


*



*
Bir dahaki sefere artık


Şampiyonların yeri İstanbul










*
Av Mevsimine az kaldı
Oyuncak Hikayesi devam ediyor


*
Geri Sayım Başlasın


Filmler asla "sadece film" ya da bizleri eğlendirmeyi ve dolayısıyla dikkatimizi dağıtarak bizi toplumsal gerçekliğimizle ilgili asıl sorunlardan ve mücadelelerden uzaklaştırmayı amaçlayan hafif kurgular değildir. Filmler yalan söylerken bile toplumsal yapımızın can evindeki yalanı söylerler.
Bu nedenle, elinizdeki kitabı yanlızca filmlerin toplumsal gerçeği nasıl yansıttığı ya da meşrulaştırdığıyla ilgilenenler değil, toplumlarımızın nasıl olup da kendilerini ancak filmler aracılığıyla yeniden ürettiği konusunda fikir sahibi olmak isteyenler de okumalı. Uzun lafın kısası, tam da bu sebepten dolayı 'Filmlerle Sosyoloji'yi hemen hemen herkes okumalı.(Slavoj Zizek)
''Spielberg'ün Schindler'in Listesi / Schindler's List filmiyle bir karşılaştırmaya gitmek bu noktada faydalı olabilir: Filmin sanatsal ve siyasal anlamda başarısızlığı ortada olsa da, kahraman olarak Schindler'in tercih edilmesi doğru bir seçimdi; zira Yahudilere yardım etmek için bir şeyler YAPMIŞ bir Alman'ın resmedilmesi, aslında hem bir şeyler yapmanın mümkün olduğunu kanıtlıyor, hem de bir şey yapmanın imkânsız olduğunu öne sürerek hiçbir şey yapmamış olanları etkili bir şekilde kınamayı mümkün kılıyor. Uçuş 93'ün ise bunun aksine isyana odaklanması, bizi asıl soruları sormaktan alıkoyuyor. Aklımızdan basit bir deney yapalım ve iki filmi de başka türlü hayal edelim: Diyelim ki Uçuş 93, American Airlines'ın 11 sefer sayılı uçuşunu (veya hedefini vuran başka bir uçağı) ve bu yolcuların öyküsünü anlatsın; Dünya Ticaret Merkezi de İkiz Kuleler'in enkazı altında uzun süre ıstırap çekip ölen iki polis ya da itfaiyecinin öyküsü olarak yeniden çekilsin. Bu versiyonları işledikten sonra, bu korkunç suçu bir biçimde meşrulaştırmak ya da "anlayışla" karşılamaktan ziyade, durumun asıl dehşetiyle yüz yüze gelir ve düşünmeye, kendimize böyle bir şeyin nasıl olabildiğine ve ne anlama geldiğine dair ciddi sorular sormaya mecbur kalırdık.'' (Slavoj Zizek, Toplumsalın Kalbindeki Film)
*Üstad der ki;
Bu sene üçüncüsü düzenlenecek İstanbul Belgesel Günleri yine diğer senelerde olduğu gibi 35 ülkeden 120’den fazla belgeseli belgeselseverlerle buluşturuyor.22 Haziran’da başlayacak belgesel günleri 27 Hazirana kadar devam edecek.Belgesel sinemacılığı adına çok güzel yapıtları belgeselseverlerle buluşturmayı amaç edinen Documentarist,hem sinemanın kurguyla birleşen hayal dünyasını bilimin gerçekleri ile çok iyi harmanlayan belgesel sinemacılığı umarım günün birinde sinemalarda ve ya televizyon kanallarında hakettiği yeri bulur.Televizyon kanallarında ceza için değil ödül için yayınlatıldığı bir Türkiye şüphesiz ki medeniyet yarışında en önlere çıkacaktır.
Belgesel günlerine gelecek olursak festivale dair birkaç bilgi;
DOCUMENTARIST - İstanbul Belgesel Günleri'nin üçüncüsü, 22-27 Haziran 2010'da kapsamlı bir programla ve zengin bir yan etkinlik programıyla birlikte gerçekleşiyor. Belgesel dünyasından önemli konukların ağırlanacağı festivalde, son dönemde dünya festivallerinde ödüller kazanmış bir çok önemli belgesel ilk kez İstanbul'a uğrayacak.Festivalin bu seneki tematik bölümleri, dünyanın doğal kaynaklarının tükenişine dair filmlerin yer aldığı Kapitalizm Çıkmazı, sinemacıların kent yaşamına özellikle de metropollere bakışını yansıtan Kent ve Sinema, dünyanın en sorunlu bölgesinin kangren olmuş sorunlarına odaklanan Ortadoğu'nun Fay Hattı: Filistin-İsrail, sırf kadın olmaktan kaynaklanan sorunların irdelendiği Kadınlık Halleri gibi başlıklardan oluşuyor.
MERCEK ALTINDA: BALKANLAR
Yunanistan, Hırvatistan, Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova, Bulgaristan ve Romanya'dan 15 filmin yer aldığı Balkanlar bölümüne, bu ülkelerden sektör temsilcilerinin katılacağı ve deneyimlerini aktaracağı bir panel de eşlik edecek. Panelde bölgedeki belgeselcilerin sorunları masaya yatırılırken, Türkiye'deki meslektaşları ile olası işbirliği imkanları tartışılacak. Konuk konuşmacılar arasında Selanik Belgesel Festivali'nin kurucusu ve direktörü olan, kısa bir süre önce Selanik Film Festivali'nin yönetmenliğine de atanan Dimitri Eipides, Saraybosna Film Festivali danışmanlarından Rada Sesic, Balkan Belgesel Merkezi'nden Martichka Bozhilova, Kosova'daki DokuFest Belgesel Film Festivali yöneticisi Veton Nurkollari ile Romanya'dan yönetmen Diana Deleanu yer alıyor.
KENTE BİR FİLM GELMİŞ!
DOCUMENTARIST'in bu yılki ana bölümlerinden biri de kentlere ayrıldı. Kent yaşamına ve sorunlarına dair filmlerin yer aldığı Kent ve Sinema başlıklı seçkide, Mumbay, Kahire, Şangay ve Bogota üzerine gerçekleştirilmiş dört belgeselden oluşan Danimarka yapımı 'Citites on Speed' serisi gibi yeni yapımların yanısıra, Jean Vigo, Krzysztof Kieslowski, Alain Resnais, Walter Ruttman, Johan van der Keuken gibi ustaların gölgede kalmış yapıtları da bulunuyor. Walter Ruttman’ın 1927 tarihli başyapıtı “Berlin, Bir Şehir Senfonisi” (Berlin: Die Sinfonie der Großstadt, 1927), Krzysztof Kieslowski’nin erken dönem filmlerinden “Lodz Kentinden” (Z miasta Lodzi, 1968), Jean Vigo'nun ilk filmi “Nice Hakkında” (A propos de Nice, 1930), Alais Resnais ve Robert Hessens'in “Guernica” (1950) ile Johan van der Keuken’in destansı filmi “Amsterdam Küresel Köyü” (Amsterdam Global Village, 1996) adlı yapıtları seçkideki klasikler arasında.
SİNEMA USTALARI, SİYAD SEÇKİSİ, İPŞİROĞLU ve ÖTESİ
DOCUMENTARİST 2010 programında üç büyük yönetmene dair birer çarpıcı belgesel de var: “Andrzej Wajda: Haydi Çekelim!” (A. Wajda: Let's Shoot!) “Katyn” filminin set arkasını anlatırken ünlü ustanın dünyasına bir yolculuk yaptırıyor. İsviçreli usta yönetmenin hayatını anlatan “Daniel Schmid: Düşünen Kedi” (Daniel Schmid – Le chat qui pense) seyircide hayli duygusal bir iz birakırken, David Lynch'in izini süren ve sonradan yönetmenin şimşeklerini üzerine çeken “David Uçmak İstiyor” (David Wants to Fly) ise epeyce sansasyonel bir etki yaratacak.
ALTI MEKANDA GÖSTERİM
Kısacası, 22-27 Haziran haftasında belgeselin kalbi İstanbul'da atacak. Son dakika sürprizleri, panel, atölye ve söyleşi gibi yan etkinlikleri ile zenginleşecek olan DOCUMENTARIST'te filmler Pera Müzesi Oditoryumu, Fransız Kültür Merkezi, Akbank Sanat, Dutch Chapel, Tütün Deposu ve Sismanoglio Megaro (Yunanistan Konsolosluğu'nun İstiklal Caddesi üzerindeki yeni binası) salonu olmak üzere 6 mekanda gösterilecek.
Ana sponsoru bulunmayan ve T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul 2010 Ajansı'ndan bu sene de destek alamayan DOCUMENTARIST, Avrasya Sanat Kolektifi'nin (ASK) organizasyonu olarak büyük ölçüde konsoloslukların ve gönüllülerin desteğiyle gerçekleşiyor.
Biletler My Bilet'ten ve etkinlik haftasında salon girişlerinden temin edilebilir.
Bilet fiyatları: 4 TL….”
….Etkinliğin resmi internet sitesinden alıntıdır…..
Detaylı bilgi için http://www.documentarist.org/2010/fest/home.html
*İstanbul Belgesele Doyacak

*
YIK-TIR-MI-YO-RUZ