Her insanın gidişi hüzün verir geride kalanlara.Hele bazı insanlar varki daha bir koyar gidişi. Ahmet Uluçay da böyle bir insandı. Tamamen sinemaya adanmış bir hayat onunki.1954 yılında Kütahya’da başlayan yaşamı boyunca sinema onun tek dayanağıydı. Ona köylü yönetmen diyenlere köyde yaşayan yönetmenim diyerek yaşadığı topraklara sımsıkı bağlı bir gönül adamı.O ki imkansızlıkların hayatı dar ettiği yerde pes etmeyip kimi zaman filminde anlattığı gibi kendince projeksiyon makinesi yapıp ahırda film gösteren, kimi zaman da çektiği filmi finanse etmek için yem fabrikasında hamallık yapan bir insan.Çektiği filmlerde gişe kaygısı gütmediği için mütevazi hayatını sürdüren Uluçay son yapacağı filmi Bozkırda Deniz Kabuğunu da hem maddi sebeblerden hem de sağlık sorunları nedeniyle ertelememişti.Sektörleşen bir sinema dünyasında cüzdanıyla değil yüreğiyle var olan sanat adamıydı.Galiba en çok bu özelliklerinden dolayı gidişi bu kadar yakıyor yürekleri.Ne güzel demiş üstad;
“Karpuz kabuğundan gemi değil, Titanic bile yaparsın. Para değil, yürek meselesi bu.”
*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder