHK’sı” (Özen Meral Uç), “Hakikatin Gücü” (KESK Haber-Sen ve KESK İstanbul Kadın Meclisi Kolektif Çalışması), “Elif” (Emre Kanlıoğlu, Elif Ergezen), “50/D’yi Bal Eyledik” (A. Deniz Morva Kablamacı), “Dönüş” (Valeria Mazzucchi)...
Çevre hakkı bölümünde ise “Bitkibilimci” (The Botanist, Maude Plante Husaruk-Maxime Lacoste Lebuis), “La Pesca” (Pablo Alvarez Mesa, Fernando Lopez Escriva), “Başka” (Nesime Karateke), “Lüfer” (Mert Gökalp), “Zeytini Öldürmesinler” (Nejla Osseiran) adlı filmler seyirciyle buluşacak.
Çeşitli ülkelerden benzer deneyimlerin paylaşıldığı Queer Filmler bölümünde yer alan "Gayet Normal Biri"nin (Just a Normal Person, Malin Björkman-Widell) ana karakteri Sam'in annesi, Türkiye'deki LGBTİ+ bireylerinin anneleriyle buluşmak üzere festivale konuk olacak ve İki Ülke İki Anne başlıklı söyleşiye katılacak. Bu bölümde ayrıca gösterimleri engellenen KuirFest'le bir dayanışma etkinliği de düzenlenecek.
Festivalin ağırlayacağı uluslararası konuklar arasında Hollanda'dan Reber Dosky, Lübnan'dan Chaghig Arzoumanian, Norveç'ten Zaradasht Ahmed, İsveç'tenMarit Camilla Gisslow, Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) Beyrut ekibinden Yazan Al-Saadi ve David Habchy yer alıyor.
Gösterimler ücretsiz
Avrupa'nın en önemli insan hakları festivali Movies That Matter başta olmak üzere İsveç Konsolosluğu ve Norveç Elçiliği'nin desteği, bir çok kurumun işbirliği ile gerçekleşen 9. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali 15-17 Aralık'ta İHD Diyarbakır şubesinin desteği ve işbirliğiyle Diyarbakır'a, 23-24 Aralık'ta ise Van'a uğrayacak.
Tamamı ücretsiz olan gösterimler ve etkinlikler İstanbul Beyoğlu'nda Aynalı Geçit, Bitiyatro, Mezopotamya Sinema ve Tütün Deposu'nda gerçekleşecek.



*
Share/Save/Bookmark

8 Aralık 2017 Cuma

Yılın Son Festivali: Fantastik Filmler Festivali



Fantastik Filmler Festivali, bu yıl ilk kez sinema severlerle buluşmaya hazırlanıyor. Türkiye ve dünya sinemasından türünün en nitelikli ve ses getiren filmlerini programına alan festival 22-24 Aralık tarihleri arasında İstanbul Beyoğlu Sineması’nda gerçekleştirilecek.
Fantastik Filmler Festivali, türünün en yeni örneklerinden, sinema tarihine damga vurmuş kült filmlere uzanan ve özenle hazırlanan programıyla sinema severlerle buluşacak. 3 gün sürecek festivalde toplam 14 film gösteriminin yanı sıra, Türkiye Sineması’nın en başarılı yönetmenlerinden Onur Ünlü, BASKIN: KARABASAN ve HOUSEWIFE filmleriyle uluslararası festivallerde büyük ses getiren Can Evrenol ve ilk uzun metraj kurmacası KAYGI ile sinema severlerin beğenisini kazanan Ceylan Özgün Özçelik filmlerden önce ve sonra izleyicilerle söyleşi gerçekleştirecekler.
Festival biletleri 15 Aralık Cuma günü Beyoğlu Sineması gişesinden satışa çıkacak.
PROGRAM
KAYGI (2017)
Yönetmen: Ceylan Özgün Özçelik
Süre: 94 dk.
Ceylan Özgün Özçelik’in dünya prömiyerini Berlinale’de gerçekleştiren psikolojik gerilim türündeki filmi Kaygı, South by Southwest Film Festivali’nde de öne çıkan kadın yönetmenlere verilen LUNA Gamechanger Ödülü‘ne layık görüldü. Algı Eke’nin başrol oynadığı filmde genç bir kadın olan Hasret, gerçekliği sorgularken, bu gerçeklik üzerinden yaşanılan toplumsal hafıza kaybının izlerini arıyor.
BASKIN: KARABASAN (2015)
Yönetmen: Can Evrenol
Süre: 82 dk.
Can Evrenol’un ilk uzun metraj kurmacası dünya prömiyerini Toronto Uluslararası Film Festivali’nin Gece Yarısı Çılgınlığı bölümünde yaptı. 5 polisin gece devriyesi sırasında gelen yardım çağrısı üzerine gittikleri terk edilmiş tarihi bir Osmanlı karakolunda başlarına gelenleri konu alan film, tam bir kabuslar silsilesi.
HOUSEWIFE (2017)
Yönetmen: Can Evrenol
Süre: 97 dk.
İlk uzun metraj kurmacası Baskın: Karabasan ile cehennemin kapılarını aralayan Can Evrenol, ikinci uzun metraj kurmacasında bizi Holly’nin kabuslarına sürüklüyor. Dünya prömiyerini Paris l’Etrange Film Festivali’nde gerçekleştiren filmin baş rollerinde Clémentine Poidatz ve David Sakurai yer alırken, özellikle Sakurai performansıyla seyircinin korkulu rüyası oluyor.
PRINCESS MONONOKE – PRENSES MONONOKE (1997)
Yönetmen: Hayao Miyazaki
Süre: 134 dk.
Studio Ghibli’nin sunduğu renkli ve etkileyici anime dünyasının kapılarını izleyicisine aralayan Princess Mononoke, 1500’lü yıllarda doğa üstü yaratıkların, doğayı katleden insanlara karşı başlattığı destansı mücadeleyi konu ediyor. Hayal gücünün derinliklerinde büyülü bir yolculuk vadeden film, köyüne saldıran kötücül bir tanrıyı öldürürken edindiği ve üzerinde taşıyacağı lanetli izi araştırmanın peşine düşen Ashitaka’nın bu yolculuk esnasında Princess Mononoke ile karşılaşmasını konu alır.
APRIL AND THE EXTRAORDINARY WORLD (2015)
Yönetmen: Christian Desmares, Franck Ekinci
Süre: 105 dk.
Türkiye’de ilk kez büyük perdede gösterilecek olan April and the Extraordinary World, 1940’lı yılların Fransa’sından izler taşıyor ve bir genç kız olan April’ın, bilim insanlarının esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmasının ardından ebeveynlerini arayışını konu alıyor. Marion Cotillard ve Jean Rocherfort’un sesleriyle karakterlere hayat verdiği bu sıra dışı steampunk örneği, Fransız çizgi roman sanatçısı Jacques Tardi’nin aynı adlı eserinin leziz bir beyaz perde uyarlaması.
THE BRAND NEW TESTAMENT – YENİ AHİT (2015)
Yönetmen: Jaco Van Dormael
Süre: 114 dk.
Bay Hiçkimse (2009) ve 8. Gün (1996) gibi başarılı filmlere imza atan Belçikalı yönetmen Jaco Van Dormael’in Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Altın Küre adayı olan filmi Yeni Ahit, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptı. Süresince, seyirciye farklı hazlar yaşatan ve insanlığın tarih boyunca kabul ettiği tüm değerleri alt üst eden bu dinlerüstü deneyim, modern bir başyapıt.
A GIRL WALKS HOME ALONE – GECE YARISI SOKAKTA TEK BAŞINA BİR KIZ (2014)
Yönetmen: Ana Lily Amirpour
Süre: 101 dk.
İran’ın ilk vampir filmi olarak lanse edilen Ana Lily Amirpour’un bu feminist draması, spaghetti western, çizgi roman ve korku türlerini İran Yeni Sineması’yla harmanlıyor. Film prömiyerini dünyanın en başarılı bağımsızlarının sahne aldığı Sundance Film Festivali’nde gerçekleştirdi.
SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ (2013)
Yönetmen: Onur Ünlü
Süre: 107 dk.
Muhteşem oyuncu kadrosuyla dikkat çeken filmde Onur Ünlü, her biri doğaüstü güçlere sahip kahramanların olağan, hatta sıkıcı gündelik hayatlarını ve sıradan dertlerini William Shakespeare’den esinlendiği bir kurmaca ile anlatıyor. Türkiye’de ilk kez İstanbul Film Festivali’nde gösterilen ve festivalden en iyi film de dahil olmak üzere 4 ödül ile ayrılan yapıt, Türkiye sinemasının nev-i şahsına münhasır yönetmeni Onur Ünlü’nün kariyer zirvesi ve kayıtsız kalınamayacak bir kara film örneği.
GÜNEŞİN OĞLU (2008)
Yönetmen: Onur Ünlü
Süre: 89 dk.
Onur Ünlü’nün, sinemasının evrileceği yön ile ilgili ilk mesajları verdiği Güneşin Oğlu, yönetmenin kendi deyimiyle en fantastik filmi. Baş rollerini Haluk Bilginer, Özgü Namal, Bülent Emin Yarar, Hümeyra ve Köksal Engür’ün paylaştığı filmde, bütün hayatını bir mucize bekleyerek geçiren Fikri Şemsigil’in, Güneş’in oğlu olduğunu öğrenmesinden sonra başından geçen fantastik olaylar anlatılırken Ünlü, seyirciyi bir kez daha etkileyici bir hikâyenin içine çekiyor.
LITTLE PRİNCE – KÜÇÜK PRENS (2015)
Yönetmen: Mark Osborne
Antoine de Saint-Exupery’nin 1942’de yayımlanan başyapıtı’ndan esinlenilerek beyaz perdeye uyarlanan filmde, küçük bir kız yeni taşındıkları mahallede iyi kalpli yaşlı bir pilot ile tanışır ve zamanla onun enteresan dünyasını keşfetmeye başlar. Yaşlı pilot, yeni arkadaşına her şeyin mümkün olduğu olağanüstü bir dünya anlatır. Küçük kız, Küçük Prens’in evrenine doğru büyülü bir yolculuğa çıkarken, filmin yönetmeni de meraklı seyirciye fantastik bir dünyanın kapılarını aralar.
DREDD – YARDIÇ DREDD (2012)
1977’den bu yana İngiltere’de yayımlanan Yargıç Dredd çizgi roman serisine dayalı olan film, son yılların en etkileyici uyarlamalarından. Game of Thrones’un Cersei’si Lena Headley’nin yine kötücül bir karakteri oynadığı filmde, Amerika gelecekte radyokaktif bir çöplüğe dönmüş. Doğu sahil şeridinde 400 milyon insanın sürekli korku içinde yaşadığı dev bir şehir var: 1 Numaralı Mega şehir. Şehre düzen getirmeye çalışan yegâne kurum Yargıçlar. Bu Yargıçların en korkulanı ise, Dredd.
MOON – AY (2009)
Yönetmen: Duncan Jones
Duncan Jones’un bu ilk uzun metrajı, ona En İyi İlk Yönetmen kategorisinde Bafta ödülünü getirmesinin yanısıra çeşitli uluslararası festivallerden de 26 ödül topladı. Filmde, bir Lunar Industries çalışanı olan astronot Sam Bell, 3 senedir Ay’da tek başına işlettiği enerji merkezinde Dünya’nın temel enerji kaynağını çıkarıp gezegenimize iletmekle görevlidir. Sam’in Dünya ile irtibatının kopması sonucu paranoyası artar ve yaşadığı halüsinasyonlar üzerine yaşamı darmadağın olur.
LO CHIAMAVANO JEEG ROBOT (2015)
Bari Uluslararası Film Festivali başta olmak üzere onlarca festivalde gösterilen ve toplamda 16 adet ödül toplayan Lo Cihamavango Jeeg Robot, Türkiye’de ilk kez büyük perdede. Bilim kurgu severlerin yakından takip ettiği İtalyan yönetmen Gabriele Mainetti’nin bu filmi aksiyon dolu bir fantastik sinema örneği. Bol süper kahramanlı Amerikan filmlerinden sıkılanlar için çölde bir vaha.
ONLY LOVERS LEFT ALIVE – SADECE AŞIKLAR HAYATTA KALIR (2013)
Yönetmen: Jim Jarmusch
Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmış ve Film Müziği kategorisinde ödül almış modern bir başyapıt. Vampir hikayelerinin geçmişten günümüze geçirdiği değişim göz önünde bulundurulduğunda Jim Jarmusch’un vampir temsili konusunda yenilikçi bir tavır sergilediğini, müzik ve edebiyatı iç içe geçirerek entelektüel anlamda da doygun ve bunun yanı sıra fantastik bir anlatı kurguladığını söylemek mümkün.

*
Share/Save/Bookmark

!f İstanbul’un 2018 Programından İlk Sürprizler


Gelecek yıl 15 Şubat-4 Mart 2018 tarihleri arasında 17.si düzenlenecek !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin merakla beklenen 2018 programından ilk filmler açıklandı! Sean Baker’ın Oscar’a adım adım yürüyen son filmi “The Florida Project”Rungano Nyoni’nin ödüllere doymayan İngiliz bağımsızı “I Am Not a Witch” ve John Cameron Mitchell’ın punk rüyası “How to Talk to Girls at Parties”, festival mutfağından sızan ilk filmler oldu.

Filmlerin trailer'larını izlemek için:
The Florida Project: youtu.be/2tZX_Y8mFk8
I Am Not a Witch: youtu.be/DgIiTPlI0c8
How to Talk to Girls at Parties: youtu.be/-veCgmAZZ0c
---
17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali
15-25 Şubat 2018 İstanbul
1-4 Mart 2018 Ankara İzmir


*
Share/Save/Bookmark

Pera Müzesi’nde Orta Avrupa Filmleri Seçkisi

Pera Müzesi film programları kapsamında 2017 yılını, Macaristan, Polonya, Çekya ve Slovakya sinemalarına odaklanan Türkiye-Visegrad Kültür Festivali’yle sonlandırıyor. Festivalin bu yılki teması olan Beden ve Ruhinsanın iç dünyasını beden, zihin ve ruh bağlamında inceliyor. İzleyicilere ücretsiz olarak sunulan program, sinema tarihinin geniş bir dönemine ışık tutarken, hem usta hem de genç yönetmenlerin yapımlarını bir araya getiriyor.
Pera Film’in 09-29 Aralık tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşturduğu Beden ve Ruh programı, bedenlerin zihin ve ruhla olan ilişkisini inceliyor. İnsan doğasının karmaşık yapısını anlamaya davet eden program, varoluşun en fiziksel ve soyut hallerini sürükleyici hikayeler aracılığıyla ele alıyor. Film programı, kapsadığı geniş tarih aralığında hem ustalara hem de genç yönetmenlere selam niteliği taşıyor. Programda Jan Švankmajer, Věra Chytilová, Wojciech Marczewski, Martin Šulík, Ildikó Enyedi, György Pálfi, Virág Zomborácz ve Anna Zamecka imzasını taşıyan önemli yapımlar izleyicilerle buluşuyor.
Pera Film’in Ruh ve Beden film programı, 09-29 Aralık tarihleri arasında ücretsiz izlenebilir.Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya Konsoloslukları desteğiyleBu program Visegrad Fonu’nun desteğiyle gerçekleştirilmektedir; V4/Visegrad Group dört Orta Avrupa ülkesinin –Çekya, Macaristan, Polonya ve Slovakya– oluşturduğu, bu ülkelerin Avrupa’ya entegrasyonunu ilerletme ve birbirleriyle kültürel, ekonomik vs işbirliklerini geliştirme amacını taşıyan bir birliktir.
 

*
Share/Save/Bookmark

4 Aralık 2017 Pazartesi

Tereddüt’e Frankfurt’tan 4 Ödül Birden


Yeşim Ustaoğlu’nun son filmi “Tereddüt”ün ödül yolculuğu devam ediyor. En son, Berlin’de düzenlenen Around the World in 14 Film’in 2017 seçkisinde gösterilen “Tereddüt”, önceki gün sonra eren Frankfurt Türk Film Festivali’nden de En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu ödülleriyle döndü. Ustaoğlu, En İyi Film Ödülü’nü alırken “Bu ödülü yaşam hakkı elinden alınan çocuklara ve özelliklere kadınlara adıyorum” dedi.

Yeşim Ustaoğlu’nun ulusal ve uluslararası alanda eleştirmenlerden övgüler toplayan son filmi “Tereddüt” şimdi de, Almanya’nın Frankfurt kentinde 17. kez düzenlenen ve 2 Aralık’ta sonra eren Frankfurt Türk Film Festivali’nden 4 ödülle birden döndü.

Buket Alakuş, Hannes Karnick, Brigitte Strubel-Mattes, Claudia Prinz, Barbara Trotnow ve Mehmet Arif Özserin’den oluşan jüri, “Albüm”, “Babamın Kanatları”, “Bana Git De”, “Beginner”, “Koca Dünya”, “Müthiş Bir Film”, “Rauf”, “Rüzgarda Salınan Nilüfer” ve “Toz”un da aralarında olduğu 10 film arasından “Tereddüt”ü “En İyi Film” seçti. “Tereddüt” aynı zamanda “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Senaryo” dallarında da Yeşim Ustaoğlu’na Altın Elma Ödülü getirirken, filmin oyuncularından Ecem Uzun da En İyi Kadın Oyuncu seçildi. Ustaoğlu En İyi Film Ödülü’nü alırken “Bu ödülü yaşam hakkı elinden alınan çocuklara ve özelliklere kadınlara adıyorum” dedi.

 “Tereddüt” yılın en iyi 14 filmi arasındaydı!

Bir hafta önce Berlin’de düzenlenen ve yılın en iyi 14 filmini buluşturan Around the World in 14 Film’in 2017 seçkisinde yer alan “Tereddüt”, Mannheim Türk Filmleri Festivali’nde En İyi Film Ödülü’nü; Batum Uluslararası ArtHouse Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü ve En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü; İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale Ulusal Yarışması’nda En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Müzik Ödülü’nü; Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nden FIPRESCI Ödülü ile Genç Cadı Ödülü’nü; Bilkent Sinefest’ten En İyi Yönetmen Ödülü’nü; Sofya Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü’nü; Uluslararası Kerala Film Festivali’nden En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini; Uluslararası Hayfa Film Festivali’nden de Jüri Özel Ödülü’nü almış; Uluslararası Antalya Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma’sından ise En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, Ulusal Yarışma bölümünden de Film-Yön Derneği En İyi Yönetmen ve En İyi Kadın Oyuncu dallarında ödüllerle dönmüştü.
*
Share/Save/Bookmark

27 Kasım 2017 Pazartesi

Boğaziçi Film Festivali’nin Kazananları Belli Oldu!


Bu yıl 5. yaşını kutlayan Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nin kazananları belli oldu. Dün gece gerçekleşen kapanış gecesinde, Andaç Haznedaroğlu’nun yönettiği Misafir” ulusal yarışmada, İranlı yönetmen Parviz Shahbazi’nin “Malaria” adlı filmi de uluslararası yarışmada Büyük Ödül’ün sahibi oldu. Politika, sinema ve medya dünyasından pek çok ismin katıldığı gecede ayrıca, festivalin Onur Konuğu olarak İstanbul’a gelen Macar sinemacı Béla Tarr’a Yaşam Boyu Başarı Ödülü verildi.

Usta yönetmene Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Gecenin ilk ödülü, festivalin Onur Konuğu olarak İstanbul’a gelen Macar sinemacı Béla Tarr’ın oldu. Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün bu yılki sahibi olan usta yönetmen, ödülünü T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Ömer Arısoy’dan aldı ve İstanbul’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek “Sabahın dördünde sete gittiğinizde her şey çok soğuktur. Ama bilmelisiniz ki, dünyaya bakış açını dik tutmalısın ve bir gün bu sıcak ödülü alacağınızı bilmelisiniz” dedi.

Ulusal Sinema’da Büyük Ödül ‘Misafir’in!
Başkanlığını Derviş Zaim’in yaptığı, Ayfer Tunç, Aylin Zoi Tinel, Feza Çaldıran ve Aslı Tandoğan’dan oluşan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jürisi, bu yıl 8 filmi değerlendirdi. Yarışmada Andaç Haznedaroğlu’nun yönetmenliğini yaptığı Misafir”, En İyi Film ve En İyi Kurgu (Ahmet Hafez, Can Yağan) ödüllerini alırken, Pelin Esmer de “İşe Yarar Bir Şey” filmiyle En İyi Yönetmen seçildi. Yarışmada, Selman Kılıçaslan Bütün Saadetler Mümkündür” ile En İyi Senaryo Ödülü’nü, Marton Miklauzic Sarı Sıcak” ile En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nü kazanırken; En İyi Kadın Oyuncu “İşe Yarar Bir Şey” ile Öykü Karayel, En İyi Erkek Oyuncu da “Murtaza” filmindeki performansıyla Cezmi Baskın seçildi.


Uluslararası yarışmada ödüller İran sinemasına gitti
Aida Begic’in başkanlığını üstlendiği, Daphné Patakia, Signe Zeilich-Jensen, László Rajk ve Zrinko Ogresta’dan oluşan Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması Jürisi’nin seçimi ise, İranlı yönetmen Parviz Shahbazi’nin “Malaria”sından yana oldu. Shahbazi’nin filmi, En İyi Film Ödülü’nün yanı sıra, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu (Saghar Ghanaat) ödüllerini de topladı. Yarışmanın bir diğer İranlı yönetmeni Majid Majidi’nin yönettiği Beyond The Clouds/Bulutların Ardında; En İyi Kurgu (Hassan Hassandoost) ve En İyi Erkek Oyuncu (Ishaan Khattar) dallarında ödülleri alırken; Brezilyalı yönetmen Davi Prettonun “Rifle” filmi de En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nün (Glauco Firpo) sahibi oldu.

5. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali Ödülleri

Yaşam Boyu Başarı Ödülü: Béla Tarr

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması

En iyi Ulusal Uzun Metraj Film Ödülü: Misafir / Andaç Haznedaroğlu
En İyi Yönetmen Ödülü: Pelin Esmer / İşe Yarar Bir Şey
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Öykü Karayel / İşe Yarar Bir Şey
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Cezmi Baskın / Murtaza
En İyi Senaryo Ödülü: Selman Kılıçaslan / Bütün Saadetler Mümkündür
En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: Marton Miklauzic / Sarı Sıcak
En İyi Kurgu Ödülü: Ahmet Hafez, Can Yağan / Misafir

Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması

En iyi Uluslararası Uzun Film Ödülü: Malaria / Parviz Shahbazi
En İyi Yönetmen Ödülü: Malaria / Parviz Shahbazi
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Saghar Ghanaat / Malaria
En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Ishaan Khattar / Beyond The Clouds
En İyi Senaryo Ödülü: Malaria / Parviz Shahbazi
En İyi Sinematografi Ödülü: Glauco Firpo / Rifle
En İyi Kurgu Ödülü: Hassan Hassandoost / Beyond The Clouds
*
Share/Save/Bookmark