2 Kasım 2016 Çarşamba

Geri Çekil Emri Geldiğinde, Bir Adam Gitmedi; Hacksaw Ridge

  1945 ilkbaharında, Pasifik'teki savaş son ve en ölümcül günlerine girdiğinde ve Okinawa'daki ABD güçleri, en yoğun mücadeleyi gördü: Tek bir asker diğerlerinin arasından sivrildi. Bu kişi Desmond T. Doss'tu, bir vicdani retçi, asla öldürmeyeceğine yemin etmiş olmasına rağmen, piyade birliğinde silahsız olarak cesurca görev yapmış bir sıhhiyeci ve tek başına, tek bir kurşun dâhi atmadan, yaralanan pek çok asker arkadaşının hayatını kurtardı.Desmond Doss, gönüllü olarak ABD ordusuna yazıldığında Virginia'da yaşıyordu. Savaşmaya niyeti yoktu, Doss daha ziyade çatışmaya katılmayan bir sıhhiyeci olarak görev yapmak istiyordu. Sıska, vejetaryen ve bırakın silah taşımayı, cumartesileri talim yapmayı bile istemeyen Doss, ilk başta memleketlileri tarafından alay konusu oldu ve taciz edildi. Onlar, Doss'un siperlerde kendileri için tehlikeli bir yük olacağına inanıyorlardı ve onu ordudan çıkarmak için her yolu denediler.
 
Ama Doss, Okinawa'ya, birliğinin, neredeyse imkânsız olan devasa Maeda Kayalığı'nın, namıdiğer Hacksaw Tepesi'nin ele geçirilmesi emri aldığı yere kadar inat etti. Bu sarp, 120 metrelik tepe, ağır makineli tüfekler, bubi tuzakları ve mağaralarda, sonuna kadar savaşmaya yemin etmiş Japon askerlerinin bulunduğu bir yerdi. Doss orada sadece ilkelere değil, nadir bir cesarete sahip olduğunu da gösterdi. Ağır ateş saldırısıyla yüz yüze gelen Doss, süper almayı reddetti. Taburuna geri çekilme emri verildiğinde, tek başına arkada kaldı ve inançları dışında hiçbir şeyi olmaksızın tekrar tekrar tahrip bölgesine girerek, ağır yaralı, Doss müdahale etmese ölecek olan 75 kişiyi güvenli bir yere taşıyarak kurtardı.Doss, Ekim 1945'te Başkan Harry Truman'dan "son derece tehlikeli şartlar altındaki üstün cesareti ve kararlılığı" sebebiyle Şeref Madalyası aldı. Doss'un hikâyesini beyazperdeye taşıma yolculuğu da o zaman başladı. Doss'un neler başardığını duyan ve bunun ne kadar alışılmadık olduğunu anlayanlar (o zamandan beri Şeref Madalyası alan iki vicdani retçi daha oldu) bunun etkili ve kışkırtıcı bir hikâye olduğunu hemen anladı. Ama bunun gerçeğe dönüşmesi bir yarım yüzyıl daha sürecekti - kısmen Doss sakin, mütevazı, filmin getireceği şöhret olmaksızın bir hayat sürmek istediği için.
 
HACKSAW RIDGE'İN ÜÇ DÜNYASI

HACKSAW RIDGE birbirine zıt üç dünyada geçiyor: Virginia'daki küçük Lynchburg kasabası, Desmond'ın büyüdüğü ve hayata dair felsefelerini geliştirdiği yer; Desmond'ın vicdani iş birlikçi olarak hizmet vermek konusundaki yılmaz kararlılığını kanıtladığı II. Dünya Savaşı dönemi kışlası ve Hacksaw Tepesi'ndeki çılgınlık. Tüm bunları yaratmak için Mel Gibson bir grup zanaatkârı bir araya topladı: Görüntü yönetmeni Simon Duggan (The Great Gatsby, 300:Rise Of An Empire, I, Robot); yapım tasarımcısı Barry Robinson (X-Men Origins: Wolverine); Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Lizzy Gardiner (The Adventures of Priscilla, Queen of the Desert), ve Oscar'a aday gösterilmiş kurgucu John Gilbert (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring). Prodüksiyon tamamen Avustralya'da yapıldı, hem 1930'ların Virginia'sı, hem de Hacksaw Tepesi'nin engebeli arazisi canlandırılabildi. Gibson, orada çalışmanın birçok avantaj sağladığını söyledi. "Oyuncuların ve  yapım ekibinin seviyesi müthiş, dünyanın her yerindeki kadar iyi ya da onlardan daha iyi. Çekim yapmak için harika bir yer ve öyle de kalacak."Okinawa'nın yıkık dökük hâlini hayata geçirme işi, özel efekt süpervizörü Chris Godfrey ve ekibine kalmış. Godfrey neler gerektiğini anlatıyor: "Okinawa, İtilaf Devletleri, Japonya'ya ulaşmadan önceki son yerdi, bu yüzden Amerikalılar orayı haftalardır bombalıyordu. Almanlar savaştan çoktan çıkmıştı, dolayısıyla bütün kaynaklar Okinawa'ya odaklandı. Tepe her yönden kötü durumdaydı, biz de o noktada devreye girdik, etrafı yeşilliklerle çevrili yıkık bir çiftlik evinden tutun kırık dökük tanklara kadar, yıkımın farklı boyutlarını göstermeye çalıştık."Yapım ekibi pek çok uzmanla birlikte çalışmış. Bunlar arasında II. Dünya Savaşı savaş gemisi uzmanı da varmış ve kendisi referans görüntüler sağlamış, gemilerin nasıl saldırmış olacağının haritasını çıkarmış, gönderilen silahların ve patlamaların boyutlarını göstermiş. Godfrey şöyle diyor: "II. Dünya Savaşı'nın en ince detaylarını bilen pek çok harika uzman var ve biz de onların bilgilerine güvendik. Hacksaw Ridge seti, bilhassa oyuncu kadrosunu çok etkilemiş. "İnsanın nefesini kesiyordu" diyor oyuncu Luke Bracey. "Bizi ilk sahneyi çekmek için sete götürdüklerinde, gerçekten hayrete düştük. Güzel, yeşillik bir tepe vardı, sonra biraz kil vardı ama onun ötesi ıssız, tamamen çorak bir araziydi. Krater delikleri, kovan delikleri ve yanmış ağaçlarla doluydu - tamamen yıkılmış bir arazinin tam zıttı bir görüntü vardı, askerlerin aşağı yukarı ne hissetmiş olabileceğini biraz anladık." Desmond Doss'un karşılaştığı gerçek buydu - yürek burkan bir savaş gerçeği ama barışı sağlamak uğruna yılmaz inançlarından hiç vazgeçmediği bir savaş. Mel Gibson şöyle özetliyor: "Desmond Doss gibi bir adama hürmetinizi nasıl gösterirsiniz? Bence yapabileceğiniz en iyi şey, doğruyu yansıtan bir hikâye yazmak. Desmond çoğumuzun yapabileceklerinin ötesine geçti ve müthişti. "

HACKSAW RIDGE
MEL GIBSON: YÖNETMENİN AÇIKLAMASI

ABD’de Şeref Madalyası alan ilk vicdani retçi Desmond Doss'un hikâyesini duyduğumda, yaptığı fedakârlık beni çok etkiledi. Bu adam, olabilecek en saf, bencil olmayan ve neredeyse bilinçsiz bir şekilde, kardeşlerinin hayatını kurtarmak için arka arkaya kendi hayatını tehlikeye  atmış.
II. Dünya Savaşı çıktığında ve delikanlılar orduya yazılmak için birbiriyle yarıştığında, Desmond bir açmazla karşı karşıya kalmış: Her erkek gibi orduda görev yapmak istiyordu ama şiddet, dini ve ahlaki inançlarıyla çatışıyordu. Silaha dokunmayı bile reddediyordu. Desmond bu tereddüdü yüzünden şiddetli zulme maruz kalmıştı ve ardından inancı dışında hiçbir şeyi olmadan savaş cehennemine girdi ve tüm zamanların en büyük kahramanı oldu.
Desmond Doss müstesna biriydi. Onun yaptıklarını yapacak ya da yapabilecek çok az insan vardır. Kahramanlıklarını anlatırkenki alçak gönüllülüğü bile, onun yüreğinin bir kanıtı. Hatta Desmond'dan, hikâyesini filme uyarlamak için yıllarca izin istemişler ama o da tekrar tekrar reddetmiş, ısrarla "gerçek kahramanların" toprakta olanlar olduğunu söylemiştir. Kurgusal "süper kahramanlarla" dolu bir sinematik bir ortamda, gerçek bir kahramanı kutlamanın zamanı gelmişti.
-Mel Gibson-
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder