15 Ekim 2013 Salı

Film Ekimimden 'Sefertası'


Bu yıl Film ekimi kapsamında gösterilen Ritesh Batra’nın ilk uzun metraj filmi Dabba(Lunchbox-Sefertası) Hindistan’ın Mumbai (Bombay) kentinde Harvard profesörlerinin bile gelip araştırma yaptığı sefertası dağıtımın sistemi Dabbawalla ekseninde güzel bir kavuşamama hikayesini anlatıyor.
Filme girmeden önce biraz Dabbawalla sisteminden bahsetmek gerek. Hintçe Dabba sefertası, walla ise adam anlamına gelmektedir. Hepimizin bildiği küçük yuvarlak kutuların üstüste konmasıyla oluşturulan sefer tasının aynısı. Bu kutu adam denilen kişiler her sabah evlerden sefer taslarını toplayıp gerekli yerlere öğlen yemeklerine yetiştiriyorlar. Tabi bu cümle kolay gibi geliyor ama Hindistan’ın o kaosunu düşününce çok da kolay gelmiyor açıkçası. 125 yıllık bir geleneğin ürünü yaklaşık 5.000 dabbawallalar 200.000 sefertasını sorunsuz bir şekilde müthiş bir organizasyon ağıyla dağıtıyorlar. Dile kolay evet ama yılda yaklaşık 65 milyon öğün sorunsuz bir şekilde sahibine ulaştırılıyor. Okuma yazma dahi bilmeyen bu sefertası adamların renk kodları, iç güdüler ve takım çalışmasıyla bu işin altında kalkması hakikaten de profesörleri üstünde çalıştıracak kadar önemli bir konu. Forbes dergisi bu sistemi altı sigma performans değerlemesine tabi tutmuş ve %99.999999 doğruluk oranı vermiş. Yani kısacası 1 milyon dağıtımda 1 tanesi hatalı yere gidiyor.


İşte bu kusursuza yakın sistemdeki 1 hatalı dağıtım sayesinde filmimizin hikayesi çıkıyor ve kocasının ilgisizliğinden yakınıp yemekleriyle tekrar onun ilgisini çekmeye çalışan Ila ve eşinin ölümünden sonra hayatta bir amacı kalmamış emekliliğine yakın Saajan’la tanışıyoruz.
Hikaye bu ya yanlış gelen sefer tasındaki lezzetli yemekleri yiyen Saajan bir sonraki gün bir teşekkür mektubu yazar ve aralarında hayatlarındaki boşlukları doldurabilecekleri bir dostluk bağı oluşur. Saajan devlet dairesinde istihkak muhasebecisi olarak çalışmaktadır. Sıkıcı bir işinin yanı sıra eşinin ölümünden sonra hiçbir beklentisi kalmamıştır. Tek isteği erken emekli olup işinden evinden uzaklaşmaktır. Yerine geçecek olan hayat dolu Shaikh’le bile ilgilenmez, ona ters davranır. Gel zaman git zaman lezzetli yemeklerin yanı sıra dertlerini kederlerini anlatabildiği bir mektup arkadaşı Ila ile her şeyini paylaşır hale gelmiştir. Aynı şey Ila için de geçerlidir. Eşinin ilgisizliğinden bıkmış gündelik işlere boğulmuş bir ev kadını olan Ila’da aynı Saajan gibi onu boğan her şeyden kaçmak istemektedir. Küçük kızının kitabında gördüğü insanların ferah içinde yaşağıdığı Nepal’e gitmek arzusundadır. Saajan’la olan dostlukları zamanla yerini adını koyamadıkları farklı bir duyguya evrilse de her ikisi asıl kendi hayatlarını sorgulamaktadırlar.

Artık Hollywood'da da görmeye alıştığımız Bollywood’un ünlü yüzü İrrfan Khan ve doğu halklarının tüm güzellik öğelerini taşıyan Nimrat Kaur karşılıklı olarak oynamasalar da Hindistan’ın o meşhur kaosuyla beraber hayatın tüm sıkılmışlıkları arasında insanların çıkmazlarını çok güzel yansıtıyorlar. Dil-din-ırk gözetmeksizin bin yıllardır geçerliliğini koruyan “Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer” mottosundan hareketle hayatın bütün tatsızlıklarını biraz tuz, biraz baharat ile gidermeye çalışan Ila ve bence filmin esas kahramanı hiç gözükmeyen üst kat komşusu teyzenin diologları son derece keyif veriyor ve filmin mizah damarını oluşturuyor. Saajan’ın da yatay-dikey mezar aforizması ile hayatın koşturmacasına yapığı varoluşsal göndermeler filmin ağır basan alt metnini oluşturuyor.

Filmde hayata dair bir çok aforizma mevcut. Zaten spiritüalizm diyince konunun membası Hindistan’da tanrısal zeminde olmasa da Kafkaesk zeminde kurulan hayatın sorgulanmasında kusursuz işlendiği düşünülen bir sistemde bile olabilecek bir hatadan böyle bir dostluğun kurulmasıyla rastlantısal bir zemin kuruyor kendine. “bazen yanlış bindiğiniz bir tren sizi doğru istasyonda indirir.” mottosu da işte burda ortaya çıkıyor ve filmin ana omurgasını oluşturuyor.

Hayata dair düşündürmeleriyle, lezzetli yemekleriyle, Hindistan'ın renkli atmosferinde kaosuyla neşesiyle içinizi ısıtacak bir film Sefer tası. Afiyet olsun.


 **Filmle alakasız ama yazarken bunu dinledim, güzel gitti. Yazının soundtrack'i olabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder