19 Mayıs 2014 Pazartesi

Gündeme dair; Bu filmi daha önce görmüştük

Malumunuz ülke olarak oldukça acılı dönemden geçiyoruz. Kelimelerin anlamsız geldiği bu noktada ölenleri geri getirmeyeceğini bilmenin üzüntüsüyle sadece ileride bunları yaşamamak adına bir iki kelam etmek gerek. Aslında bu yaşananlar ilk değildi. Hem maden faciası olarak hem de muktedirlerin sistematik katliamları olarak. Uzun uzadıya anlatmak için ne bu sayfa yeter ne de zaman. Soma üzerine yazılanları okurken bir yorum dikkatimi çekti. Aslında son zamanlarda bütün yaşadıklarımızı özetliyordu. "Bu artık devletsiz bir milletin çetelerle mücadelesidir." gerçekten de öyleydi. Artık tek umudumuz başımızdakinin tarihteki muadillerinin sonları gibi yaptığı işin fıtratında olan sonu yaşamasıdır.

Evet dediğimiz gibi bu yaşadıklarımız ilk değildi. Sinema gibi sonsuz görsel ansiklopedimizde yaşadıklarımızın bire bir aynısı örneklere sahibiz. Maden faciası sonrası hemen hemen herkesin aklına gelen iki filmden biraz bahsedelim. İlki sinema tarihimizden 1978 yapımı Yavuz Özkan yönetmenliğinde Cüneyt Arkın ve Tarık Akan'ın başrollerinde dönemin Antalya altın portakal film festivalinde en iyi film,en iyi erkek,kadın ve yardımcı kadın oyuncu ödüllerini alan Maden filmi. 80 darbesine doğru siyasal tarihimizdeki 60 demokrasisi denilen o en çalkantılı ve bence o dönemi yaşamadım ama şimdiye kıyasla en onurlu yıllarında, Türk sinemacıları sinema sanatının var olma amacını yerine getirerek toplumsal olaylara kayıtsız kalmadan toplumsal belleğimize bu filmi kazandırdı. Film; kötü koşullar altında çalışan maden işçilerini bilinçlendirerek patronlara karşı birlik olmayı çabalayan devrimci İlyas'ı (Cüneyt Arkın) anlatır.O sıralarda göçük altında kalan işçilerin etkisiyle diğer işçilerde yavaş yavaş sendika bilinci oluşmaya başlar. Bunun üzerine işçilerinin biraz da olsun dikkatini dağıtmak için madenin sahibi kapitalizmin en büyük silahı yani eğlenceyi kullanarak şehre lunapark getirtir. İlyas ve Nurettin(Tarık Akan) bilinçlendirme faaliyetlerini yürütürken çalışma koşullarını düzeltmek için imza kampanyası düzenlerler. Tabi bu durum patron sahiplerinin işine gelmez ve İlyas'a suikast düzenleme noktasına kadar gelirler. Bundan sonra işçilerin dayanışması iyice artar ve İlyas'ın göçük altında kalmasıyla zirveye ulaşır,sonuç olarak greve giderler. O döneme göre oldukça sıradan gelebilecek ama şimdi düşününce neredeyse ütopik görünen bu hikaye döneminde takdir toplamış ve alkışlanmıştı. Sanki gelecekten bir filmden bahsediyormuşuz gibi şuanki bize ne kadar uzak görünüyor bu hikaye. Patrona karşı çıkma,mücadele,grev ve kazanma. Tekrar tekrar izlenilesi ve ders alınası bir başyapıt.



Diğer akla gelen film ise Emile Zola'nın aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılmış Germinal. Zola'nın ölümünden sonra Germinal, tartışmasız onun en iyi eseri olarak atfedilmiştir. Cenazesinde işçiler toplanmış ve Germinal! Germinal! diye bağırdıkları rivayet edilir. O zamandan itibaren kitap işçilerin çalışma şartlarını sembolize eder duruma gelmiş ve madenci sınıfı kültüründe önemli bir kilometre taşı olmuştur.1993 yapımı Gerard Depardieu ve Renaud'un başrollerinde oynadığı versiyonu tıpkı Maden gibi tekrar tekrar izlenilesi, Zola'nın başyapıtı da şiddetle okunasıdır.


Merak edip izlemek isteyenler için de buyrunuz.


Maden - Tarık Akan & Cüneyt Arkın (1978 - 90dk) | Alkışlarla Yaşıyorum

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder