26 Nisan 2015 Pazar

Eskiden Kuş Adamdım ben



Son akademi ödüllerinde en iyi film,en iyi yönetmen gibi major dallardan ödülle dönen 21 Gram, Babel, Biutiful gibi filmlerin yönetmeni Alejandro İnarritu'nun son şaheseri  Birdman,cahilliğin umulmayan erdemi'nde İnarritu  kamerasını sanat dünyasına çeviriyor ve geçmişte blockbuster filmlerin aranan oyuncusu Riggan'ın sanatsal varoluş kavgasına tanıklık ediyoruz.Broadway'de Raymond Carver'ın trajik ve melodramatik "what we talk about when we talk about love" oyununusahneye koyma çabasınından hareketle geçmişiyle ve sanat-şöhret kavramı arasında bocalamasını izliyoruz.


Bu yılki akademi ödüllerinde en iyi film ödülü almasını sağlayan iki önemli özelliği yönetim tekniği ve alt metni kesinlikle. Öncelikle alt metninden bahsetmek gerekirse, sinema dünyasına getirdiği keskin eleştiriyi göz ardı etmemek lazım. Bazı yorumlarda bu durumun kör göze parmak sokarcasına anlatıldığı söylense de bence asıl baskın olan sanatçının yaratım ve sanatsal varoluş kavgası, sinema endüstrisinin tüketicilerinden hareketle sanatı ve sanatçıyı şekillendirme kavgası bence daha arka planda işleniyor.

Seyirciler aksiyon sever neden felsefik takılasın mihvalindeki sahnesi filmi özetliyordu adeta. Bahsedilen bu sahne aslında filmin adındaki ikilimi de çok güzel yansıtıyor. Ya Birdman olup seyircinin dolayısıyla sektörün sevdiği bir tüketim ürünü olacaksın ya da Cahilliğin umulmayan erdemi için az kişinin gerçek değerini anlayacağı yani kısacası sanatı sanat için yapacaksın. Sanat sanat için mi; sanat şan, şöhret ve para için mi? Hem Riggan'ın kendi çıkmazlarıydı bunlar hem de Hollywood sektörünün dünyaya empoze etmeye çalıştığı çıkmazlardı.


Bizim sularımızdan buna en yakın film Yavuz Turgul'un Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni ve Haşmet Asilkan örneği aklıma geliyor. Birdman ve Riggan'ın hikayesiyle Haşmet Asilkan'ın sanat için varolma kaygısı oldukça yakın.Haşmet Asilkan da unutulmaya yüz tutmuş bir yönetmen olarak sanatını yaşatmak için elinden geldiğinde çabalıyordu.
Filmin bir güzel yönü de Batman'e yaptığı göndermelerdi bence. Michael Keaton'un kendi kariyerindeki Batman rolünden sonra bir türlü dikişi tutturamayışını filmde Birdman 3'ü çektiğini söylediği 1992 yılıyla Batman'de Keaton'un son kez  hayat verişinin aynı olması paralellik fikrini güçlendiyor. Hele şöhret ve sanat anlayışı algısını anlattığı George Clooney  ile ilgili uçak anısında da Clooney rastgele seçilmiş bir ünlü olamazdı. Zira kendinden sonra çekilen Batman'de Bruce Wayne'i George Clooney'den başkası değildi.

Michael keaton bence bu film için en olması gereken kişiydi. Geçmişindeki batman macerasında sonra belki de bir nevi Michael keaton’un varoluş kavgasıydı.Wrestler’da Mickey Rourke’un da bunun gibi kendi kariyerini anlatıyormuş hissiyatı vardı. Yine aynı sahnede Farah Fawcett ve Michael Jackson göndermesi ise mükemmeldi. Tam da Riggan’ın içinde bulunduğu haleti ruhiyeti özetleyen bir durumdu.

Birdman’i değerli kılan diğer önemli özelliği ise üstün yönetim tekniği. Yine internetteki çoğu yorumda tersi söylense de plan sekans çekim tekniği ile kotarılan film bu sayede başka bir boyuta taşınmış. St. Matthews tiyatrosunun dar koridorlarının hareketle Riggan ve diğer sanatı kadrosunun kendi içinde hapsolduğu klostrofobik  duruş birbirini besleyen iki damardı.
Riggan ve yanındaki insanların geçmişlerine çok da vakıf olamayışımız aslında onların hikayelerine iki saatlik dahil olmamız anlamına geliyordu ve sahneler hiç kesilmeden tek bir gözden olaylara tanık oluyorduk

Filmle ilgili küçük bir parantez açmakta fayda var. Arka plandaki davul sesi o kadar güzel yakışmış ki filme her an birşeyler kopacakmış gerilimini çok güzel yansıtmış.
Bütün bu bahsettiklerimden aynı filmdeki bir ayrıntı beni oldukça mutlu etti. Bilmem farkeden ya da hisseden oldu mu ama tiyatrodan tek bir kapıyla sokağa çıkılması sanki yıllardır kayıp olan kardeşimi buldurmuş gibi sevindirdi. Hele hele bu filmi izlemek için bir pazar günü gittiğim alışveriş merkezinde kavimler göçü kıvamında akın eden tüketiciler (bakın insanlar veya sinema severler demiyorum) arasında bunalıp bunları hissettirmesi kuvvetle muhtemel. İnsan sinemadan veya tiyatrodan sonra sokağa çıkmalı,çok net.

Sonuç olarak Boyhood gibi Grand Budapest Hotel gibi rakipleri arasından sıyrılıp ipi göğüsleyen Birdman adındaki ilüzyona aldanılmadan dramatik yönü ağır bir varoluş kavgası filmi. Eğer bolca görsel efekt görürüz diye gideceksiniz hiç boşuna gitmeyin böyle bir kafadaysanız sizin için iki saatlik bir kayıp olacaktır. Diğer taraftan sanat ve yaratım kavramları üstüne kafa yormayı seviyorsanız tam da sektörün kalbinden derin bir eleştiri getiren Birdan şiddetle tavsiye olunur.


*
Share/Save/Bookmark

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder