Bu yıl 100'üncü yılını kutlayan türk sineması Antalya'dan gelen sansür haberleriyle çalkalanmakta. Reyan Tuvi'nin gezi direnişini anlatan "Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek" filmi festival yönetimince yarışma bölümünden çıkartılmasıyla gün yüzüne çıkan sansür belgesel sinemacıların birbiri ardına yaptığı açıklamalarla iyice alevlendi. konu ile ilgili yapılan basın açıklamaları şöyle;
*
51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetimine ve Kamuoyuna
51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ön-jürisi tarafından
yarışma bölümüne seçilen belgesel filmlerimizin TCK’ ya göre değerlendirilmiş olması
ve ardından bir arkadaşımızın filminin sansür mekanizmasına takılarak yarışma dışı
bırakılmasıyla başlayan kriz, festival yönetimince son ana dek sorumluluk
üstlenmeyen ve polemiklere sebebiyet veren bir tarz ile yönetilmiştir. En başından
beri asıl meselenin filmlerimizin TCK maddelerine göre değerlendirilmesi, sansürün
meşrulaştırılması sorunu olduğunu söylememize rağmen, sinema dünyasını bölen,
spekülasyonların ve manipülasyonların etkin olduğu bir tartışma ortamı yaratılmıştır.
Bizim, festivalin yapılabilmesine dair beklentilerimiz gerçek anlamda festival
yönetimince karşılığını bulmamıştır. Yapılan son açıklamanın da meselenin özünü
çözmeye dair olmadığını büyük bir hayal kırıklığı ile karşıladık.
Festival yönetiminin TCK uygulamalarına dair net bir özeleştiri vermemesi,
bizim açımızdan, gelecekte yapılacak olan festivallerde de filmlerimizin bu maddelere
göre müdahale görebileceği anlamına geliyor.
Festivale sayılı günler kala sorunun doğru anlaşılması ve çözülmesi yönündeki
umudumuzu yitirmiş olmanın üzüntüsü içerisindeyiz. Festivalin gerçekleşmesini çok
önemli buluyoruz fakat filmlerimizin sansür mekanizmaları yaratılarak
değerlendirilmemesini ve sanatsal özgürlüğün güvence altına alınmasını her şeyden
daha çok önemsiyoruz.
Aşağıda imzası olan, Ulusal Belgesel Yarışma bölümünde yer alan yönetmen
ve yapımcılar olarak filmlerimizi festivalden çektiğimizi üzülerek bildiriyoruz.
Albina Özden, Ayris Alptekin, Fehime Seven, Nazlı Bulum, Sefa Tokgöz - Ben Bir
Slogan Buldum Anem Benim Yanımda
Devrim Akkaya, Cem Doruk - Diyar
Yasin Semiz – Eymir Neden Paylaşılamadı?
Zeynel Koç, Cenk Örtülü – Kêl / O İklimde Kalırdı Acılar
Emel Çelebi – Külkedisi Değiliz
Cem Kaya - Motör
Ender Yeşildağ – Sessiz Çığlık
Güliz Sağlam, İlker Berke – Tepecik Hayal Okulu
Ahmet Yurtkul- Uzak
Reyan Tuvi – Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
Deniz Yeşil – Yollara Düştük
*****
KAMUOYUNA DUYURU
Sansür kadar sansür baskısıyla oluşan otosansüre karşı da daha güçlü
sektör kararlılığı ve dayanışmasına ihtiyaç var
30 Eylül 2014 tarihinde 51. Antalya Altın Portakal Film Festivali Ön Jüri’si tarafından
kamuya açık olarak paylaşılan “Zorunlu Açıklama “da “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek”
belgesel filminin festival yönetiminin insiyatifi ile yarışmadan çıkarıldığı bilgisi yer
alıyordu.
Belgesel Sinemacılar Birliği, bu duyurudan hemen sonra filmin sansürsüz şekilde yeniden
yarışmaya dahil edilmesi için, 'Sansüre hayır' duyurularından daha etkili olacağına inandığı
sektör kararlılığı ve dayanışmasının güçlendirilmesi için yoğun çaba sarf etti. Beş gün
boyunca filmin olduğu gibi yarışmaya yeniden alınması olasılığı gündemde oldu. Ne var ki
filmin müdahaleye uğramadan yarışmaya katılımı sağlanamadı.
Gelinen noktada 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" filmi altyazı değişikliği ile festival
yarışmasına tekrar alındı. Yönetmenin festivalin yeniden yapılabilir olmasını sağlayan
özverisini anlayışla karşılamakla birlikte, süreci yönetenlerin festivalin yapılp yapılmaması
noktasındaki sorumluluğu yönetmene yıkan uygulamalarını ve bu yönde sektörün bazı
kesimleri tarafından yapılan ve yönetmene baskı işlevi gören açıklamaları kabul edilemez
buluyoruz.
Sansürden daha endişe verici olan ve sansür baskısının yol açtığı otosansür olgusunu
tartışmayı özgür düşüncenin ve yaratıcılığın önündeki en önemli sorunlar arasında
görüyoruz.
Yaşanan sıkıntılar, festivallerin sanata müdahale hakkını kendinde gören iradelerin
gölgesinde gerçekleştirilmesinin getirdiği sıkıntılarla yüzleşmemiz gerektiğini bir kez daha
bizlere göstermiş oldu. Bu deneyimin festivallerin özgür ve özerk gerçekleşmesi yolundaki
çabaları tetikleyerek, tüm sinema sektörüne sürekliliği olan ve güçlenerek büyüyen
festivallere giden yolu açmasını içtenlikle diliyoruz.
Belgesel Sinemacılar Birliği olarak sansürün kabul edilemez olduğunun altını bir kere daha
çiziyoruz. Sansürü ve sansür baskısıyla oluşan oto sansürü meşrulaştırmamak ve gelecek
festivallerde bu doğrultudaki uygulamalara davetiye çıkartmamak adına 51. Antalya Altın
Portakal Film Festivali'ne katılmayacağımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞİ
05.10.2014
*******
Kamuoyuna:
51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması Ana Jüri
Başkanı olarak,bu yarışma ile ilgili bugüne kadar yaşanan süreci dikkatle takip ettim.Bu süreçte:
1. Berke Baş,Ayşe Çetinbaş ve Seray Genç’ten oluşan ön jüri, festivale başvuran
belgesel filmler arasından kendilerinden talep edildiği üzere15 filmi yarışmaya değer
bulmuştur.
2. Festival yönetimi bu 15 film arasında yer alan 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek'
belgesel filmini "Türk Ceza Kanunu'nun 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve
içerik ihtiva ettiği" gerekçesi ile yarışmadan çıkarmıştır.
3. Ön jüri, 30 Eylül 2014’te yaptıkları açıklamada “bir belgesel filmin içeriği ne olursa olsun TCK'ya göre değerlendirilmesini ve listeden çıkarılmasını bir sansür” olduğunu,
böyle bir sansürün hiçbir şekilde parçası olmayacaklarını belirterek, bu
kararı tanımamıştır.
4. Festival komitesinin, festivalin internet sitesinden cevaben yaptığı açıklamada
yarışma yönetmeliğinin 25. maddesi olan “festival yönetiminden bir temsilci,
yönteme ilişkin sorunların çözümlenmesinde yardımcı olmak amacıyla oy hakkı
bulunmaksızın ön jüri toplantılarına katılır” ibaresi “oy hakkı bulunmaksızın” kısmı
çıkarılarak alıntılanmış; “festival yönetimi, başvuran filmleri kabul etme ya da
reddetme hakkına sahiptir” ifadesi ile birlikte kullanırak festival yönetiminin ön
jürinin iradesine müdahale etmesi meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Festival yönetimi,
başvuran filmleri, başvuru koşullarına uygun olup olmadıkları kriterlerine göre ön
jürinin değerlendirmesine sunmadan önce eleme hakkına sahiptir. Ön jürinin
iradesine müdahale etme hakkı yoktur.
5. Festivalde çeşitli yarışmalarda ana jüri üyeleri olan ve benim de içinde bulunduğum bir grup 2 Ekim 2014’te bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamada “sanat eserlerinin suç unsuru olarak görülmesine davetiye çıkaran bu kararın geri alınmasını ve filmin
Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda, sanatçının kurguladığı özgün haliyle
gösterilmesini” talep etmiş; “bu durumda karar irademizi güvence altında
hissetmemizin mümkün olmadığını” ve festival yönetiminden, “film gösterimlerinin
her türlü baskıdan muaf bir şekilde yapılacağını ve seçici kurulların kararlarının
manipüle edilmeyeceğini garanti eden, tavizsiz bir açıklama” beklediğimizi ifade
etmiştik.
6. Festival yönetimi 3 Ekim 2014’te ulusal belgesel yarışmasına belgeselleri seçilen ve bu duruma tepki gösteren yönetmenlerle gerçekleştirdiği toplantıda sansürün sorumluluğunu üstlenmek ve yanlışını düzeltmek yerine, ön jürinin profesyonelce gerçekleştirdiği sorumluluğunu şüpheye düşürecek ifadeler kullanmış, durumun düzeltilme sorumluluğunu söz konusu filmin yönetmenine atarak, sansüre ek, bir de yönetmen üzerinde baskı oluşturmaya devam etmiştir.Varılan bu noktada Ulusal Belgesel Film Yarışması Ana Jüri Başkanı olarak benim gönül rahatlığı ile görevime devam edebilmem ve 51. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bir parçası olabilmem mümkün değildir. Sansürün,sorumsuzluğun,
manipülasyonun ve baskının olduğu yerde ben yokum.
Can Candan
4 Ekim 2014, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder