3 Ekim 2010 Pazar

Yeni Sinemanın “Başlangıç”ı mı?

inceptionChristopher Nolan’ın son filmi Inception için okuduklarım içinde en iyi yorum şuydu galiba; “Inception: Christopher Nolan’ın en iyi filmi,şimdilik…” .Bu yorumu sonuna kadar hakedecek derecede son yılların en iyilerinden biri olan Christopher Nolan ve son şaheseri Inception daha şimdiden sinema dünyasının efsaneleri arasında anılmaya başladı.Her ne kadar her film sonrası en iyi olduklarına dair iddialar ortaya atılsa da ve asıl değerlerii zaman içinde anlaşılsa da , Inceptin açısından bu böyle değil.Hakkında yapılan yorumların temelinde, iyi ve kötü olmasının çok çok ötesinde Matrix’in ikibinlerin başında yaptığı görsel ve felsefik devrimin devamı niteliğinde olduğu ve ikibinonların yeni sinema anlayışına ön ayak olduğunda dair iddialar ekseninde ilerleyen film eleştirilerine sahip bir film.Bir filmi efsaneler arasına sokacak temel unsurun onun tüm zamanlara yayılan bir referans kaynağı olması gerektiğini unutmadan Matrix’in getirmiş olduğu aksiyona ek olarak derin felsefik donanımının başarısına katkısını gördükten sonra Inception’ın da aynı temele sahip bir film olduğunu ve bir nevi Matrix’in açtığı yoldan onun devamı olduğu iddiaları kuvvet kazanıyor.

Inception_still2323

Öncelikle yukarıda da dediğim gibi iki bölümde bakacak olursak filme ilk olarak görselliği üstünde durmalıyız.Ağzımızdan sular akarak izlediğimiz bir önceki filmleri Batmam The Dark Knight’ı ve Batman Begins’i sırf bu film için araya alması ve görsel efektler için bir nevi staj muamelesi olarak görmesini açıkladıktan sonra görsellik için neleri yapabileceğini görüyoruz Nolan üstadın.Rüya içinde rüya konseptini yaratmak için beynimizde kurguladığımız dünyayı perdeye yansıtmanın günümüz teknolojisiyle cok zor olduğunu bilen Nolan bunu en mükemmel şekilde yapmak için kolları çok önceden sıvamış.Kendi hayatına ve sinemasına dair röportajlarda vurguladığı gibi bu film ve asıl olarak ‘rüya’ konusu çocukluğundan beri kafasında yer alan bir olgu.Tüm sinema hayatına buna endeksli kuran biri için amaca doğru giderken yaptıkları daha bir anlam kazanıyor.Dediğim gibi bizim ağzımızın suyunun akarak izlediğimiz Kara Şovalye onun için oss’ye hazırlanan gençler gibi hazırlık sınavı şeklinde geçiyor.Ki bu durum ne son filmine artı anlam kazandırır ne de bir önceki filmine eksi bir anlam katar.Bu onun bu sanata verdiği tutkuyu anlatır.Bu bağlamda bakıtığımzda karşımızda aslında bir filmden öte bir inanç öyküsü duruyor.

inception01

İkinci açıdan bakarsan felsefik tarafına,bu sonsuz boş sayfa piksel piksel bile yetmez bile.Bir bilinememezlik yumağı “rüya” aleminin içinde bilinememezliğimizi daha da arttırarak kısa bir gezintiye çıkarıyor Nolan bizi.Bilincimizin arka bahçesi rüyalarımızın sonsuz ve karanlık dünyasını yine suç dünyasının karanlığıyla birleştirerek oluşturduğu olay örgüsü hem içinden çıkılamaz bir duruma geliyor hem de tüm sorularımıza ek olarak başka sorularda sokuyor kafamızın içine.Sanki filmde kahramanlarımın amacına uygun olarak Nolan da bizim beynimize bir fikirden ziyade daha önce sor(a)madığımız,içi açılmamış soruları deyim yerindeyse bir bomba misali atıveriyor .Yoksa o filmin içinde biz de mi vardık hissiyatına giriyorsa sinemadan çıkan insan,eve geldiğinde de hala devam ediyorsa bu etki işte o zaman o film iyi bir filmdir.Inception ise bunu kendini anlattığı biçimde bizi bir rüya yaşatarak beynimizin içine yerleştiriyor sanki bu filmin iyi bir film olduğunu.

inception45

Sonuç olarak sinemaya getirdiği yeni bakış açılarıyla bir çok anlamda ve uzun yıllar kendinden bahsettirecek bir film Incepiton.Yoksa bir sinema efsanesi mi “başlıyor”….

inception2

Ayrıca Homer amcamızın da kendi bakış açısıyla Inception yorumu homer’ı tanıyanlara açısıdan hiç de şaşırtıcı değil:)

inception123

*
Share/Save/Bookmark

En İyi “3”lemeler

thelordoftheringstheoneyu0Empire sinema dergisi yakın zamanda büyük bir katılımın olduğu bir anketle sinema dünyasının en iyi üçlemelerini seçti.Genci yaşlısı her telden insanın oy kullandığı ankette sonuçlar sinemayı bilen insanları şaşırtmadı.J.R.R Tolkien’in efsane kitaplarından uyarlanan YÜZÜKLERİN EFENDİSİ serisi tüm zamanların en iyi üçlemesi olarak seçildi.Peter Jackson tarafından beyazperdeye uyarlanan filmlerin ardından ikinci sırayı yine bir başka efsane seri STAR WARS  takip ediyor.İlk on ise şöyle devam ediyor; 

star-wars-logo 

back-to-the-future 

Geleceğe Dönüş; Robert Zemeckis yönetmenliğinde Steven Spielberg yapımcılığında Michael J. Fox, Christopher Lloyd, Lea Thompson gibi usta oyuncularla bilimkurgu dünyasının efsanelerinden biri olan seri üçüncü sıraya hakkıyla yerleşiyor.

Toy-Story-4-Movie-Poster

Oyuncak Hikâyesi:1995 başlayan ve uzun yıllar sonra bu yıl son filmiyle tamamlana üçleme ilk filmin başarısıyla ve animasyon dünyasına getirdiği yenilikler sayesinde sinema dünyasının cok daha iyi üçlemeleri arasından sıyrılarak dördüncülüğe tırmanıyor.

thegodfather

Baba: Bence sinema dünyasının en önemli başyapıtlarından.Marlon Brando, Al Pacino ve Robert de Niro,Andy Garcia’nun isimlerini duyurduğu seri film, 1972, 1974 ve 1990 yıllarında çevrildi. Mario Puzo’nun kalemiyle edebiyat dünyasının klasikleri arasına giren suç dünyasının karışık dünyasını en iyi yansıtan yapıtlardan olan The Godfather serisi Francis Ford Coppola önderliğinde sinema dünyasının da klasikleri arasına girmeyi başardı.Yıllar geçse de gerçek dünyaya verdiği referanslarla en iyiler arasındaki yerini koruyacak bir seri Godfather.

screenshot-bourne-ultimatum

Bourne: Aksiyon filmleri arasında listeye en yukarıdan giren Bourne serisi Matt Damon’ı aksiyon dünyasına kazandıran film olarak da anılmakta.2002, 2004 ve 2007′de seyirci karşısına çıkan film hafızasını kaybeden bir ajanın kendinin gerçekte kim olduğunu aramasını anlatan film aksiyon severlerin gözdesi oldu.

Indiana Jones: 1981, 84 ve 89′da çevrilen üçleme, Harrison Ford’un gençlik döneminde başlayıp sinemada olgunlaşmaya başladığı döneme kadar sürdü. Ve unutulmadığını göstermek amacıyla, milenyum sonrasında da yeni bölümü çekildi. Hayranları bu duruma çok sevinmiştir!

The Dollars: Yönetmenliğini Sergio Leone’nin, başrolünü Clint Eastwood’un üstlendiği seri, sırf bu ikiliyi bir araya getirmesi açısından bile bir başyapıt olmayı hak etti.

Matrix: İlki 99′da diğer ikisi 2003′te gösterime giren seri doksanların  bilim kurgu filmleri arasında öncülüğünü yaparak bu dala farklı açılımlar getirdi.Bilim kurgu açısından doyuruculuğunun yanı sıra felsefil altyapısıyla da doksanlar sinemasının en temel kilometre taşları arasında yerini almaktadır.

The Evil: 1981, 1987 ve 1992 yıllarında çekilen üçleme, tek korku filmi olarak ilk onda yerini buluyor

Kieslowski’nin Üç Renk serisi ile devam eden ikinci onluk liste; Alien(Yaratık),Karayip Korsanları,Zor Ölüm, Örümcek Adam, Çığlık, X-men, Terminatör gibi diğer efsaneleşmiş ve çekildiği dönem dışında da kendinden söz ettiren filmlerle devam ediyor.

Gelelim kendi listemize,

 rocky

Öncelikle sinema her ne kadar kitleleri avucunun içine almak için büyük bir araç olmasının dışında bireysel olarak da algılanabilen en özel sanat dallarından biri.Bu tarz listelerden sonra ortaya çıkan öznellik-nesnellik durumu  burada  da olduğu gibi herkesin listesi kendinedir mantığıyla devam ediyor.Kendi sinema algımı oluşturan çocukluk dönemi Türk sineması romantizminin ardından gelen bilinç dışı beyin yıkayıcı holivud sinemasının getirdiği farklı algıların sonucu olarak yıkılamaz anıların oluşturduğu sinema algısı çoğu kişinin izlemeye bir tenezzül etmediği,burun kıvırdığı filmler listelerimizin en tepesine bile yerleşebiliyor.Mesela Baba serisi olsun,Matrix serisi olsun,Yıldız Savaşları serisi olsun sinema efsanelere rağmen benim açımdan en iyi üçlemeler listeme ROCKY serisiyle başlamak isterim.Her ne kadar amerikan rüyasının temelini oluşturan bir gün herkes yırtabilir mantığının yılmaz savunucusu Rocky Balboa’mızın tüm kaybebden hallerinden sıyrılıp en tepeye tırmanışı konu alsa da gerek verdiği yaşam çoşkusuyla gerek azmiyle gerekse de müziğiyle en iyi üçlemelerim listesinde en tepede yer buluyor kendilerine.Diğer bir üçleme olarak da her ne kadar tam üçleme sayılmasa da içlerinden en iyi üçünü seçerek oluşturduğum BATMAN serisi ikincilik koltuğunda.Tim Burton’ın gotik dünyasının yansıması olarak çektiği ilk iki filme ek olarak son zamanların en başarılı yönetmenlerinden Christopher Nolan’ın son batman filmi Batman The Dark Knight ilke birlikte üçlemeyi kendi adıma tamamlamış bulundum.Diğer üçlemeler olarak da Geleceğe Dönüş serisi yukarıdaki listedeki gibi ben de en yukarılarda yer buluyor.

Friends’in bir bölümünde Zor Ölüm’ün ikinci bölümünü kiralamayıp ilk filmi iki defa alan Joey bir defa daha izlesek ikilemiş oluruz diyerek üçleme yapmak için üç ayrı film olmaması gerektiğini öğretmişti bana.Bundan hareketle Jumanji’yi üç defa üzleyerek oluşturduğum Jumanji (I-I-I) üçlemem listedeki yerini kolayca alabiliyor.

Benim de listem böyle devam edip gidiyor.İlla bir liste yapmanın gerek olmadığı gibi her film bir mucizedir.benim için.Kısacası sinema bir yaşam biçimi olmuşsa bünyede herşeye kadrajdan bakmaya başlar insan..İyi Pazarlar…

Ayrıca Hoşbulduk….

batmanJumanji

*
Share/Save/Bookmark

11 Eylül 2010 Cumartesi

Honey I'm HOME...

*
Share/Save/Bookmark

Direnişin Belgeselleri


11 Eylül - Suyun Gözü (28')
Yönetmen: Berkay Kuyzu
...Konu: Yuvarlakçay Direnişi / Yönetmenin katılımıyla.

18 Eylül - Vatandaş Mustafa (45')
Yönetmen: Remzi Kazmaz
Konu: Fırtına Vadisi direnişi / Yönetmenin Katılımıyla.

25 Eylül - Av! Su! Mai! (40')
Yönetmen: Alejandro Haddad
Konu: Hasankeyf'in Çığlığı / Yerelden katılımla.

2 Ekim - Gole Çhetu (70')
Yönetmen: Metin- Kemal Kahraman
Konu: Dersim'de baraj altında kalacak kutsal mekan / Yönetmenin katılımıyla.

9 Ekim - Son Kumsal (56')
Yönetmen: Rüya Arzu Köksal
Konu: Karadeniz Sahil Yolu / Yönetmenin Katılımıyla.

16 Ekim - Alethea (41')
Yönetmen: Ethem Özgüven
Konu: Bergama'da maden aramalarına karşı direniş / Yönetmenin katılımıyla.

Gösterim Yeri:
Son Irmak Doğa ve Sanat Derneği

Caferağa Mah. Moda Cad.Mescit Sok.No:13 D:7
(Çiya'nın yan sokağı) KADIKÖY


*Gösterimler ücretsizdir.


Karadeniz İsyandadır Platformu


http://www.facebook.com/event.php?eid=149121155109171&ref=mf
*
Share/Save/Bookmark

12 Ağustos 2010 Perşembe

Pause


Gereksiz bir aranın neden olduğu ayrılık bu,en yakın zamanda "Play"e basmak ümidiyle

*
Share/Save/Bookmark

13 Temmuz 2010 Salı

Je T'aime Marge

Learn Something Every Day adında çok eğlenceli bir blog var.Her gün birbirinden ilginç gereksiz ama bir o kadar da şaşırtıcı bilgiler basit çizimlerle anlatılıyor.Takip edilesi...

*
Share/Save/Bookmark

11 Temmuz 2010 Pazar

Zamana Güzellik Kat

       
brussels-330x468-cashback

Sean Ellis’in 2004 yapımı aynı adlı kısa filmi CASHBACK yapıldığı zaman gördüğü ilgiden ve akademi ödüllerinde en iyi kısa film adaylığından sonra hemen yapımcıların iştahını kabartmış olcak ki çok geçmeden 2006’da uzun metrajlı olarak çekildi.Sean Biggerstaff,Emilia Fox,Shaun Evans gibi genç yetenekleri kadrosunda barındıran Cashback yönetmenin ilk filmi olarak son derece başarılı bir film.Zaman kavramının algılarla nasıl değiştirilebileceği üzerinden aşk acısı,hayal kırıklığı ve gençlik hezeyanlarını anlatan Cashback türkçe adında da olduğu gibi zamana güzellik katma derdinde olan bir film.

Cashback
Kahramanımız Ben Willis(Sean Biggerstaff) sevgilisinden ayrılan ama ayrılığı içine sindiremeyen ve eski sevgilisi Suzy’yi aklında daha da büyüterek iyice depresyonun dibine vurur.Düşünecek bol bol zamana sahip olduktan sonra artık normal hayatının dışında bir de uykuda olması gerekirken sevgilisini düşündüğü başkaı bir hayatı olur.Hal böyle olunca yarı gerçek yarı hayal bu zamanlarını bir süpermarkette gece vardiyasında geçirmek ister.İnsanoğlunun yaşaması için temel duygu AŞK’ın her ne olursa olsun bitmeyeceğinin bir örneği olarak süpermarkette çalışan Sharon’a (Emilia Fox) aşık olur.

cashback (1)cashback_03


Öncelikle filme de ismini veren zaman hayattan geri alma durumunu irdelemek gerekir.Film de kahramanımız Ben’in söylediği gibi “zamana karşı her şey yapılır.  Durdurulabilir, yavaşlatılabilir, hızlandırılabilir ama asla geriye alınamaz...”Zaman mevzusu öyle derin bir mevzudur ki içinden çıkılması imkansız gibidir.Üstüne ne kadar düşünülürse düşünülsün şu yukarıda ki yargıdan başka bir yargı çıkaramayız.İşte bu noktada zaten halihazırda bildiğimiz ama bildiğimizi bilmediğimiz gerçekleri önümüze sunuyor yönetmen Sean Ellis.Hele bir söz vardı ki hayatımızın yanlış zamanlarını yaşadığımıza dair,filme ayrı bir bilgelik katıyor.”Sharon had seen the wrong second of a two-second story.” yani sharon özelinde bizler iki saniyelik hikayemizin yanlış saniyesini görüyoruz.Bu noktadan hareketle bu yanlış saniyeyi görmenin hüznünü yaşamaktansa aslında yapmamız gerekenin bunun üstüne giderek zamana güzellik katmamız gerektiği.Zira kahramanımız Ben de yaşadığı fazladan zamana güzelliği yani Sharon’u katıyor.

cashback1

Yukarıda Sharon’a yaptığım göndermeden hareketle bir başka mevzu da filmin bir diğer asıl anlatmak istediği.Ben’in kendi hayatından referanslarla anlattığı kadın vücudu ekseninde kendinde geliştirdiği estetik ve güzellik anlayışı.Ben gibi bizler de kendi hayatımızda bulabileceğimiz ilk cinsellik deneyimlerini anlatıyor anlatıcımız.Evde bulunan erotik dergiler olsun,öğretmenlerize aşık olmamız olsun,ilk okul aşklarımız olsun anne baba dışında dışarıdaki hayatta tanıdığımız insanlara karşı daha nötr bir cinsellik algımızı yaratmamızın ilk örnekleri bunlar.Gerçi hepimiz Ben kadar şanslı olamıyoruz cömert isveçli kiracı sahip olmada:)


Sonuç olarak yönetmenin ilk uzun metraj deneyimi bakımında son derece içi dolu,eğlenceli ve sinematografi anlamında da bir o kadar estetik bir film CASHBACK.Yani hayatımızda ne olursa olsun mutlaka zamanımıza güzellik katmalıyız.Çünkü geriye almak imkansız...

*
Share/Save/Bookmark

Sanatçı Hassasiyeti

sinemada-hareket-vakti  Yakın zamanlarda Yeni Sinema Hareketi adı altında kurulan sinema kollektifi Kürt sorunu ve açılım hakkında bir açık mektup yayınladı.Sanatçının toplumsal meselelere kayıtsız kalamayacağının ve sinemacıların ya da daha geniş anlamda sanatçının asıl görevinin bu tarz girişimlerle ortak bir inisiyatif yaratmak olduğunun en güzel örneği Yeni Sinema Hareketi ve onların sanatçı hassasiyetleri.Söyledikleri doğru ve ya yanlış olabilir,her türlü ortamda isteyen tartışabilir ama asla tartışılamayacak tarafı toplumun kanayan yarası sorunlara karşı asla kayıtsız kalmamaları.

Silahlar Sussun,İnsanlar Konuşsun ana fikrinde yazılan açık mektup bakalım siyaset çevrelerince dikkate alınacak mı?

İşte o bildiri;

“Türkiyeli sinemacılar olarak, Kürt sorununa barışçıl yollardan, kalıcı bir çözüm getirmeyi hedefleyen ‘Demokratik Açılım’ programını heyecanla takip ediyorduk. Ancak, henüz bir yılını tamamlamış olan ‘Demokratik Açılım’ın araladığı pencere, silahların tekrar devreye girmesiyle, sertçe kapandı. Siyasete yeniden şiddetin dilinin egemen olması, bizleri ülkemizin geleceği açısından kaygılandırıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 20 Mart 2010'da sinema ve sahne sanatçılarıyla yaptığı toplantıda, “Eğer ortada bir sorun varsa, o sorunla cesaretle yüzleşmediğiniz takdirde sorun daha da büyüyor, kangren halini alıyor ve artık bedenin tamamını etkiler bir hale geliyor” demişti.

Bu sözlerin ardından geçen dört ayda, ne yazık ki, henüz Kürt sorunuyla gerçekçi bir bakış açısıyla yüzleşmeye bile başlanmadı. Sorunun tarafları, açık yüreklilikle konuşmak yerine, birbirlerinin ‘milli’ duygularının hassasiyet derecesini ölçüp biçti. Çözüm yolunda ortaya atılan yapıcı görüşler hamasi karşı çıkışlarla susturuldu. Bugün gelinen noktada, hayatını kaybeden insanlarımız üzerinden kirli siyasi hesaplar yapıldığını, dehşetle izliyoruz.

Bu topraklarda film yapan sinemacılar olarak, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın aynı toplantıda söylediklerini hatırlatmakta fayda görüyoruz:

“Şunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum: Eğer bu ülkenin otoriteleri, Yılmaz Güney'in filmlerine kulak vermiş olsalardı, inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi. (…) Bizim bir gönül yaramız var ve biz işte o gönül yarasını tamir etmek için yola çıktık. Biz, Mustafa Altıoklar'ın 'Ağır Roman'la, Sırrı Süreyya Önder'in 'Beynelmilel' filmiyle anlattığı gevendelerin, Romanların dertlerini kendimize dert edindik. 'Vizontele', 'Güneşe Yolculuk', 'Masumiyet', 'Güneşi Gördüm', 'Işıklar Sönmesin', 'İki Dil Bir Bavul' gibi filmlerin anlattığı çelişkileri, dramları, yoksulluğu ve dışlanmışlığı en aza indirebilmek için biz bu yola koyulalım, el ele verelim ve bu işi başaralım. Derviş Zaim üstadın güzel filmiyle anlattığı gibi 'Filler tepişirken çimenler ezilmesin' dedik.”

Başbakan'ın adını andığı filmlerden ‘İki Dil Bir Bavul’, kangren halini alan Kürt sorununun, küçücük çocukların hayatlarını bile nasıl ipotek altına aldığına işaret ediyordu. Eğer siyasetçiler, Türkiye’de ve dünyada, ayrımcılığa dikkat çekmeye çalışan sinemacıların filmlerine, gerçekten ve samimiyetle “kulak verirse”, Kürtlerin yalnızca dağda olmadığını, kimlikleri tanındığı takdirde, eşitlik ve özgürlük paydasında bu topraklarda bütün halklarla beraber barış içinde yaşayabileceklerini göreceklerdir.

Bizler filmlerimizde bu ülkenin sorunlarına ve insanlarına, siyasetçilerin de sahip olması gereken bir duyarlılıkla bakıyoruz. Bu nedenle, bu ülkeyi yönetenlerin ve yönetmeyi hedefleyenlerin, Kürt sorununu ‘oy üretme makinesi’ olarak görmemeleri gerektiğini hatırlatıyoruz. Kürt sorununun çözülmesi, işsizliği ve yoksulluğu büyük oranda azaltacağı gibi, en önemli ihtiyaçlarımız olan eğitim, sağlık ve kültür yatırımlarının da önünü açacaktır.

35 yıllık bu süreçte hayatını kaybeden herkesin, bu ülkenin ve toplumun birer parçası olduğunun bilinciyle, silahların koşulsuz ve karşılıklı olarak, hemen susmasını istiyoruz. Kürt sorunu yalnızca hükümetin değil, aynı zamanda muhalefet partilerinin, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplumun ve Türkiye halklarının meselesidir; Türkiye'nin sorunudur.

Bizler, Türkiyeli sinemacılar olarak, bu süreçte üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi duyururken, vatandaşlık hakkımızı kullanarak bu savaşın ivedilikle bitirilmesi için üzerine görev düşen herkesin, gecikmeden harekete geçmesini talep ediyoruz.

Silahlar sussun, insanlar konuşsun.''

ysh_afis

*
Share/Save/Bookmark

62.Emmy Adayları Açıklandı

Drama Dizisi

  • Breaking Bad
  • Dexter
  • The Good Wife
  • Lost
  • Mad Men
  • True Blood

True-Blood breaking_bad Mad Men (2007)

goodwife lost dexter1
Drama En İyi Erkek Oyuncu
    Bryan Cranston, "Breaking Bad"
    Michael C. Hall, "Dexter"
    Kyle Chandler, "Friday Night Lights"
    Hugh Laurie, "House"
    Matthew Fox, "Lost"
    Jon Hamm, "Mad Men"
Drama En İyi Kadın Oyuncu
    Kyra Sedgwick, "The Closer"
    Glenn Close, "Damages"
    Connie Britton, "Friday Night Lights"
    Julianna Margulies, "The Good Wife"
    Mariska Hargitay, "Law & Order: Special Victims Unit"
    January Jones, "Mad Men"
Drama En İyi Yardımcı Erkek oyuncu
    Aaron Paul, "Breaking Bad"
    Martin Short, "Damages"
    Terry O'Quinn, "Lost"
    Michael Emerson, "Lost"
    John Slattery, "Mad Men"
    Andre Braugher, "Men Of a Certain Age"
Drama En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
    Sharon Gless, "Burn Notice"
    Rose Byrne, "Damages"
    Archie Panjabi, "The Good Wife"
    Christine Baranski, "The Good Wife"
    Christina Hendricks, "Mad Men"
    Elisabeth Moss, "Mad Men"


Komedi Dizisi

  • Curb Your Enthusiasm
  • Glee
  • Modern Family
  • Nurse Jackie
  • The Office
  • 30 Rock

6a00e54ef2e21b88330120a6571514970b 51EDV4FT21L._SS500_ curb_your_enthusiasm

30-Rock nurse_jackie_poster-367x500Modern-Family-464198

 
Komedi En İyi Erkek Oyuncu
    Jim Parsons, "The Big Bang Theory"
    Larry David, "Curb Your Enthusiasm"
    Matthew Morrison, "Glee"
    Tony Shalhoub, "Monk"
    Steve Carell, "The Office"
    Alec Baldwin, "30 Rock"


Komedi En İyi Kadın Oyuncu
    Lea Michele, "Glee"
    Julia Louis-Dreyfus, "The New Adventures Of Old Christine"
    Edie Falco, "Nurse Jackie"
    Amy Poehler, "Parks And Recreation"
    Tina Fey, "30 Rock"
    Toni Collette, "United States Of Tara"


Komedi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
    Chris Colfer, "Glee"
    Neil Patrick Harris, "How I Met Your Mother"
    Jesse Tyler Ferguson, "Modern Family"
    Eric Stonestreet, "Modern Family"
    Ty Burrell, "Modern Family"
    Jon Cryer, "Two And A Half Men"


Komedi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
    Jane Lynch, "Glee"
    Julie Bowen, "Modern Family"
    Sofia Vergara, "Modern Family"
    Kristen Wiig, "Saturday Night Live"
    Jane Krakowski, "30 Rock"
    Holland Taylor, "Two And A Half Men"


Mini Dizi
    "The Pacific"
    "Return To Cranford"


TV Filmleri
    "Endgame"
    "Georgia O'Keeffe"
    "Moonshot"
    "The Special Relationship"
    "Temple Grandin"
    "You Don't Know Jack"


Mini Dizi ya da TV filmi En İyi Erkek Oyuncu
    Jeff Bridges, "A Dog Year"
    Ian McKellen, "The Prisoner"
    Michael Sheen, "The Special Relationship"
    Dennis Quaid, "The Special Relationship"
    Al Pacino, "You Don't Know Jack"


Mini Dizi ya da TV Filmi En İyi Kadın Oyuncu
    Maggie Smith, "Capturing Mary"
    Joan Allen, "Georgia O'Keeffe"
    Judi Dench, "Return To Cranford"
    Hope Davis, "The Special Relationship"
    Claire Danes, "Temple Grandin"


Müzik/Komedi Şov
    "The Colbert Report"
    "The Daily Show with Jon Stewart"
    "Real Time with Bill Maher"
    "Saturday Night Live"
    "The Tonight Show with Conan O'Brien"


Reality Şov
    "Antiques Roadshow"
    "Dirty Jobs"
    "Jamie Oliver's Food Revolution"
    "Kathy Griffin: My Life On the D-List"
    "MythBusters"
    "Undercover Boss"


Yarışma
    "The Amazing Race"
    "American Idol"
    "Dancing With the Stars"
    "Project Runway"
    "Top Chef"

*
Share/Save/Bookmark

6 Temmuz 2010 Salı

Hangi Geleceğe Dönüş

Bugun birçok yerde rastladım aşağıdaki fotoğrafı.Geleceğe Dönüş’de ki gidilen tarihin bugün olduğu filan.Uzun zamandır izlememiştim ama bana daha eski zamanlarmış gibi geliyor.Biraz nette bakınca gerçek tarihin bugunle alakasının olmadıgını gordum.Çünkü hatırladığım kadarıyla 1955-1985-2015 yıllarında 30 yıllık zaman dilimlerinde geçiyordu.Gerçi çok uzak değil 5 sene sonrası ama o günü görürsek güzel bir anı olur Geleceğe Dönüş fanatikleri için.





*
Share/Save/Bookmark