--Dikkat aşırı dozda Tarantino içerir--
Buradan amerikan akademisine seslenmek gerek. Tarantino’nun filmleri başlamadan bu uyarıyı koymayı kural haline getirmeliler. Nevi şahsına münhasır Tarantino belki de sinema dünyasında karakteri en belirgin yönetmenlerin başında geliyordur. Her sahnesinde kendine özgü hareketlerini görebiliriz. Daha doğrusu kendine özgü derken artık yediden yetmişe herkesin bildiği üzere gençken video dükkanında çalışması ve deyim yerindeyse bütün filmleri izlemiş olmasından mütevellit özellikle ikinci sınıf filmlerden kaptığı numaraları kendi karakteriyle birleştirmesidir onun sineması.Tüm slasher ve ya istismar sineması örneklerini hatmetmiş biri olarak filmografisindeki bütün filmleri esinlendiği filmlere birer saygı duruşu niteliğindedir.
Filme giriş yapmadan filmin kökeni olarak spagetti western türünü biraz açmak gerek. Spagetti western’i 60’lı ve 70’li yıllarda italyan yapımcı ve yönetmenlerin düşük bütçeli western filmleri çekmesi olarak adlandırabiliriz. İlk başlarda western kökeninden gelmedikleri için alay edilen italyan sinemacıların filmlerini rencide etmek anlamında bu isim takılmıştı. Yıllar geçtikçe Sergio Leone gibi usta sinemacıların çektiği spagetti westernler, western türü altında en geniş ve en saygın bir alt tür haline gelmiştir.
Türün ortak özelliklerini ise;
- Hemen
hemen bütün filmler yukarıda da belirttiğimiz gibi İtalyan sinemacılar
tarafından çekilmiştir. Düşük bütçeli olmalarından dolayı ünlü yüzlere
rastlanmaz. Genel olarak filmlerden sonra oyuncuları ünlü olmuştur.
- Set
olarak amerikan taşrasına benzer nitelikteki İspanya’nın güney
bölgelerinde çekilmiştir.
- Yönetmenlik
açısından amerikan filmlerine benzer olmayan farklı çekim tekniklerine yer
verilmiştir. Yakın çekimler, panaromik çekimler, baş döndüren hızlı zoomlar,
hızlı kurgu ve abartılı ses efektleri olarak sayabiliriz.
- Maço
karakterli erkek tasviri çok yapıldığı için kadın karakterlere genellikle
yer yoktur. Kadınlar sadece dulları ve fahişeleri canlandırmışlardır. Yine
aynı şekilde siyahi karakterlerde yok denecek kadar azdır.( Tarantino’nun
Djangosunun başlangıcı da işte burasıdır). Filmdeki meksikalılar ya
hayduttur ya da din adamı. Ortası yoktur.
- Müzikler
en az görsel kadar önemlidir. Enrico Marricone gibi usta müzisyenlerin
müzikleri bu türe ait olduğu karakteri vermiştir. Kullanılan
enstrümanların yanı sıra insan ve ıslık sesi gibi daha doğal sesleri de
kullanmışlardır.
- Bu
filmlerde bilinen anlamda iyi karakterlere yer verilmez. Bütün karakterler
aslında birer anti-kahramandır. Genelde intikam, soygun, ödül avcılığı
gibi uç konular hikaye edilir.
- Spagetti Westernler Amerikan sinemasının yanı sıra dünya sinemasına da bir örnek teşkil etmiştir. Ülkemizde de yeşilçam westernleri adı altında 70lerde oldukça popüler olan ve zamanında gişe rekorları kıran yerli westernlerin yapılmasına vesile olmuştur.
Tarantino’nun Django’su ise yine köken olarak referans
aldığı spagetti westernler gibi intikam üzerine kuruludur. Tabi tarantino bu,
klasik intikam hikayesi onun için yeterli değildir ve o zamanın köleleri
siyahlara bir nevi iade-i itibar yapar. Aslında bu durum tarantino açısından
bir ilk değil. Bir önceki filmi Inglorious Basterds’da da alternatif bir tarih
yazmış ve Yahudilerin Nazi avlamasına izin vermişti. Burada da yine alternatif
bir tarih yazıyor ve siyahların beyazlardan intikam almasına izin veriyor. Yine
eski spagetti filmlerinin aksine bunu bir kadın için yapıyor.
Oyuncu seçimleri ise tam onikiden diyebiliriz. Samuel Jackson belki de kariyerinin en iyi performasını sergiliyor. Kraldan çok kralcı bir siyahı o kadar itici bir o kadar da içten canlandırıyor ki karakter olarak belki de beyaz köle sahibinden daha çok nefret ediyoruz. Ki bu ne kadar başarılı oynadığının göstergesi. Leonardo DiCaprio her ne kadar sinema çevrelerinde çok övülse de ben yeteri kadar başarılı bulamadım. Oynadığı karakterin delilik sınırını yeteri kadar aşamadığını düşünüyorum. Daha uçuk bir karakter olmasını beklerdim. Jamie Foxx ise siyah kovboy imajını gerektiği kadar iyi yansıtıyor. Ama benim asıl adamım Christopher Waltz . Inglorious Basterds da da yine efsane bir yan rol çizmişti ve oskarı evine hakkıyla götürmüştü. Yine bu rolüyle de en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinin en öne çıkan adayı ve çoğu yorumcuya göre ipi en önde göğüsleyecek gibi.
Filmin müzikleri için ayrı bir paragraf açmaktansa koca bir yazı yazsak yeridir. Sırf müzikleri için tekrar tekrar izlenebilir. Zaten vahşi batı zamanlarını anlatan hemen hemen bütün filmlerin ortak yanıdır müziklerinin iyi oluşu. ‘İyi kötü çirkin’ olsun bu filme öncülük eden ‘Django’ olsun efsane müzikleriyle hatırlanırlar. Tarantino’nun bu filmlerin köklerin e bağlı kalıp sağlam bir soundtrack seçimi de filmin en büyük artılarından. Ne kadar anlatsam boş işte filmin müzikleri;
Sonuç olarak Django türüne ve köklerine bağlı kalarak Tarantinovari bir şekilde saygı duruşunda bulunan kaliteli film. 3 saate yakın süresi zaman zaman sıksa da genel anlamda temposu yüksek bir film. Özellikle bazı yerlerinde şiddetin ipinin ucunun kaçması insanda mide bulandırsa da en başta belirtmiştik. Dikkat aşırı dozda tarantino içerir. Çünkü amerikan sinemasında Tarantino demek şiddetin önemsizleştirilmesi demektir. Bunu kabul edip izlemek gerek filmlerini.
Tarantino’nun filmografisinde bir yere koyacak olsak maalesef en üste koyamıyoruz. Rezervuar Köpeklerinden beri bir türlü çıtayı kendi adına aşamadığı düşüncesindeyim. Özellikle son yıllarda intikam hikayeleri kabak tadı verse de alternatif tarif yaratma isteği sinemasal anlamda keyifli seyirlikler sunuyor. Tarantino hakkında ne desek boş. Zaten yakın zamanda erken emekli olacağını açıkladığı için değişik filmlerinden mahrum kalacak olmamız o güne kadar çekeceği her filmi ultra önemli hale getiriyor.
Meraklısına da filme öncülük eden 66 yapımı django youtube da mevcut. Keyifle izlenilesi;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder