İstanbul
Kültür Sanat Vakfı (IKSV) tarafından 5-15 Nisan tarihleri arasında
gerçekleştirilecek 36. İstanbul Film Festivali, sinema tarihinin başyapıtlarını
ve kült filmlerini beyazperdede izleme fırsatı sunacak.
36.
İstanbul Film Festivali’nin yeni bölümü “Cinemania”, sinema dünyasının
en iyilerini, yol gösterenlerini, köşe taşlarını ve anıtsal yapıtlarını sinema
tutkunlarıyla buluşturacak. Bu seçkide usta sinemacıların başyapıtları,
kariyerlerinin gelmiş geçmiş en parlak filmlerinden örnekler; kayıp, kült veya
yeniden gündeme gelmiş klasiklerin 21. yüzyıl sinema izleyicisi için dijital
restore edilmiş sinema kopyaları; sinema hakkında çekilmiş, sinemacıları veya
sinema sanatını gündeme taşıyan ilgi çekici yapıtlar yer alacak.
Şiirsel bir
veda: Abbas Kiarostami’den Take me Home ve dostu Seyfullah Samadian’dan 76 Minutes and 15 Seconds with Abbas
Kiarostami
Üstat
Abbas Kiarostami, geçen yıl
aramızdan ayrılmadan hemen önce bitirdiği kısa filmi Take Me Home’da seyirciye
hayatın gidişatı ve kaçınılmaz döngüsü üzerine, İtalya'nın güneyinde çekilen,
16 dakikalık benzersiz bir görsel şiir bıraktı. Festivalde bu filmle birlikte Kiarostami’nin birlikte çalıştığı kadim
dostu, ressam ve fotoğraf sanatçısı Seyfullah
Samadian’ın usta sinemacının bu âlemde yaşadığı süreyi simgeleyen 76
Minutes and 15 Seconds with Abbas Kiarostami isimli şiirsel belgeseli de
gösterilecek.
Türkiye
sinemasından bir başyapıt: Yol
Yılmaz
Güney’in Sinop Hapishanesi’nde yazdığı senaryodan Şerif Gören’in çektiği Yol, Türkiye sinema tarihinin en
sarsıcı ve en önemli filmlerinden biri; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın halk
oylamasıyla belirlenen En İyi 10 Türk Filmi listesinde de yer alan bir
başyapıt. Cannes’dan Altın Palmiye ödüllü, ABD Ulusal Eleştiri Kurulu’nun 1982 En İyi Yabancı Filmler listesinde de yer alan Yol, festivalde restore
kopyasından Tarık Akan anısına gösterilecek. Başrollerinde Tarık Akan, Şerif Sezer,
Halil Ergün ve Meral Orhonsay’ın yer aldığı bu benzersiz klasiği beyazperdede
görmeyenler için kaçırılmayacak bir fırsat...
Francis Ford Coppola imzalı bir mafya klasiği: The
Godfather / Baba
Kan,
onur, intikam, aile bağları, güç, göçmenlik kavramlarının her birinin ağırlıkla
işlendiği gerçek bir epik film olan Baba, sinema tarihinin en iyi
filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Yönetmeni Francis Ford Coppola’ya ve Al Pacino’ya
dünya çapında şöhret getiren Baba’nın oyuncu kadrosunda başta Marlon Brando olmak üzere James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton
da yer alıyor. 1973’te En İyi Film, En İyi Senaryo Oscar’larını kazanan Baba,
Marlon Brando’ya da En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar getirdi. Bu yıl İstanbul
Film Festivali Sinema Emek Ödülü verilen, Kasım 2016’da kaybettiğimiz Mithat
Alam’ın en sevdiği film olarak bilinen Baba, festivalde Alam'ın
anısına gösterilecek.
Bir korku sineması
başyapıtı: Dario Argento’dan Suspiria
Tüm
zamanların en iyi korku filmlerinden Suspiria, 40. yıldönümü şerefine 4K
restore edilmiş yepyeni kopyasıyla festivalde izleyiciyle tekrar buluşuyor. Peş
peşe gelen cinayet sahneleri kusursuz tasarlanmış olan Suspiria, İtalyan
progressive rock grubu Goblin'in müzikleriyle benzersiz bir görsel/işitsel
deneyime dönüşen, modern bir korku sineması başyapıtı, Dario Argento’nun da en iyi filmlerinden sayılıyor.
Bilimkurgu ve
korkuyu bir arada sunan bir kült yapım: Island of Lost Souls / Kayıp Ruhlar
Adası
1932 yapımı kült bilimkurgu-korku
filmi Island of Lost Souls / Kayıp Ruhlar Adası’nın başrollerinde Charles Laughton, Richard Arlen, Leila Hyams,
Bela Lugosi ve Panter Kadın rolünde Kathleen Burke yer alıyor. H.G.
Wells’in Dr. Moreau’nun Adası
romanının ilk sinema uyarlaması olan film İngiltere’de üç defa sansüre
takılarak kötü bir şöhret kazanmış. Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Sinema
Onur Ödülü sahibi yazar, eleştirmen, çevirmen, korku filmleri tutkunu Giovanni
Scognamillo’nın çocuk yaşta izlediği ilk korku filmi olan Kayıp Ruhlar Adası,
üstadın anısına gösterilecek.
“Büyük Birader
seni izliyor”: George Orwell’in klasik romanından beyazperdeye uyarlanan 1984
George Orwell’in kült romanı 1984’ün
kült uyarlamasında vatandaş Winston rolünde Ocak ayında hayatını kaybeden John Hurt, devlet görevlisi O’Brien
rolünde de Richard Burton yer
alıyor. Distopik bir dünyada, kurgusal faşist bir İngiltere’de geçen film
İstanbul Film Festivali’nin 1985 yılında yapılan ilk Uluslararası Yarışması’nda
festivalin ilk Altın Lale’sini kazandı. 1984, John Hurt anısına 35mm
kopyasından gösterilecek. Kendine has görsel atmosferiyle sinema tarihine geçen
1984’ün
görüntü yönetmeni, Coen kardeşlerden Blade
Runner 2049’a birçok filmde çalışan, 13 kez Oscar’a aday gösterilen Roger
Deakins. Filmde ünlü pop grubu Eurythmics’in şarkıları da yer alıyor.
Türkiye edebiyatından bir uyarlama: Son Kuşlar
Ayşe Şasa’nın Tren adlı öyküsünden senaryolaştırılan Son
Kuşlar, sade ve yalın bir anlatım tarzı benimseyen Erdoğan Tokatlı’nın yönettiği ilk film. 1966 Antalya Film Festivali’nde
henüz 16 yaşındaki Selma Güneri’ye
En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getiren Son Kuşlar, bu yıl İstanbul Film
Festivali’nin Sinema Onur Ödülü’nü alan Güneri
onuruna gösterilecek.
Anime
sinemasında doruk noktası: Ghost in the Shell
Shirow Masamune’nin çizgi romanından
sinemaya uyarlanan Ghost in the Shell, ilk cyberpunk
örneklerinden biri olarak anime sinemasında bir çığır açtı ve Matrix’ten Ex Machina’ya birçok çağdaş bilimkurgu filmine ilham verdi. 21. yüzyılın
ortalarında distopik bir dünyada geçen bir kahramanlık, siyaset, teknoloji ve
metafizik filmi olan Ghost in the Shell anime ile
felsefeyi en iyi buluşturan filmlerden biri aynı zamanda. Mamoru Oshii’nin Türkiye’de sinemada daha önce hiç gösterilmemiş bu
kült klasiği, yeniden çevriminin vizyonda olduğu günlerde İstanbul Film
Festivali’nde izlenecek.
Kara filmin en
özgün örneklerinden Mulholland Drive
Birçok eleştirmen ve izleyiciye göre
2000’li yılların en iyi filmi Mulholland Drive, “yeni kara film”
türünün en özgün örneklerinden. David
Lynch’in en çok tartışılan ve en az anlaşılan yapıtı Mulholland Drive, Nisan
ayındaki dünya prömiyerinin hemen ardından festivalde 4K restore kopyasından
gösterilecek. Filmin restorasyon sürecini Lynch şahsen yürüttü. Başrollerinde Naomi Watts, Justin Theroux ile Laura Harring’in yer aldığı, “kült”
sıfatını hakkıyla taşıyan bu benzersiz film, Lynch’e Cannes’da En İyi Yönetmen
ödülünü, bir de Oscar adaylığı getirdi.
Tindersticks’in
son “film ve müzik projesi” Minute Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith
Dünya prömiyerini Londra Film
Festivali’nde yapan, yönetmenliğini Tindersticks’in vokalisti Stuart Staples’ın üstlendiği Minute
Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith, bilim dünyasında adı
saygıyla anılan doğacı, mucit ve belgeselci F. Percy Smith’in 1900’lerin başında çektiği eğitim amaçlı bilim
filmlerinden bir kolaj. Minute Bodies: The Intimate World of F.
Percy Smith bir Tindersticks projesi, bir doğa belgeseli, şiirsel bir
müzik filmi, aynı zamanda hem bilime hem de film dünyasının gizli köşelerine
bir saygı duruşu. Tindersticks’in Thomas Belhom ve Christine Ott ile birlikte
bestelediği özgün müziklerle seslendirilen filmin yapımı üç yıl sürdü; müziğin
yer aldığı albüm de yıl içinde yayımlanacak. Tindersticks 2011 yılında, yine
festival kapsamında İstanbul’da bir sine-konser vermişti.
İstanbul Film
Festivali İle İlgili Gelişmeleri Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin
İstanbul Film Festivali
ile ilgili tüm gelişmeleri; filmler, etkinlikler ve konuklarla ilgili bilgileri
ve programa dair ipuçlarını sosyal medya hesaplarımızdan takip ederek herkesten
önce haberdar olabilirsiniz.
facebook.com/istanbulfilmfestivali
twitter.com/ist_filmfest
instagram.com/istfilmfest/
istfilmfest.tumblr.com
#istfilmfest17
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder