Canımız ciğerimiz Behzat komiserimizin filmi nihayetinde vizyona girdi.Yapımcıları ilk seans hasılatını Van depremzedelerine bağışlayarak yine Behzat ç efsanesine yakışır bir şekilde takdir topladılar.Filme gelicek olursak yakın zamanda dizisi sayesinde bir fenomene dönüşen Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi uzun bir aranın ardından seyircisiyle buluştu.Yeni sezonunun başlamasına daha bir ay varken bu film arası hasreti bir nebze de olsa giderdi.Hala bilmeyenler olabilir Emrah Serbes’in 2006’da başlayan Behzat Ç. serisi Her temas bir iz bırakır kitabıyla diziye dönüştürüldü ve şimdi serinini ikinci kitabı Son Hafriyat’tan hareketle Behzat Ç.Seni Kalbime Gömdüm filmi gelmişti.
Öncelikle filmi analiz etmeden önce şunu söylemek gerek.Kitabı,diziyi ve filmi aynı potada düşünmemek gerekir.Bütün kitap uyarlamaların en büyük handikapı olarak karşımıza çıkan beklentileri karşılayamama durumu ne yazık ki bu filmde de karşımıza çıkıyor.Başarı kuralı olarak her okuyanın kendi kafasında oluşturduğu filmle sadece yönetmenin kendi algısıyla oluşturduğu filmin denk gelmesi gerekir ki yeteri kadar takdir görsün.İşte bu yüzden kitabının üstüne dizisiyle bir efsaneye dönüşen Behzat Komiseri beyazperdeye taşımak hiç kolay değildi ama yine de yönetmen Serdar Akar’ı ve senarist Emrah Serbes’i tebrik etmek gerekir.Edebiyat olsun televizyon yapımı olsun şimdi de sinema yapımı olsun çok farklı disiplinleri olan bu mecralarda bu kadar başarılı olmak her babayiğidin harcı değildir diye düşünüyorum.
Karakterlere tek tek inecek olursak en başta tabi canımız ciğerimiz Behzat komiserimiz geliyor.Erdal Beşikçioğlu’nun ete kemiğe büründürdüğü komiser Behzat dizideki halinden çok farklı olarak kitaba daha yakın bir yerde duruyor.Kitapta kendisiyle özdeşleşen sigarasına ve küfürlerine kavuşan Behzat özüne dönmüş gibi.Ama bir de şu var bu küfürlü konuşma durumunun (her ne kadar bunu sonuna kadar savunsam da) filmde çok fazla kullanıldığını kabul etmek gerekir.Bunun da nedeni televizyon kurallarından sıkılıp filmde patlamaları olarak algılıyorum.Bir yerde okumuştum Rtük kurallarının biraz yonttuğu komiserimiz bu sayede herkesçe özellikle kadınlar arasında sevilen romantik tarafını ortaya çıkardığını söylüyordu.Evet dizide de maçoydu,yeri geldiğinde biplensede küfür ediyordu ama filmde hiçbir kural kalmayınca Behzat komiserin maçoluğu da almış başını gitmiş.Şimdi küfürüyle,sigarasıyla,donla televizyon karşısında oturmasıyla maçoluğun dibine vurduğu kesin.Bana göre kitaptaki karakterin ve maçoluğun doğasında ne varsa onu ortaya koyması gerekiyordu ama diziden alışılagelmiş bir karakterin beyazperde de farklı davranması hayranları arasında büyük bir ikililik yaratacağı kesin.
Diğer karakterler ise hemen hemen hiç yok gibiydiler.Diziden alışkanlık Harun’u olsun,Akbaba’sı olsun,Hayalet’i olsun kendi hikayeleriyle konunun hep içinde olurlardı.Ama filmde tam birer yan karakter durumundalar.Eğer sıkı bir Harun ve ya Hayalet hayranıysanız pek de içinize sinmeyecektir bu film.Gerçi Harun yine esprileriyle kırıyor geçiriyor ama yine de kendi konusuyla hikayeye dahil olamıyor.
Yeni karakterlere gelirsek sosyal medyada sıkça bahsedildiği üzere evet Cansu Dere olmamış,olmamış,olmamış.Zaten oyuncuğu tartışmalı olan birinin sırf diğer dizilerdeki ünü üzerinden bu kadroya dahil olması kabul edilebilir bir durum değil.Yine de izleyip görmek gerekirdi ama gittik gördük ki pek olmamış.Hele hele Erdal Beşikçioğlu’yla karşılıklı oynamak deyim yerindeyse 1-0 geride başlamakla eşdeğer.Bu konuda da bir şansızlığı olduğu kesin.Kendini ahmet sanan süleyman karakterinde Hakan Boyav ise çok iyiydi.Red kit,pembo ve gorbaçov da özünde iyi adamlar ama hayat onları kötü yaptı kontenjanını iyi dolduruyorlar.
Sonuç olarak Behzat Ç Seni Kalbime Gömdüm herkesçe ortak bir kanı olarak rtük denetimden kurtulmuş uzun metraj bir dizi tadında.Diziyi seven bunu da sevecektir kesin ama salt bir sinema filmi olarak tam da oturmamışa benziyor.Belki üzerinde daha çok çalışılarak serinin devamı olarak ikinci filmin gelmesini beklemekten başka bir yapacak bir şeyimiz yok.