Little Miss Sunshine’ın yapımcılarından yine onun kadar saf,onun kadar temiz küçük insanların hayatlarını anlatan bir film SUNSHINE CLEANING(Günışığı Temizleme Şirketi).Yönetmenliğini Christine Jeffs ‘in yaptığı filmde senaryo Megan Holley’e ait.Başrollerinde Amy Adams,Emily Blunt,Jason Spevack,Steve Zahn ve yılların eskitemediği oyuncu Alan Arkın yer alıyor.Rose(Amy adams) ve Norah(emily blunt) adlı iki kardeşin hayatın tüm zorluklarına karşı yaşama tutunmalarını anlatan her ne kadar kaybetselerde aslında kazanan olduklarına dair amerikan bağımsız sinemasının en güzel örneklerinden biri.
Rose okul yıllarında amigo lideri,son derece güzel,popüler bir kızdır ama yıllar geçtikce hiçbir şey istediği gibi gitmez ve evlere temizliğe giderek evlilik dışı oğlu Oscar ile yaşamaya çalışır .Lisedeki saplantılı aşkı polis Mac(Steve Zahn) ile de evli olmasına karşı bir ilişki yürütür.Kardeşi Norah ise de okuyamamış,başkaların emri altında çalışamayacak kadar asi ruhlu bir genç kızdır.Arada sırada kardeşinin oğlu Oscar’a göz kulak olur.Rose ve Norah’ın yaşlı babaları Joe (Alan Arkın) en az Little Miss Sunshine’da ki kadar deli bir dededir.Sürekli söz vermesine rağmen pek tutmayan ama yinede insanlara umut aşılayan biridir.Ailenin küçüğü Oscar ise babasız büyümenin sorunlarını yaşayarak çocuklar arasına pek karışmaz ve teyzesi Norah’ın anlattığı hikayelere inanarak okulda öğretmenleri tarafından sorunlu olduğu zannedilir ama sadece sıradan bir çocuktur.Tüm bunlar yaşanırken Rose’un polis sevgilisi Mac cinayet,intihar gibi suçlardan sonra olay yeri temizleme işini tavsiye eder,çünkü kimsenin pek istemediği bir iş olduğu için parası boldur.Rose da Oscar’ı okulda yaşadığı problemlerden sonra özel bir okulda okutmak ister.Ve en sonunda Rose ve Norah Günışığı Temizleme adıyla hayatın tüm pisliklerini temizlemeye çalışırlar ama herşey istedikleri gibi gitmeyecektir.
Little Miss Sunshine gibi onun izinden giden küçük insanların küçük hayatlarını anlatan kocaman filmlerden biri bu film.Yönetmeni,yazarı,oyuncularıyla tam bir kadın filmi diyebiliriz.Kadınların hayat içindeki konumları coğrafyalar veya kültürler değişsede hep sabit kalıyor.İnsanların yaptıkları pislikleri temizlemek veya kafelerde insanların karınlarını doyurmak gibi.Kadına biçilen rol hep bu ;yedirecek,içirecek,temizleyecek ve doğuracak.Bu filmde de her ne kadar bu dediklerimizi de yapsalar aslında varolma savaşlarını kazanıyorlar onlara biçilen işleri yapsalar da.Çünkü esas sorun kadının toplumda hep başkalarına bağlı yaşadıkları hayatları.Kadınların esas isteği bağımsızlıklarını elde etmek ya da daha genel bir deyişle bir birey olarak hayatta yer almaları.Bu gibi sorunlar hemen çozülecek gibi değil zira binlerce yıllık bir erkek egemen kültürün bir anda yok olması beklenemez.Bu gibi filmlerle aslında verilmek istenen kadınlara isterlerse ve savaşırlarsa bunu başarabilecekleri yönünde.Kadının isterse onun önünde hiçbir engel durumaz.
İnsanların iğrenerek dinledikleri işleri yapan iki kadın olarak küçük insanmış muamelesi görselerde aslında kocaman yürek taşıyorlar.Mesela Rose’un eski okul arkadaşlarını ziyaret ettiği zaman tüm arkadaşlarının zengin birisiyle evlenip çocuk sahibi olmaları ve rahat bir hayat sürmeleri her ne kadar dışarıdan bakıldığında güzel gibi gözüksede bir teslimiyetten başka birşey değildir.Rose da işte burda asıl kazanandır.Çünkü tüm kadınlığıyla önüne çıkan tüm engelleri aşmaya çalışmaktadır.Aşıp aşmaması önemli değil,asıl önemli olan bunu yapmaya cesareti olması.Zira diğerleri buna cesaret edemeyip erkek egemen bir anlayışa boyun eğmişlerdir.Rose eğer sonunda yenilse bile savunacak durumu vardır,çünkü her ne olursa olsun denemiştir.
Filmin feminist altyapısının dışında oyunculuklara da değinmek gerekir.Amy Adams ve Emily Blunt bu kavgada varolmaya çalışan iki kardeşi çok güzel yansıtıyorlar.İkisi de son dönemde yükselişe geçen iyi oyuncular.Hele Amy Adams bir başka güzel oynuyor.Piyasa filmleri için gereken güzelliğe sahip olup daha hafif filmlerde oynamanın ona getireceği maddi kazanç ne olursa olsun iyi oyunculukların mutlaka bağımsız yapımlarda çıkması gerçeğinden hareketle samimi oyunculuğuyla göz dolduruyor.Alan Arkın’a ise söylenecek birşey yok.Bundan önce oskar aldığı Little Miss Sunshine’daki dede rolünün devamı gibi yine döktürüyor.Özellikle filmin kadınları üzerindeki ağır dramının biraz olsun hafiflemesi için çok iyi yazılmış bir karakter Alan Arkın’ın canlandırdığı baba figürü.Torunla olan muhabbetleri,olaylara hep pozitif yaklaşması,yapamayacağını bile bile herkese umut dağıtması kısacası her zaman yanınızda bulunmasını istediğiniz bir akrabanız gibi filme de ayrı bir umut aşılıyor.
Kısacası sizi sıkmadan,dramın dozunu kaçırmadan yüzünüzde kocaman bir tebessümle bitireceğiniz güzel bir film Sunshine Cleaning.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder