Sword Fights Movie Montage from ClaraDarko on Vimeo. *
20 Mayıs 2015 Çarşamba
15 Mayıs 2015 Cuma
Documentarist desteğinizi bekliyor!
Şahsen benim istanbul'da gerçekleşen film festivallerinden favorim Documentarist Belgesel günleri bu yıl 13-18 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek. RTÜK tarafından kanallara ceza amacıyla belgesel yayınlatıldığı bir ülkede 'evde belgesel izliyorum,caz dinliyorum' diyerek sınıf parodisi mizahına kurban giden belgesel sinema kültürünün gelişmesi adına oldukça önemsiyorum bu tür organizasyonları. Desteğe neden ihtiyaç duyduklarını kendi ağızlarından dinleyelim;
Her yıl dünyanın saygın festivallerinden derlediği en yeni, yaratıcı ve ödüllü belgeselleri ve Türkiye’nin bu alandaki yeni ürünlerini bir araya getiren DOCUMENTARIST İstanbul Belgesel Günleri, 13-18 Haziran’da 8. yılını kutlamaya hazırlanıyor. Bugüne kadar bağımsızlığını korumayı başaran festivalimiz, bunu sürdürebilmek ve bu yılki programını hakkıyla gerçekleştirebilmek için bu sefer siz takipçilerinin desteğine ihtiyaç duyuyor.
Mütevazı bir etkinlik olarak yola çıktığı 2008 yılından bu yana giderek büyüyen, zamanla sinema seyircisinin, yurt içi ve yurt dışındaki belgeselcilerin büyük ilgisiyle karşılaşan DOCUMENTARIST, yıldan yıla profesyonelleşen ekibi ve sayısı giderek genişleyen gönüllüleriyle her yıl çıtayı biraz daha yükselterek Türkiye’deki yeni kuşak belgesel yönetmenlerinin de buluştuğu, filmlerini sergilediği bir platform haline geldi. Daha çok seyirciye ulaşması hedefiyle yerli filmleri ücretsiz gösterme karar aldı.
Düzenlediği uluslararası atölyelerde, belgeselcilerin yeni projelerini eğitmenler eşliğinde geliştirmelerine önayak oldu. Film gösterimlerinin yanı sıra belgesel geliştirme atölyeleri, sinema dersleri (master class), forum, panel, söyleşi gibi yan etkinlikleri ile son 7 yılda belgesel alanında zengin bir birikim oluşturdu.
Başından beri yarışmasız olarak düzenlenen DOCUMENTARIST, son 5 yıldır bağımsız belgeselcileri teşvik amacıyla programındaki yerli yönetmenlere Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü adı altında bir özendirme ödülü veriyor. Yakın zamanda buna, uluslararası eleştirmenlerden oluşan jürinin yabancı film seçkisi içinden bir filme verdiği FIPRESCI Ödülü de eklendi.
DOCUMENTARIST, festival haftasıyla sınırlı bir etkinlik olmakla kalmıyor: Ayrıca altı yıldır Hangi İnsan Hakları? Film Festivali, SaturDox Belgesel Buluşmaları gibi paralel etkinlikler, yıl içine yayılan Belgesel Geliştirme Atölyeleri, Çocuk Atölyeleri, Belgesel Forumu, yurt dışı ve yurt içi özel gösterimler düzenliyor.
Yaşasın belgeseller! Yaşasın bağımsız festivaller!
Resmi kurumlardan herhangi bir destek almadan bugüne gelen DOCUMENTARIST, 8. yılında yine “dünyanın belgeselini” ayağınıza getirmeye hazırlanırken, temel giderlerini karşılamak için dostlarının desteğine ihtiyaç duyuyor.
Festivali düzenlemek için gereken bütçenin ancak üçte biri her zamanki destekçilerinden sağlanmış durumda ve bu meblağ, programdaki filmlerin kopyalarının tedariki, katalog basımı, telif ücretleri ve jüri üyeleri ile konuk yönetmenlerin bir kısmının ağırlamasına yetiyor.
Filmlerin Türkçe altyazılarının hazırlanması, davet etmek istediğimiz diğer konuk yönetmenlerin uçak ve konaklama giderlerinin karşılanması, poster, bez afiş, gösterim çizelgesi gibi tanıtım malzemelerinin basımı, gösterim donanımlarının kiralanması vb. için gerekli ek bütçeyi DOCUMENTARIST bireysel destekçilerinden sağlamayı umuyor.
Kısaca DOCUMENTARIST, bugüne kadar etkinliklerini severek izleyen, gösterim, söyleşi, atölye ve benzeri buluşmalara katılarak bize manevi destek veren sıkı takipçileri başta olmak üzere, tüm belgeselseverlerin katkılarını bekliyor.
Sesimizi duyurmaya yardımcı olabilirsiniz!
Belgeseller hem dünyanın nabzını tutmak hem de sesimizi geniş kitlelere duyurmak için en etkili araçlardan biri. Bağımsız kalabilmek ve filmleri özgürce gösterebilmek için festivallerin büyük sponsorlardan azade olması gerektiğini de son gelişmeler bir kez daha gösterdi.
Siz de Documentarist’in sesini duyurmak ve bağımsız kalmasına katkıda bulunmak isterseniz, bu sayfanın linkini arkadaşlarınızla ve ilişkide olduğunuz kurumlarla paylaşabilir, destek kampanyamızı sosyal medya mecranızda duyurabilirsiniz.
*
Documentarist desteğinizi bekliyor!
9 Mayıs 2015 Cumartesi
Yitip giden çocukluğumuzdu

Yitip giden çocukluğumuzda aslında. Pazar akşamları annenin perde ütülediği, banyo yapmak zorunda kalınan, defterlerin kitapların kaplandığı, Jay Jay Okocha'nın kırmızı kramponunun meşhur olduğu ve her hafta mutlaka bir zeki-metin'in filminin yayınlandığı yıllardı. Güzel günlerdi. Çocuktuk ondan güzeldi zannedersem. Daha o zamanlar fesatlığı, iki yüzlülüğü, yalanı, ayak oyunlarını görmemiştik. Teneffüslerde koşar adım bahçeye fırlayıp,iki taşı üstü üste koyup kale yapmaca ve futbol demeye dilim varmıyor zira futbol topla oynanırdı, taş tepmece oynardık. En büyük derdimiz oydu o zamanlar.Ve sürekli birbirimize şaban yada zeki-metin şakaları yapardık Güzel günlerdi. O güzelliği yaratanlardan biriydi Zeki Alasya. Metin Akpınar'la kurmuş olduğu kendi deyimleriyle kader birliği ile sinemamız ve tiyatromuz için altın harflerle yazılacak işlere imza attılar.Yaptıkları işleri buradan anlatacak değilim, zaten anlatmak istesem kelimelere dökemem. Mesai vakti ölüm haberini aldığımda herkeste oluşan üzüntü aslında bizler için ne kadar değerli olduklarının kanıtı. Çünkü eminim herkesin yaşadığı iki boyutluydu. Hem usta bir oyuncunun vakitsiz kaybının üzüntüsüydü hem de her geçen gün uzaklaşan çocukluğumuzun üzüntüsüydü.
The Office'in bir bölümünde Steve Carell'in canlandırdığı Michael Scott şunu söyler; hayatımın en kötü gününün Steve Martin'in öldüğü gün olacağını düşünürdüm hep diye. Aynısını çocukken ben de düşünürdüm. Münir Özkul, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar daha niceleri. Çocukluğumda hepsi aileden gibiydiler.Çünkü mutlaka içlerinden biri akşam evimizi ziyaret ederdi. Tek derdimiz o zamanlar pazar geceleri banyo yapma istememekti. Güzel günlerdi ve artık geri gelmeyeceklerdi.
*
Yitip giden çocukluğumuzdu
Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!
Araç kullanırken telefonla konuşmayın, hayatı susturmayın!
Çünkü Trafik Hayattır!
Hayatımızın en önemli unsuru haline gelen trafik güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen ve örnek uygulamalar geliştiren Trafik Hayattır platformu iletişim faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Toplumsal sorumluluk alanı içerisinde trafik güvenliğine öncelikli olarak önem veren Doğuş Otomotiv, Trafik Hayattır ile trafikte saygı kültürünü yaygınlaştırmayı hedefliyor.
Trafik güvenliği konusunda Türkiye’nin en istikrarlı kurumsal sorumluluk markası haline gelen Trafik Hayattır platformu 10 yılı aşkın süredir, çeşitli bilinçlendirme projelerini başarıyla yürütüyor.
Trafik güvenliğini ve yaya güvenliğini sağlamada en önemli unsurlardan cep telefonu kullanımına, farklı projeleriyle dikkat çeken Trafik Hayattır platformu, yeni bir animasyon yaparak ‘araba kullanırken cep telefonu ile konuşmanın’ dikkat dağınıklığına sebep olduğunu vurguluyor.
Cep telefonu kullanımı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak şehir içi kazalarında da artış söz konusu. Cep telefonu ile konuşmanın reaksiyonları %80 azalttığı gerçeğini göz önüne alırsak Trafik Hayattır bu konuya eğilerek doğru bir strateji uyguluyor.
Bir boomads advertorial içeriğidir. *

Çünkü Trafik Hayattır!
Trafik güvenliği konusunda Türkiye’nin en istikrarlı kurumsal sorumluluk markası haline gelen Trafik Hayattır platformu 10 yılı aşkın süredir, çeşitli bilinçlendirme projelerini başarıyla yürütüyor.
Trafik güvenliğini ve yaya güvenliğini sağlamada en önemli unsurlardan cep telefonu kullanımına, farklı projeleriyle dikkat çeken Trafik Hayattır platformu, yeni bir animasyon yaparak ‘araba kullanırken cep telefonu ile konuşmanın’ dikkat dağınıklığına sebep olduğunu vurguluyor.
Cep telefonu kullanımı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak şehir içi kazalarında da artış söz konusu. Cep telefonu ile konuşmanın reaksiyonları %80 azalttığı gerçeğini göz önüne alırsak Trafik Hayattır bu konuya eğilerek doğru bir strateji uyguluyor.
Bir boomads advertorial içeriğidir. *
Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!
6 Mayıs 2015 Çarşamba
Futbol Oyunları
Behance.net'de Nerea Palacios adlı kullanıcı, canımız ciğerimiz game of thrones'daki aileleri nike formalarına uyarlamış. Çok iyi olmuş,çok da güzel iyi olmuş.
*
Futbol Oyunları
5 Mayıs 2015 Salı
İnat Hikayeleri
vikipedi'den;
Filmin düzenli bir senaryosu yoktur. "İnat" sözcüğü üzerine doğaçlama hikâyeler türetilecektir. Bölge insanı, oyuncu Tuncel Kurtiz ve yönetmenReis Çelik bir arada bölgenin halk öykülerinden derleme yaparlar. Sonunda bir ana öykü üzerinde üç öykü ortaya çıkar. Kış aylarında ulaşımı sağlayan at kızağını işleten Daşo’nu kırmızı bir minibüsle olan mücadelesi ana öyküdür. Kızakçı kışın buz tutan Çıldır Gölü üzerinden kestirme gittiğinden minibüsün göle giremeyeceğini ve yeni rakibinin kendisinden hızlı olamayacağını iddia etmektedir. İkisi arasında inatlaşma başlar. İnatlaşma devam ederken kızak ve minibüsün yolcularından tanınmış aşıklar ve hikâye anlatıcıları da bu kıyasıya yarışa katılırlar ve inat üzerine öyküler anlatırlar. Anlatılan öykülerin adları” Lades”, ”Beş Kırık Çöp Bir Kırık Kalp” ve “Cambaz Şaho”dur.
*
İnat Hikayeleri
4 Mayıs 2015 Pazartesi
29 Nisan 2015 Çarşamba
İşçi Filmleri Festivali İş Cinayetlerini Görüyor, Gösteriyor!
İşçi Filmleri Festivali İş Cinayetlerini Görüyor, Gösteriyor!
10. Uluslararası İşçi HYPERLINK
"http://www.sanalforum.biz/kultur-sanat-haberleri/85738-isci-filmleri-festivali-icin-geri-sayim-basladi.html"Filmleri
Festivali 1-10 Mayıs tarihleri arasında
izleyicilerle buluşuyor!
İstanbul, Ankara,
İzmir ve Diyarbakır’da eş zamanlı olarak gerçekleşecek festivalde bu yıl “İşimiz Gücümüz Yaşamak” teması ile
toplam 75 film gösterilecek.
2 Mayıs Cumartesi, saat 19.00’da Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde yapılacak açılış gecesini
oyuncu Funda Eryiğit sunacak.
Gezi direnişinde milyonların müziği ile tanıştığı Hakan Vreskala’nın
ezgilerinin eşlik edeceği gecede her yıl olduğu gibi bu yıl da bir set işçisine
plaket verilecek. Sinemacıların sansür
mücadelesini anlatan “Yollara Düştük” belgeseli festivalin açılış filmi olacak
ve sansüre karşı direnen sinemacılar sahneye davet edilecek.
10. Uluslararası İşçi HYPERLINK
"http://www.sanalforum.biz/kultur-sanat-haberleri/85738-isci-filmleri-festivali-icin-geri-sayim-basladi.html"Filmleri
Festivali, 4 şehirdeki
gösterimlerden bir süre sonra birçok kenti kapsayan uzun bir yolculuğa çıkacak ve gösterimler her yıl
ki gibi ücretsiz olacak.
Türkiye’den ve
dünyanın dört bir yanından emekçilerin yaşamlarını ve mücadele deneyimlerini
izleyicilerle buluşturmayı ve ülkemizde işçi filmi üretimini özendirmeyi
amaçlayan festival, DİSK / Sine-Sen, DİSK / DEV
SAGLIK-iş, DİSK / Birleşik Metal-iş, DİSK/Basın-iş,
Türk-iş / Petrol-İş ,Türk-iş / Tek Gıda-iş,
Türk-iş / Kristal-iş, KESK / SES ,
TTB, Halkevleri , Sendika.Org
ve ÇapulTV tarafından düzenleniyor.
Onuncu yıla özel projeler
Festivalimizin
onuncu yılı nedeni ile İşçi Filmleri,
Öteki “Sinemalar” isimli bir kitap yayınlanıyor. Yordam Kitap tarafından
basılan kitabı Prof. Dr. Funda Başaran yayına hazırladı. İşçi filmleri,
festivaller üzerine oldukça önemli yazıların ve çevirilerin bulunduğu kitabın
alana katkı sunacağını umuyoruz. Kitabı 1 Mayıs’tan itibaren festival gösterim
yerlerinden ve kitapevlerinden temin edebilirsiniz.
Ayrıca Türkiye’nin
en büyük dijital sinema kütüphanesi sinematek.tv, İşçi Filmleri Festivali’nin 10.
yılını selamlayarak yayına girdi.
Kara Sevdalı Bulut ve Yönetmeni ile
buluşma
Türkiye’de Kara Sevdalı Bulut filmi sansür nedeni
ile yıllarca izleyici karşısına çıkamadı.
Bu nedenle 10. Uluslararası İşçi Filmleri
Festivali düzenleme komitesi Muammer Özer’i ve Kara Sevdalı Bulut’u
izleyicisiyle buluşturmaya karar verdi. 1977 yılından itibaren İsveç’te yaşayan
Muammer Özer’i, İstanbul’a davet etti.
Muammer Özer 2 Mayıs 2015 günü İstanbul’da
Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’ndeki büyük açılışta sahneye çıkacak ve
izleyicilere merhaba diyecek.
3 Mayıs 2015 saat 19: 15’de Beyoğlu Sineması Pera
salonunda, “Kara Sevdalı Bulut” filminin gösterimi öncesi yönetmen Muammer Özer
ile bir söyleşi gerçekleştirilecek.
"Söyleşide yönetmen, filminin başına gelen
sansür baskısını anlatacak, izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.
Dünyanın birçok ülkesinden zengin bir
Film Programı
Festival süresince
22 adet uluslararası, 53 adet de Türkiye’den olmak üzere toplam 75 adet uzun ve
kısa kurmaca, belgesel film seyirciyle buluşacak.
Ankara İşçi
Filmleri Atölyesi tarafından üretilen bizzat işçilerin kendilerinin filmlerini
çektiği 5 adet belgesel, “Soma:Bir Avuç
kömür için Ömür Verenlere”, “Vedat Türkali”, “Kobane’den Sabaha Doğru (Berroj)”,
“Yırca’da Zeytinlik Direnişi”, sinema emekçilerini anlatan “Motör” ve bir çok
belgesel izleyiciyle buluşacak..
İlksen Başarır’dan
“Atlı Karınca”, Ömer Levendoğlu’ndan “Mavi Ring” gibi Türkiye’den
“İki Gün Bir Gece”,
Costa Gavras’tan “Kapital” uluslararası kurmaca filmler olarak gösterilecek
filmlerden bazıları. Polonya Silezya bölgesindeki maden işçilerini anlatan
üçlemeden “Tacın İncisi” filmi 2008 yılında İFF’de gösterilmişti. Üçlemenin
ikincisi olan “Siyah Toprağın Tadı” filmi
de, Türkiye’de ilk defa yine, İFF’de gösterilecek.
1914 yılında
ABD’de, Colorado’da, direnen maden işçilerinin katliamını anlatan “Palikari”
filmini, yönetmeni Soma kurbanlarının anısına gösterilmesini istedi.
Çin’de akıllı
telefon fabrikalarındaki işçilerin koşullarını anlatan “Apple’ın Tutulmayan
Sözleri”, “Cebimde Kan var”, “Utanç
İmparatorluğu” isimli belgeseller, Rainbow Collective tarafından üretilen ve
Bangladeşli 8 yaşında bir çocuk işçinin yaşam mücadelesini anlatan “Mass a Bhat”
ve “Kumaştaki Gözyaşları” gibi işçi belgeselleri “İşimiz Gücümüz Yaşamak”
diyenleri anlatıyor.
4 İlde gösterimlerin yapılacağı salonlar:
İstanbul’da Fransız Kültür Merkezi, Beyoğlu Sineması, İstanbul Halkevi, Aynalı
Geçit Etkinlik Mekanı, Macar Kültür Merkezi, Romanya Kültür Merkezi, Barış
Manço Kültür Merkezi, Kadıköy Halkevi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, TAK Tasarım
Merkezi-Kadıköy, Ali İsmal Korkmaz Parkı,
Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi, Nazım
Hikmet Kültür Merkezi, Sinetopya, Batıkent
Halkevi, Dikmen Ahmed Arif Parkı, Mamak Feyzullah Çınar Parkı,
İzmir’de Fransız Kültür
Merkezi, İzmir Mimarlık Merkezi, Konak Halkevi Salonu, Menderes Kültür
Merkezi, Buca Halkevi, Bilgi Atölyesi ve
mahalle gösterimleri
Diyarbakır’da ise Cegerxwin
Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi Sinema Salonu, Diyarbakır Evi, Sol Mekan.
İnternet Sinema Salonu Uygulaması
İşçi
Filmleri Festivali’nde bu yıl ikinci defa ‘Internet Sinema Salonu’
uygulaması gerçekleştirilecek. Festival
filmlerinden seçilen 16 adet film 1-10 Mayıs 2015 tarihlerinde, sadece
22:00-00:30 saatleri arasında her gün www.capul.tv
adresinde gösterilecek.
Internet
salonu gösterimlerinde yer alacak filmler sadece festival programında
belirlenen saatler içinde izlenebilecek.
6. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı
Festival
kapsamında Ankara’da emek ve iletişim üzerine düşünen, çalışan ve siyaset
üreten akademisyenler ve eylemciler 9-10 Mayıs tarihleri arasında 6.
Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı’nda bir araya gelecekler.
İletişim
için:
(İstanbul)
İstanbul Halkevi:
Telefon: 0212 245 82 65
Fax: 0212 245 70 10
Adres: İstiklal Caddesi, Orhan Adli Apaydın Sokak, No:10, Beyoğlu /
İstanbul
(Ankara)
Halkevleri Genel Merkezi:
Telefon: 0312 419 27 17 / 0 505 713 18 32
Fax: 0312 419 32 07
Adres: Konur Sokak, No:8/9, Kızılay / Ankara
(İzmir)
Konak Halkevi:
Telefon: 0232 441 06 03 / 0541 850 54 26 /
Adres: Akdeniz Mahallesi 1340 Sokak No: 14 Gümrük-Konak/ İzmir
(Diyarbakır)
Telefon: 0412 257
1565/ 0530 236 00 08
Diclekent Bulvarı Diclekent
Villaları 252. Sokak No: 45 Kayapınar/ Diyarbakır
Web: www.iff.org.tr
İşçi Filmleri Festivali İş Cinayetlerini Görüyor, Gösteriyor!
26 Nisan 2015 Pazar
Eskiden Kuş Adamdım ben

Son akademi ödüllerinde en iyi film,en iyi yönetmen gibi major dallardan ödülle dönen 21 Gram, Babel, Biutiful gibi filmlerin yönetmeni Alejandro İnarritu'nun son şaheseri Birdman,cahilliğin umulmayan erdemi'nde İnarritu kamerasını sanat dünyasına çeviriyor ve geçmişte blockbuster filmlerin aranan oyuncusu Riggan'ın sanatsal varoluş kavgasına tanıklık ediyoruz.Broadway'de Raymond Carver'ın trajik ve melodramatik "what we talk about when we talk about love" oyununusahneye koyma çabasınından hareketle geçmişiyle ve sanat-şöhret kavramı arasında bocalamasını izliyoruz.

Bu yılki akademi ödüllerinde en iyi film ödülü almasını sağlayan iki önemli özelliği yönetim tekniği ve alt metni kesinlikle. Öncelikle alt metninden bahsetmek gerekirse, sinema dünyasına getirdiği keskin eleştiriyi göz ardı etmemek lazım. Bazı yorumlarda bu durumun kör göze parmak sokarcasına anlatıldığı söylense de bence asıl baskın olan sanatçının yaratım ve sanatsal varoluş kavgası, sinema endüstrisinin tüketicilerinden hareketle sanatı ve sanatçıyı şekillendirme kavgası bence daha arka planda işleniyor.
Seyirciler aksiyon sever neden felsefik takılasın mihvalindeki sahnesi filmi özetliyordu adeta. Bahsedilen bu sahne aslında filmin adındaki ikilimi de çok güzel yansıtıyor. Ya Birdman olup seyircinin dolayısıyla sektörün sevdiği bir tüketim ürünü olacaksın ya da Cahilliğin umulmayan erdemi için az kişinin gerçek değerini anlayacağı yani kısacası sanatı sanat için yapacaksın. Sanat sanat için mi; sanat şan, şöhret ve para için mi? Hem Riggan'ın kendi çıkmazlarıydı bunlar hem de Hollywood sektörünün dünyaya empoze etmeye çalıştığı çıkmazlardı.

Bizim sularımızdan buna en yakın film Yavuz Turgul'un Aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni ve Haşmet Asilkan örneği aklıma geliyor. Birdman ve Riggan'ın hikayesiyle Haşmet Asilkan'ın sanat için varolma kaygısı oldukça yakın.Haşmet Asilkan da unutulmaya yüz tutmuş bir yönetmen olarak sanatını yaşatmak için elinden geldiğinde çabalıyordu.
Filmin bir güzel yönü de Batman'e yaptığı göndermelerdi bence. Michael Keaton'un kendi kariyerindeki Batman rolünden sonra bir türlü dikişi tutturamayışını filmde Birdman 3'ü çektiğini söylediği 1992 yılıyla Batman'de Keaton'un son kez hayat verişinin aynı olması paralellik fikrini güçlendiyor. Hele şöhret ve sanat anlayışı algısını anlattığı George Clooney ile ilgili uçak anısında da Clooney rastgele seçilmiş bir ünlü olamazdı. Zira kendinden sonra çekilen Batman'de Bruce Wayne'i George Clooney'den başkası değildi.

Birdman’i değerli kılan diğer önemli özelliği ise üstün yönetim tekniği. Yine internetteki çoğu yorumda tersi söylense de plan sekans çekim tekniği ile kotarılan film bu sayede başka bir boyuta taşınmış. St. Matthews tiyatrosunun dar koridorlarının hareketle Riggan ve diğer sanatı kadrosunun kendi içinde hapsolduğu klostrofobik duruş birbirini besleyen iki damardı.
Riggan ve yanındaki insanların geçmişlerine çok da vakıf olamayışımız aslında onların hikayelerine iki saatlik dahil olmamız anlamına geliyordu ve sahneler hiç kesilmeden tek bir gözden olaylara tanık oluyorduk
Filmle ilgili küçük bir parantez açmakta fayda var. Arka plandaki davul sesi o kadar güzel yakışmış ki filme her an birşeyler kopacakmış gerilimini çok güzel yansıtmış.
Bütün bu bahsettiklerimden aynı filmdeki bir ayrıntı beni oldukça mutlu etti. Bilmem farkeden ya da hisseden oldu mu ama tiyatrodan tek bir kapıyla sokağa çıkılması sanki yıllardır kayıp olan kardeşimi buldurmuş gibi sevindirdi. Hele hele bu filmi izlemek için bir pazar günü gittiğim alışveriş merkezinde kavimler göçü kıvamında akın eden tüketiciler (bakın insanlar veya sinema severler demiyorum) arasında bunalıp bunları hissettirmesi kuvvetle muhtemel. İnsan sinemadan veya tiyatrodan sonra sokağa çıkmalı,çok net.
Sonuç olarak Boyhood gibi Grand Budapest Hotel gibi rakipleri arasından sıyrılıp ipi göğüsleyen Birdman adındaki ilüzyona aldanılmadan dramatik yönü ağır bir varoluş kavgası filmi. Eğer bolca görsel efekt görürüz diye gideceksiniz hiç boşuna gitmeyin böyle bir kafadaysanız sizin için iki saatlik bir kayıp olacaktır. Diğer taraftan sanat ve yaratım kavramları üstüne kafa yormayı seviyorsanız tam da sektörün kalbinden derin bir eleştiri getiren Birdan şiddetle tavsiye olunur.
Eskiden Kuş Adamdım ben
15 Nisan 2015 Çarşamba
Sinemacılardan sansür için açık mektup
İşte
SE-YAP'ın 'Kamuoyuna Açık Mektup'u:
34. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde, filmlerin
gösteriminin engellenmesinin ardından, sinemacılar sansüre karşı kararlı bir
dayanışma sergilemiştir. Sansürsüz bir festival talebiyle, festival programında
yer alan pek çok film ile ulusal ve uluslararası yarışma jürileri festivalden
çekilmiş, festivalin tüm yarışmalı bölümleri ve kapanış töreni iptal
edilmiştir. Festival tarihinde ilk kez yaşanan bu durum, sinema ve diğer kültür
- sanat dalları üzerinde artan sansür ve kontrol mekanizmalarının yeni bir
halkasıdır. Sansüre imkan tanıyan kanun ve ilgili yönetmeliklerin
değiştirilmesi için, sinemacılar ve meslek kuruluşları, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na birçok öneri sunmuş, ancak ne yazık ki, bugüne dek Bakanlık
nezdinde çözüme yönelik somut bir adım atılmamıştır.
Sinemamız son yıllarda uluslararası alanda önemli başarılar
kazanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın en önemli görevlerinden biri
sinemamızdaki bu yükselişi sürdürmeye yönelik gerekli politikaları üretmek ve
uygulamak olmalıdır. Bu kapsamda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın temel
sorumluluğu, sinemacıların özgür sanatsal üretimini teşvik etmek ve üretilen
filmlerin izleyiciyle özgür bir şekilde buluşmasını sağlamaktır.
Yaşanan son olaydan hareketle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve
kamuoyuna bu konuyla ilgili taleplerimizi tekrar hatırlatmak isteriz:
1. Sinema filmlerinin kayıt ve tescili ile ilgili
sınıflandırma ve değerlendirme yönetmelikleri bilimsel ölçütler ve uluslararası
uygulamalar gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.
2. Film festivallerinde ve benzeri her türlü kültürel ve sanatsal etkinlikte gösterilen yerli filmler, yabancı filmlerde olduğu gibi herhangi bir resmi belge olmaksızın, film sahiplerinin beyanları esas alınarak ve festival yönetimlerinin sorumluluğu altında seyirci ile buluşmalıdır.
3. Bakanlık değerlendirme kurullarının filmlerin ticari dolaşıma ve gösterime girmesiyle ilgili yasaklama kararı verme yetkisi kaldırılmalıdır.
4. Taslak halindeki Sinema Yasası, sinema kurumlarıyla istişare halinde revize edilmeli ve en kısa sürede yasalaşmalıdır.
5. Türkiye Sinema Kurumu’nun kurulmasıyla ilgili nihai hedef doğrultusunda çalışmalar yapılmalıdır.
2. Film festivallerinde ve benzeri her türlü kültürel ve sanatsal etkinlikte gösterilen yerli filmler, yabancı filmlerde olduğu gibi herhangi bir resmi belge olmaksızın, film sahiplerinin beyanları esas alınarak ve festival yönetimlerinin sorumluluğu altında seyirci ile buluşmalıdır.
3. Bakanlık değerlendirme kurullarının filmlerin ticari dolaşıma ve gösterime girmesiyle ilgili yasaklama kararı verme yetkisi kaldırılmalıdır.
4. Taslak halindeki Sinema Yasası, sinema kurumlarıyla istişare halinde revize edilmeli ve en kısa sürede yasalaşmalıdır.
5. Türkiye Sinema Kurumu’nun kurulmasıyla ilgili nihai hedef doğrultusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanı'nı, sansüre imkan tanıyan yasa ve
yönetmeliklerin ivedilikle değiştirilmesi için, meslek birlikleriyle acil bir
toplantı düzenlemeye davet ediyoruz.
Aşağıda imzası bulunan sinemacılar, sanatçılar, sinema
yazarları, meslek örgütleri, sendika ve festivaller olarak sansüre yönelik her
tür uygulamanın karşısında durduğumuzu, her koşulda mesleki özgürlüğümüzü
savunmaya hep birlikte ve kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyu huzurunda bir
kez daha duyuruyoruz.
İMZA VEREN KURUMLAR
!f istanbul Uluslarası Bağımsız Filmler Festivali
Altyazı Aylık Sinema Dergisi
Anadolu Kültür
Ankara Sinema Derneği (ASD)
Ankara Uluslararası Film Festivali (AUFF)
Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB)
Büyülü Fener Kültür Sanat Derneği (BFKSD)
Canlandıranlar Yetenek Kampı ve Festivali
Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD)
Canlandıranlar Derneği
Documentarist Uluslararası Belgesel Film Festivali
Filmmor Kadın Filmleri Festivali
Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN)
Gezici Festival
Görüntü Yönetmenleri Derneği
Hangi İnsan Hakları Film Festivali
İnönü Üniversitesi Uluslararası Kısa Film Festivali
İşçi Filmleri Festivali
İstanbul Film Festivali
İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali
Kısa Filmciler Derneği
Oyuncular Sendikası
Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR)
Senaryo Yazarları Derneği (SEN-DER)
Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN)
Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP)
Sinema Oyuncuları Derneği (SODER)
Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY)
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)
Siyah Bant
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK)
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali
Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
Yeni Film Fonu
Yeni Film Dergisi
Yeni Sinema Hareketi (YSH)
Yeşilçam Sineması
Altyazı Aylık Sinema Dergisi
Anadolu Kültür
Ankara Sinema Derneği (ASD)
Ankara Uluslararası Film Festivali (AUFF)
Belgesel Sinemacılar Birliği (BSB)
Büyülü Fener Kültür Sanat Derneği (BFKSD)
Canlandıranlar Yetenek Kampı ve Festivali
Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD)
Canlandıranlar Derneği
Documentarist Uluslararası Belgesel Film Festivali
Filmmor Kadın Filmleri Festivali
Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN)
Gezici Festival
Görüntü Yönetmenleri Derneği
Hangi İnsan Hakları Film Festivali
İnönü Üniversitesi Uluslararası Kısa Film Festivali
İşçi Filmleri Festivali
İstanbul Film Festivali
İstanbul Uluslararası Kısa Film Festivali
Kısa Filmciler Derneği
Oyuncular Sendikası
Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR)
Senaryo Yazarları Derneği (SEN-DER)
Sinema Emekçileri Sendikası (SİNESEN)
Sinema Eseri Yapımcıları Meslek Birliği (SE-YAP)
Sinema Oyuncuları Derneği (SODER)
Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY)
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)
Siyah Bant
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK)
Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali
Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
Yeni Film Fonu
Yeni Film Dergisi
Yeni Sinema Hareketi (YSH)
Yeşilçam Sineması
Sinemacılardan sansür için açık mektup
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)