Bu yılki program tükettiğimiz dünya,uluslararası panaroma,insan manzaraları:portreler,post komünizm dönemi,Arap dünyasından,mercek altında:Romanya gibi oldukça ilginç bölümlerden oluşuyordu.Oluşuyordu diyorum çünkü bugün saat sekizde Emek Sinemasının önünde yapılacak törenle kapanacak.Bu haliyle bile sokakta kapanış töreni yapılan ilk festival olacak galiba.
Cumartesi deyim yerindeyse bir maratonla üç seansına katıldım.Öğlen dörtten akşam ona kadar resmen belgesele doydum.İzlediklerim ve izlenimlerim ise;
- DİREN İŞ –YASAKLI SANATIN ÇÖLÜ(THE DESERT OF FORBIDDEN ART)
Post komünizm bölümünün iddialı yapımlarında biri Yasaklı sanatın çölü.Ekim devrimi sonrası devrimin kalıcılığını sağlamak adına kendi sanatını yaratan Sovyet anlayışı Stalin zamanında yönetime karşı gelen her türlü sanatsal akıma ket vurdu ve o zamanlarda ilerici muhalefet yürüten binlerce sanatçı ya idam edildi ya da sovyet çalışma kamplarına hapsedildi.Sanat meraklısı Igor Savitsky Orta Asya’da Özbekistan’ın kuzeyinde Karakalpak özerk bölgesinde daha önce yasaklanmış ve insanların evlerinin bodrumlarında çürümeyi bekleyen Rus Avangart Sanat akımının örneklerini toplamaya başlaması ve çölün ortasında bir vaha misali nadide parçalarıyla bir müze kurmasını anlatıyor bu belgesel.Tabi bu işi yaparken yeni çalışmaları gün ışığına çıkartmasının heyecanının yanı sıra KGB’nin nefesini her zaman ensesinde hisseden bir adamın yine de davasından ve sanat sevgisinden vazgeçmemesi filmin temelini oluşturuyor. Devlet görevlisiymiş gibi topladığı 40.000’e yakın parçayı Nukus müzesi çatısı altında birleştiriyor ve çölün ve despotizmin hiç bir zaman inanmış insanı işinden alıkoymayacağını çok güzel özetliyor.
http://www.savitskycollection.org/
http://www.desertofforbiddenart.com/
- ORADA HAYAT VAR – 12 KIZGIN LÜBNANLI (12 Angry Lebanese)
- Evlilik Hikayeleri : Zuzanna –Stanislav / Evlilik Hikayeleri Yirmi Yıl Sonra :Zuzanna -Stanislav
Film sonrası esas süpriz filmin yönetmeni Helena Trestikova’nın filmle ilgili söyleşiye katılmasıydı. Her soruya içtenlikle yanıtlayan Trestikova bu projenın devam edeceğini ve çiftlerimizin bu sefer ellili yaslarındaki hikayelerini aktaracaklar müjdeledi .Kahramanlarımızın 18’lerinde basladıkları bu röportaj serüveninde karakterlerimizi 50’li yaşlarını görmek son derece ilginç bir deneyim olacağına benziyor. Bu proje ne kadar ileri gidecek bilemem ama doğumlarını ve hayatlarını gördüğümüz insanları sanki bizimde tanıdıklarımızmış gibi gördükten sonra hayatlarının sonuna yaşlaştıklarını görmek insanın içini burkuyor.
Helena Trestikova;
http://www.documentarist.org/2011/fest/Eng/programme/section_trestikova.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder