Güneşi Gördüm Mahsun Kırmızıgül’ün ikinci filmi.Kendisinin türkücülükten yönetmenliğe dikey geçişinin tepkileri sürerken filmlerinin gişede gösterdiği başarılarla da konuşulmaya devam ediliyor..En son oskarlara Türkiye’nin adayı olarak gösterilmesi çoğu kesimce baya eleştirildi.Ülkenin imajını kötü gösterir noktasında birleşen sert eleştiriler filmin iyiliği kötülüğü noktasından çıktı verdiği mesajlar düzeyinde değerlendirilmeye başlandı.Elbette bir sinema filmini oluşturan bir çok etken vardır.Yönetmenin anlayışı,oyuncuların performansı,senaryosu,kurgusu, verdiği mesaj ve daha daha birçok etken.Ama bunların es geçilip yönetmenin sanat geçmişi,başkaları ne düşünür nasıl gözükürüz düşüncesi ile eleştirilmeye başlandı mı eleştirilerden sağlıklı sonuç elde edilemez.Maalesef bu filmde de film dışı bir çok unsur filme mal edilmeye çalışıldı.Bu yüzden eleştirilerin yoğun olduğu vizyon sırasında değil daha sonra izlemek istedim.Böylelikle gereksiz eleştiriler yapılıp bitecek,filme önyargısız bakmak mümkün olacaktı.
Kafamızdaki ön yargıları elemine ettikten sonra filme gelecek olursak Mahsun Kırmızıgül’ün sinemada yeni olmasına karşın iki filminde de söylemesi zor şeyleri söyleme derdi onu daha samimi ve cesur kılıyor.Beyaz Melek’te yaşlılar ekseninde doğu-batı karşılaştırmasına soyunması doğu kökenli ve medyatik türkücü geçmişine aksi yönde son derece objektif bir yaklaşımdı.Gerçi gelebilecek eleştirileri önleyen çok yoğun bir duygu seli vardı ve bu bir noktadan sonra duygunun sömürülmesi kıvamına geliyordu.Güneşi Gördüm’e de gelecek olursak ilk filmdeki gibi bir duygunun kontrolü söz konusu değil.O kadar dibine vuruluyor ki dramın artık ağlayası varsa bile seyircinin ağlayamayacak duruma geliyor.Evet belki anlatmak istediği hayatlar zor ve yaşanan dramlar gerçekçi olabilir ama eğer bu verilen mesajlar aklı selim bir şekilde seyirciye ulaşamıyorsa sinemanın derdinden uzaklaşmış oluyor.Yani sinema eğer insanların kendini görmek ve anlamak için sosyal sorumluluğu olan bir mecraysa eğer,duyguların dozunda verilip düşüncelerin önüne geçmemesi gerekiyor.Ama Mahsun Kırmızıgül’ün iki filminde de izlediği yol eski Türk filmlerindeki gibi dramın dibine vurmak.Sadece farklı olan yaşanan coğrafyalarda ki dramlar.Akraba evliliği,terör,erkek egemen anlayış,bir yere ait olamama durumu,geçim sıkıntısı,doğayla savaş vs…Bu noktadan bakarsak her biri koca bir film konusu olabilecek bu dramlar Güneşi Gördüm’de hepsi bir arada modeliyle izleyiciye sunuluyor.Bu durum filmin temposunun hiç düşmemesini sağlıyor olabilir ama izleyici de kafasını toplaması ve gözyaşını silmesi için fırsat bırakmıyor.Tıpkı eski Türk filmleri gibi.Eski Türk filmlerinde kızla erkeğin başına gelmeyen kalmıyordu.Kör oluyor,batakhaneye düşüyor,derbeder oluyor ve bizi üzüntülerden üzüntülere sokuyorlardı.Aynısı burda da var ama tek fark olarak siyaseten daha gelişmemizden kaynaklı artık yüksek sesle dile getirilen Kürt kimliğinin sonucu doğu sorunlarına odaklanan sinema anlayışının bir ürünü olması.Belki de Amerikada ki gibi siyah egemen blaxploitation tarzı gibi yeni bir sinema akımımız oluşuyor olabilir. Eskiden ne zaman baş karakterin başına türlü türlü olaylar gelse” hımm klasik türk filmi işte” derdik,galiba bundan sonra Güneşi Gördüm gibi terörden kaçan,akraba evliliği yapmış,erkek çocuk isteyen,kardeşi travesti olmuş Kürt eksenli filmlere “hımm klasik kürt filmi işte”diyeceğiz.Mahsun da belki Türkiye’nin Spike Lee’si olacak.Yıllardır doğu sorununda bir adım bile ilerleyemeyişimizin sonunca yaşanan dramlarda artık klasikleşiyor maalesef.Sonuçta bütün bu dramlar bizim dramımız ve ne kadar sahiplenirsek sinemamıza da o kadar yansır.
Keşke siyaset anlayışımız darbelerle,işkencelerle,sürgünlerle kesintiye uğramasaydı da Yılma z Güney gibi değerlerimiz sinemamızın üstü kapalı,yasaklı sinemacıları değilde göğsümüzü kabarta kabarta övüneceğimiz Doğunun dramını anlatan sinema anlayışının en önemli temsilcileri olurlardı.
İşte Güneşi Gördüm,Beyaz Melek gibi filmler aslında zihinlerimizdeki perdelerin yavaş yavaş kalkmasının sonuçlarıdır.Ve anlattıkları bakımından daha emekleme safhasında olduklarından şu noktada iyi veya kötü diye değerlendirme yapmak yanlış olur.Zira anlattıkları çok sıcak.Zaman geçtikçe ve bazı değerler yerine oturunca görebileceğiz gerçek değerlerini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder