Emek sineması bir sinema salonundan daha fazlasıdır Türkiye için.Bunu anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.Ama kapitalizmin dinmeyen para açlığı her güzel şeye olduğu gibi Emek sinemasına da sulanmaya başladı.İşin ironik yanı sinemanın yerine alışveriş merkezi yapılmak istenmesi.Sanki koskoca İstanbul’da hiç avm yok da kala kala emek sinemasının binasına kaldı.Bu gözünü para bürüyenlere karşı emeğimize sahip çıkmamız lazım….
EMEK SİNEMASI: GEÇMİŞİMİZ VE GELECEĞİMİZ
Türk sinemasıyla özdeş Yeşilçam sokağındaki 86 yıllık Emek sineması, yalnızca Istanbul'un değil Türkiye'nin sinema geçmişini barındırmaktadır.
Yalnız Istanbul'un değil aynı zamanda Türkiye'nin sembol sineması olan Emek sinemasının özelleştirilmesini, ardından yıkılarak alışveriş merkezi içine taşınmasını öngördüğü basında yer alan proje yalnızca bir kültürel mirasımızın yok edilmesi, sinema geçmişimizin bir parçasının silinmesi değildir. Aynı zamanda, bağımsız sinema salonlarının yok oluşu meselesidir, bağımsız sinemaya, sinema sanatının geleceğine vurulan ağır bir darbedir.
Bugün sinema hızla büyük şirketler tarafından üretilen, büyük şirketler tarafından dağıtılan, büyük şirketlerin zincir salonlarında gösterilen bir ürün haline gelmektedir. Bu niteliğe sahip sinemanın diğer ticari sanayi ürünlerinden örneğin bir otomobilden bir farkı kalmamıştır. Hatta dikkatli bakılırsa otomobillerin dağıtımının bile daha az merkezi olduğu göze çarpar, çünkü otomotivde yerel bayiler vardır.
Emek sineması yalnızca geçmişin değil, kültürel geleceğimizin de bir parçasıdır. Bunu birkaç örnekle anlatmakta büyük fayda görüyorum. Türk sinemasının ünlü yönetmenlerinden Atıf Yılmaz'ın ölümünü öğrenen sinema camiası o sabah apar topar Emek sinemasında bir araya gelmişti. Bu tamamen refleks olarak gerçekleşen bir toplanmaydı, çünkü Türkiye'de sinemanın adresi Emek sinemasıydı. Dünyanın pek çok ünlü yönetmeni ve Hollywood yıldızları, örneğin Harvey Keitel 2005'te, John Malkovich 2009'da yaşam boyu başarı ödüllerini bu sinemada izleyicilerin önünde aldılar.
Emek sineması yıkılırsa geriye sadece alışveriş merkezindeki sinemalar kalacak. Düşünün bir, Atıf Yılmaz'ın ölümü üzerine toplanan sinema camiasının alışveriş merkezinin müzikli, gürültülü kalabalıkları arasında bir salona doluştuğunu! Lütfü Kırdar Kongre sarayı var diyenler burasının bir çok amaçlı toplantı merkezi olduğunu sinema kültürüne ait olmadığını biliyorlardır. Ya o gün bayi toplantısı varsa? Çareyi Starbucks'ta toplanmakta mı bulacak sinemacılar? Veya John Malkovich odülünü sinemada seyircilerin alkışları önünde almak için alışveriş merkezindeki sinemaya gelecek, çıkışta da yaşam boyu başarı ödülünün yanında kendine bir lastik ayakkabı mı alacak? Bu örnekler Emek sinemasının yıkılmasının ne kadar akıldışı olduğunu nasıl yeri doldurulamaz bir boşluk bırakacağını gösteren örneklerden sadece birkaçıdır.
Yukarıdaki örneklerden ve yandaki sütunda yer alan Emek için nihai çözüm önerisinden de anlaşılacağı üzere Emek sineması, yalnızca kültürel mirasımız değildir, aynı zamanda Türk ve dünya bağımsız sineması için geleceği temsil etmektedir.
Mehmet Kurtkaya
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder