Ama Doss, Okinawa'ya, birliğinin, neredeyse imkânsız
olan devasa Maeda Kayalığı'nın, namıdiğer Hacksaw Tepesi'nin ele geçirilmesi
emri aldığı yere kadar inat etti. Bu sarp, 120 metrelik tepe, ağır makineli
tüfekler, bubi tuzakları ve mağaralarda, sonuna kadar savaşmaya yemin etmiş
Japon askerlerinin bulunduğu bir yerdi. Doss orada sadece ilkelere değil, nadir
bir cesarete sahip olduğunu da gösterdi. Ağır ateş saldırısıyla yüz yüze gelen
Doss, süper almayı reddetti. Taburuna geri çekilme emri verildiğinde, tek
başına arkada kaldı ve inançları dışında hiçbir şeyi olmaksızın tekrar tekrar
tahrip bölgesine girerek, ağır yaralı, Doss müdahale etmese ölecek olan 75
kişiyi güvenli bir yere taşıyarak kurtardı.Doss, Ekim 1945'te Başkan Harry
Truman'dan "son derece tehlikeli şartlar altındaki üstün cesareti ve
kararlılığı" sebebiyle Şeref Madalyası aldı. Doss'un hikâyesini
beyazperdeye taşıma yolculuğu da o zaman başladı. Doss'un neler başardığını
duyan ve bunun ne kadar alışılmadık olduğunu anlayanlar (o zamandan beri Şeref
Madalyası alan iki vicdani retçi daha oldu) bunun etkili ve kışkırtıcı bir
hikâye olduğunu hemen anladı. Ama bunun gerçeğe dönüşmesi bir yarım yüzyıl daha
sürecekti - kısmen Doss sakin, mütevazı, filmin getireceği şöhret olmaksızın
bir hayat sürmek istediği için.
HACKSAW RIDGE'İN ÜÇ DÜNYASI
HACKSAW RIDGE birbirine zıt üç dünyada geçiyor:
Virginia'daki küçük Lynchburg kasabası, Desmond'ın büyüdüğü ve hayata dair
felsefelerini geliştirdiği yer; Desmond'ın vicdani iş birlikçi olarak hizmet
vermek konusundaki yılmaz kararlılığını kanıtladığı II. Dünya Savaşı dönemi
kışlası ve Hacksaw Tepesi'ndeki çılgınlık. Tüm bunları yaratmak için Mel Gibson
bir grup zanaatkârı bir araya topladı: Görüntü yönetmeni Simon Duggan (The
Great Gatsby, 300:Rise Of An Empire, I, Robot); yapım tasarımcısı Barry Robinson
(X-Men Origins: Wolverine); Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Lizzy Gardiner (The
Adventures of Priscilla, Queen of the Desert), ve Oscar'a aday gösterilmiş
kurgucu John Gilbert (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring).
Prodüksiyon tamamen Avustralya'da yapıldı, hem 1930'ların Virginia'sı, hem de
Hacksaw Tepesi'nin engebeli arazisi canlandırılabildi. Gibson, orada çalışmanın
birçok avantaj sağladığını söyledi. "Oyuncuların ve yapım
ekibinin seviyesi müthiş, dünyanın her yerindeki kadar iyi ya da onlardan daha
iyi. Çekim yapmak için harika bir yer ve öyle de kalacak."Okinawa'nın
yıkık dökük hâlini hayata geçirme işi, özel efekt süpervizörü Chris Godfrey ve
ekibine kalmış. Godfrey neler gerektiğini anlatıyor: "Okinawa, İtilaf
Devletleri, Japonya'ya ulaşmadan önceki son yerdi, bu yüzden Amerikalılar orayı
haftalardır bombalıyordu. Almanlar savaştan çoktan çıkmıştı, dolayısıyla bütün
kaynaklar Okinawa'ya odaklandı. Tepe her yönden kötü durumdaydı, biz de o
noktada devreye girdik, etrafı yeşilliklerle çevrili yıkık bir çiftlik evinden
tutun kırık dökük tanklara kadar, yıkımın farklı boyutlarını göstermeye
çalıştık."Yapım ekibi pek çok uzmanla birlikte çalışmış. Bunlar arasında
II. Dünya Savaşı savaş gemisi uzmanı da varmış ve kendisi referans görüntüler
sağlamış, gemilerin nasıl saldırmış olacağının haritasını çıkarmış, gönderilen
silahların ve patlamaların boyutlarını göstermiş. Godfrey şöyle diyor:
"II. Dünya Savaşı'nın en ince detaylarını bilen pek çok harika uzman var
ve biz de onların bilgilerine güvendik. Hacksaw Ridge seti, bilhassa oyuncu
kadrosunu çok etkilemiş. "İnsanın nefesini kesiyordu" diyor oyuncu
Luke Bracey. "Bizi ilk sahneyi çekmek için sete götürdüklerinde, gerçekten
hayrete düştük. Güzel, yeşillik bir tepe vardı, sonra biraz kil vardı ama onun
ötesi ıssız, tamamen çorak bir araziydi. Krater delikleri, kovan delikleri ve
yanmış ağaçlarla doluydu - tamamen yıkılmış bir arazinin tam zıttı bir görüntü
vardı, askerlerin aşağı yukarı ne hissetmiş olabileceğini biraz anladık."
Desmond Doss'un karşılaştığı gerçek buydu - yürek burkan bir savaş gerçeği ama
barışı sağlamak uğruna yılmaz inançlarından hiç vazgeçmediği bir savaş. Mel
Gibson şöyle özetliyor: "Desmond Doss gibi bir adama hürmetinizi nasıl
gösterirsiniz? Bence yapabileceğiniz en iyi şey, doğruyu yansıtan bir hikâye
yazmak. Desmond çoğumuzun yapabileceklerinin ötesine geçti ve müthişti. "
HACKSAW RIDGE
MEL GIBSON: YÖNETMENİN AÇIKLAMASI
ABD’de Şeref Madalyası alan ilk vicdani retçi Desmond Doss'un hikâyesini
duyduğumda, yaptığı fedakârlık beni çok etkiledi. Bu adam, olabilecek en saf,
bencil olmayan ve neredeyse bilinçsiz bir şekilde, kardeşlerinin hayatını
kurtarmak için arka arkaya kendi hayatını tehlikeye atmış.
II. Dünya Savaşı çıktığında ve delikanlılar orduya yazılmak için birbiriyle
yarıştığında, Desmond bir açmazla karşı karşıya kalmış: Her erkek gibi orduda
görev yapmak istiyordu ama şiddet, dini ve ahlaki inançlarıyla çatışıyordu.
Silaha dokunmayı bile reddediyordu. Desmond bu tereddüdü yüzünden şiddetli
zulme maruz kalmıştı ve ardından inancı dışında hiçbir şeyi olmadan savaş
cehennemine girdi ve tüm zamanların en büyük kahramanı oldu.
Desmond Doss müstesna biriydi. Onun yaptıklarını yapacak ya da yapabilecek
çok az insan vardır. Kahramanlıklarını anlatırkenki alçak gönüllülüğü bile,
onun yüreğinin bir kanıtı. Hatta Desmond'dan, hikâyesini filme uyarlamak için
yıllarca izin istemişler ama o da tekrar tekrar reddetmiş, ısrarla "gerçek
kahramanların" toprakta olanlar olduğunu söylemiştir. Kurgusal "süper
kahramanlarla" dolu bir sinematik bir ortamda, gerçek bir kahramanı
kutlamanın zamanı gelmişti.
-Mel Gibson-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder