26 Nisan 2011 Salı

Bir Garip Kuğu

 black-swan_poster-535x792

NATALIE PORTMAN’A en iyi kadın oyuncu oskarını kazandıran black swan baştan sonra gerilimini ve temposunu düşürmeden izleyiciyi koltuğuna çiviliyor. Çaykovski’nin kuğu gölü balesine çok farklı br pencereden bakan yönetmen Darron Aronofsky her zamanki gibi yönetmenlik adına farkını ortaya koyuyor ve kimi otoriye göre en iyi yönetmen oskarını kılpayı kaçırıyor kimine göre de akademi yönetmeni görmezden geliyordu.BC-black-swan-mirror

Kuğu Gölü Balesi oyunu etrafında gelişen olaylar bir sanatçının sanatı adına neler yapabileceğini daha doğrusu sanatını merkezine koyduğu kişiliğinin sınırların dehşet derecede ne kadar ileri gidebileceğini açıkca gösteriyor. Bale sanatı genel olarak bahsedersek dans sanatı içerdiği bedensel görselliğin uzantısı olarak diğer sanat dalları arasında yapması daha kolay gözükmesine yol açar. Bir müzisyen müziğini yapacağı enstrümanla bütünleşmesi ve ya ressamın paletleriyle,fırçalarıyla tek bir vücut olması gerekir.Tabi böyle bir durum dans için görünürde geçerli olmasada asıl zor kısmı bedenin müzikle terbiye edilme sürecidir. Hele hele filmdeki gibi kahramanımız bir yetişkin bedenine sahip olup içinde bastırılmış duyguları ile deyim yerimdeyse vücuduna bomba sarılmış bir çocuk biçimindeyse bu süreç filme de gerilimini veren sancılı bir süreç oluyor.

Anne figürünün hayatında baskın rol oynaması Nina’yı hem annenin kendi kariyerini bitirişinin nefretinin öcünü alırcasına kendine bağımlı halde bırakmasına neden oluyor hem de son oyunu için soyunduğu çift kişilikli rolü içinse iyiyli kötü arasında gelgitler yaşamasına sebep oluyor. Tamamen dış dünyanın zorluklarından izole edilmiş yapay hayatını yatak odasındaki pembe tonların ve oyuncaklarının gerçeklerden uzak masalsı anlatımıyla gözlemlememiz  mümkün, ama asıl sorun bunun üstüne Kuğu Gölü balesindeki kötü karakter Kara Kuğuyu içselleştirmesi için içinde hiçbir temeli yoktu. Hal böyle olunca çocuk saflığındaki kahramanımız Nina obsesif biçimde mükemmel olma yolunda önüne çıkan her türlü engeli yine yıllarca içinde bastırılmış duyguları ile yıkmaya çalışıyor.

black-swan-mirror

İyiyle kötü arasında gelgitlerini felsefik düzlemde ele alacak olursak, doğu mistisizminde de var olan her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır misali insanın bu hayatta tam anlamıyla iyi olamacağını anlıyoruz. Ama aynı durum kötü olma durumu için geçerli değil maalesef. Kahramanımızda bunu bildiği için ulaşabileceği mükemmelliğe yelken açıyor ve gerilimin aslı unsurunu oluşturuyor. Herkesin bildiği ama insanlığın temel kurallarını çiğnememek için bilmediği varsaydığı gerçeklerden yola çıkıyor kısacası bu gerilim.

Yatak odasında yapay renklerin uzantısı olarak konu hakkında şu özete varabiliriz.

Bütün renkler kirlendi, birinciliği beyaza verdiler. Galiba kahramanımızda bütün güzelliği ve saflığıyla mükemmellik uğruna bizlerden ekstra bir şey yapmadan çokca kir gösteriyor.

BlackSwan03

(peki bunca felsefik alt metin irdelenirken nerden çıktı bu Natalie portman ve Mila kunis  ablamızın yakın fotoğrafı diye sorabilirsiniz.Bir anlamı yok sadece maksat dikkat çekme olsun ne de olsa SEX SELLS:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder