15 Ağustos 2012 Çarşamba

Gerçek Nedir?

MV5BMzQ2NzYwOTEzMl5BMl5BanBnXkFtZTcwNjExNTMxOA@@._V1._SY317_Philip K. Dick’in “We can remember it for you wholesale”  hikayesin bereketi malum.Aynı yılların ürünü Matrix ve ExistenZ gibi filmlerin yanı sıra 1990 yapımı Total Recall (Gerçeğe Çağrı)’ya da ilham kaynağı olmuştu.Karşımızdaki film de bu filmin Len Wiseman yönetmenliğinde tekrar çevrimi.Sharon Stone ve Arnold Scharzenegger ‘in başrollerinde olduğu, yayınlandığı tarihte oldukça ilgi gören güzel filmlerden biriydi gerçeğe çağrı.Şu aralar hollywood’da bilimkurgu alanında çokca film yapılıyor ama maalesef bu üretim sürecinde yaratıcılık kısmı baya bir sıkıntılı geçiyor.Yeniden çevrimler oldukça popüler.Yeni bir şey yaratmaktan ziyade hazır tutmuşa sarılıyor yapımcılar.Tamamen yatırımcı mantığıyla kısa vadeli geri dönüşe odaklanan yapımcılar üstüne fazla düşünülmemiş sanat kısmı es geçilmiş projelere hemen atlıyorlar ama kaçırdıkları bir nokta da tutmuş bir filmin yeniden çevriminde seyirci ilk filmdeki o kaliteyi görmek istiyor.Maalesef en başta söylemek gerek ilkini aratan vasat bir yeniden çevrimle karşı karşıyayız.Oyuncu kadrosuna baktığımızda beklentilerimiz hayli yükseliyordu oysaki.Colin Farrelll,Kate Beckinsale,Jessica Biel,Bryan Cranston gibi sağlam oyuncular yer alıyor.Colin Farrell ilk filmdeki Arnold’un o aksiyona yatkın görünümü ve oyunculuğuna denk biri değil ama insani özellikleri ön planda tutarak, rahat oyunculuğu ile iyi kıvırıyor diyebiliriz.Daha doğrusu rolünde pek sırıtmıyor.Sharon Stone’dan sonra Kate Beckinsale’in seçilmesi biraz daha riskli bir seçim olmuş ve o noktada sınıfta kalındığını düşünüyorum.Sharon Stone’ın femme fatale imajının yanı sıra aksiyon yüklü oyunculugundan sonra Beckinsale’in donuk oyunculuğu aksiyona uyuyor ama genel anlamda soğuk bir performans gibi algılanıyor.İçinden birini seçecek olsam kesinlikle Stone’u seçerdim.Diğer oyunculardan en çok beğendiğim Jessica Biel oldu.Genel performansından çok güzelliği ile filme sıcaklık kattığı kesin.Biraz torpilli davranıyor olabilirim kendisine ama bence en öne çıkan oyunculuk onunki.

total_recall_rect-460x307Filmden biraz bahsetmek gerekirse distopik bir zaman diliminde dünya Birleşik Britanya ve onun kolonisi Avustralya olarak ikiye ayrılmış.İnsanlar insanlık dışı bir durumda kümelenmiş haldeler.Dünyanın bir ucundan bir ucuna dünyanın merkezinden geçen bir metrovari ulaşımla bağlanan koloni’den Birleşik Britanya’nın yani dolayısıyla emperyalizminin işçi gücü karşılanıyor.Bütün kaotik,faşist düzenlerde görülen “her yasak kendi isyancısını doğurur” mottosundan hareketle halk buna kayıtsız kalmıyor ve Matthias’ın başını çektiği isyancılar yönetime kafa tutuyor.Bütün terör olaylarının sebebi kabul edilse de günümüz yönetimlere gönderme yaparak aslında faşist düzenin kendi iktidarını sağlamlaştırmak için kendi halkını vurması konu alınıyor.Baya bir tanıdık geldi doğrusu.Özellikle sentetik ordu diye anılan robotlardan oluşan bir güç kurulması faşizmin doğasındaki insani duygulardan yoksun yoketmeye programlanmış askerlere göndermesi de oldukça günümüze uymuş.Tabi bunları anlatması güzel ama tatlı su solculuğu tarzında bir görev üstlenen hollywood’un bu tür eleştirileri asla hedefine ulaşmıyor ve çok yapay duruyor.

total-recall-615-1343888643Bir başka günümüze gönderme ise insanların içinde yaşadıkları gerçeklerden kaçmak için kendilerine sanal fanteziler sunanlara hemen kanması.Burada biraz dikkatli bakarsak aslında bunu dünyada en iyi yapan kurum tabi ki de hollywood sektöründen başkası değil.Kapitalizmin sıfır karakterli yapısınına uygun bir söz vardır.Kapitalizm kendisinin asılacağını bile bile o ipi satar diye.Aynen o hesap sunduğu içi boş,geçici fantezilerle insanların acı gerçeklerden kaçmasını sağlar ama bu kaçma kesinlikle bir başka fantezi tarafından devamı sağlanır.Yani bir bakıma bir uyuşturucu görevidir.Sürekli duygusal pompalanma ihtiyacı duyan seyirci bir noktadan sonra sektöre bağımlı hale gelir.Burada bahsettiğimiz sinema sanatı değildir ,sinema suretine bürünmüş beyin yıkama araçlarıdır.Hitler gibi faşistlerin kendi fikirlerini empoze ettiği propaganda filmlerine nasıl sinema filmi demiyorsak bunlara da aslında sinema filmi denilmemeli.Bu başka bir tartışma konusu,uzun bir vakitte konuşuruz.

jessica-biel-as-melina-in-total-recall-2012-11Bu filmdeki sanal fantezi satma olayı “rekall” adı verilen kimyasallar sayesinde beyinde istenilen hayalin yaratıldığı bir program.Sıkıcı hayatından bunalan Dougles Quaid sürekli gördüğü rüyalarının etkisinden ve hayat rutininden kurtulmak için rekall programına katılmak istiyor ama bu sanal fantezi durumu çığırından çıkıyor ve bütün film boyunca gerçek nedir sorularını soracağımız başka gerçekleri ortaya çıkarıyor.
Bu çarpıtılmış gerçeklik kahramanımız için bir noktadan sonra paranoyaya dönüşüyor ve onunla beraber biz de gerçeği aramaya koyuluyoruz.Seyirci açısından gerçeklik olayına bakacak olursak hayatın devamı için temel alınan gerçeklerin yıkılmasıyla insan neye inanacağına şaşırır ve genellikle duygular burada öne çıkar.Ama beyin yıkama işinin yan ürünü kalbin de yıkanmasıyla insanın bütün silahları elinden alınmış olur.Duyguların ve düşüncelerin saptırılmasıyla adete pimi çekilmiş bombaya dönen insan bence toplumdaki en tehlikeli varlıktır ve çevresine büyük zarar verebilir.Filmde de Farrell’in Beckinsale ve Biel arasında kalması düşünce karışıklığının yanı sıra duygusal karışıklık da yaratıyor ve tamamen bir girdaba kapılıyor kahramanımız.


Bunların ışığında genel anlamda filmi düşündüğümüzde ilki kadar dikkat çekmediği kesin,gişe rakamları da bunu gösteriyor.Kısacası söyleyecek olursak mirasa konma telaşındaki hain evlattan öteye geçmiyor maalesef.Filmin tek artısı(!) heralde çocukluk zamanlarımızda konumlandıramadığımız,o yaşlarda hayal gücümüzün sınırlarını genişleten 3 memeli ablamızı tekrar görmemiz olabilir:)

total-recall-kaitlyn-leeb_240x320

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder