23 Ocak 2018 Salı

Oscar Adayları Açıklandı

Bu yıl 90'ıncı kez düzenlenecek olan Akademi Ödülleri'nde heyecan dorukta. Akademi tarafından ödüle aday gösterilenler açıklanıyor. Fatih Akın'ın Altın Küre ödülü kazanan In The Fade adlı filmi ise yabancı dilde en iyi film adayları arasına giremedi.
Oscar adayları Samuel Goldwny Tiyatrosu'nda açıklandı. Akademi Başkanı John Bailey'in açılış konuşmasının ardından Tiffany Haddish ve Andy Serkis 24 dalda belirlenen adayları açıkladı.  
Shape of Water, tam 13 dalda aday gösterilerek bu yılın rekorunu ele geçirdi. Onu, sekiz dalda aday olan Dunkirk ile yedi dalda aday gösterilen Three Billboards Outside Ebbing, Missouri" izledi.
Meryl Streep ise Hollywood'un Oscar adayları tarihine adını yine yazdırdı. Streep, bu yıl da The Post filmiyle en iyi kadın oyuncu dalında aday oldu. Bu ünlü oyuncunun 21'inci adaylığı.
En İyi FilmEn İyi Film
  • Call Me by Your Name
  • Darkest Hour
  • Dunkirk
  • Get Out
  • Lady Bird
  • Phantom Thread
  • The Post
  • The Shape of Water
  • Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Yönetmen
En İyi Yönetmen
  • Dunkirk - Christopher Nolan
  • Get Out - Jordan Peele
  • Lady Bird - Greta Gerwig
  • Phanton Thread -  Paul Thomas Anderson
  • The Shape of Water -  Guillermo Del Toro
En İyi Erkek Oyuncu
En İyi Erkek Oyuncu
  • Timothée Chalamet
  • Daniel Day
  • Lewis Daniel Kaluuya
  • Gary Oldman
  • Denzel Washington
En İyi Kadın Oyuncu
En İyi Kadın Oyuncu
  • Sally Mawkins
  • Frances Mcdormand
  • Margot Robbie
  • Saoirse Ronan
  • Meryl Streep
En İyi Uyarlama Senaryo
En İyi Uyarlama Senaryo
  • Call Me By Your Name
  • The Disaster Artist
  • Logan
  • Molly's Game
  • Mudbound
En İyi Orijinal Senaryo
En İyi Orijinal Senaryo
  • The Big Sick
  • Get Out
  • Lady Bird
  • The Shape of Water
  • Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Yabancı Dilde Film
  • A Fantastic Woman - Şili
  • The Insult - Lübnan
  • Loveless - Rusya
  • On Body and Soul - Macaristan
  • The Square - İsveç
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
  • Mary J. Blige - Mudbound
  • Allison Janney - I, Tonya
  • Lesley Manville - Phantom Thread
  • Laurie Metcalf - Lady Bird
  • Octavia Spencer - The Shape of Water
En İyi Erkek Yardımcı Oyuncu
  • Willem Dafoe - Florida Project
  • Woody Harrelson - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
  • Richard Jenkins - The Shape of Water
  • Cristopher Plummer - All the Money in The World
  • Sam Rockwell - Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Belgesel Film
  • Abacus: Small Enough to Jail
  • Faces Places
  • Icarus
  • Last Men in Aleppo
  • Strong Island
En İyi Orijinal Şarkı
  • Mighty River - Mudbound
  • Mystery of Love - Call Me by Your Name
  • Remember Me - Coco
  • Stand Up for Something - Marshall
  • This is Me - The Greatest Showman
En İyi Animasyon Film
  • The Boss Baby
  • The Breadwinner
  • Coco
  • Ferdinand
  • Loving Cincent
En İyi Yapım Tasarımı
  • The Shape of Water
  • Beauty and The Beast
  • Dunkirk
  • Blade Runner 2049
  • Darkest Hour
En İyi Sinematografi
  • Blade Runner 2049
  • Darkest Hour
  • Dunkirk
  • Mudbound
  • The Shape of Water
En İyi Kostüm Tasarımı
  • Beauty and The Beast
  • Darkest Hour
  • Phantom Thread
  • The Shape of Water
  • Victoria & Abdul
En İyi Ses Kurgusu
  • Baby Driver
  • Blade Runner 2049
  • Dunkirk
  • The Shape of Water
  • Star Wars: Last Jedi
En İyi Ses Miksajı
  • Baby Driver
  • Blade Runner 2049
  • Dunkirk
  • The Shape of Water
  • Star Wars: Last Jedi
En İyi Kısa Animasyon Film
  • Dear Basketball
  • Garden Party
  • Lou
  • Negative Space
  • Revolting Rhymes
En İyi Kısa Film
  • DeKalb Elementary
  • The Eleven O'Clock
  • My Nephew Emmett
  • The Silent Child
  • Watu Wote / All of Us
En İyi Film Müziği
  • Dunkirk
  • Phantom Thread
  • The Shape of Water
  • Star Wars: The Last Jedi
  • Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Görsel Efekt
  • Blade Runner 2049
  • Guardians of the Galaxy vol.2
  • Kong: Skull Island
  • Star Wars: The Last Jedi
  • War for the Planet of the Apes
En İyi Film Kurgusu
  • Baby Driver
  • Dunkirk
  • I, Tonya
  • The Shape of Water
  • Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı
  • Darkest Hour
  • Victoria & Abdul
  • Wonder
En İyi Kısa Belgesel Film
  • Edith+Eddie
  • Heaven Is A Traffic Jam on 405
  • Heroin(e)
  • Knife Skills
  • Traffic Stop

17 Ocak 2018 Çarşamba

2018’de Merakla Beklediğim Filmler

 2017’yi geride bıraktığımız şu günlerde geçtiğimiz yılı değerlendirmiştik. İyisiyle kötüsüyle sinema dolu bir yılı geride bıraktık. Şimdi önümüze bakma zamanı. 2018’de de hayli ilginç yapımlarla karşılaşacağız. Marvel ve DC Comics çekişmesi yeni yılda da devam edecek olup, süper kahraman filmleri yine gişe filmlerinin lokomotifi olacağa benziyor. Bunların dışında severek takip ettiğimiz yönetmenlerin de filmlerini de izleme fırsatı bulacağız. Büyük prodüksiyon şirketlerinin yıllık takvimleri hep önceden bellidir gerçi ama aşağıdaki tarihler ülkemiz için geçerli olmayabilir, genelde vizyona girecek diğer rakip görülen filmlere göre değişiklik gösterebilir.
Arif v 216 (5 Ocak 2018)
GORA filminde maceralarını izlediğimiz halıcı Arif ve Robot 216’nın yeni maceraları, yeni yılın ilk günlerinde izleyicilerle buluşacak. Cem Yılmaz’ın gişe filmleri için Gora’nın yeri ayrıdır. Genel kanı olarak ondan sonra çektiği filmlerde ilk film kadar etki yaratamamış olmasıdır. Arog olsun, Yahşi Batı olsun, Ali Baba ve Yedi Cüceler olsun hep Gora ile kıyaslandı ve maalesef onların sınıfı geçtiği söylenemez. Gişe sayılarında da bu açıkça görülebilir. Arif ve 216 Gora’nın sevilen ikilisini tekrar bir araya getiriyor ve geleceğe değil bu sefer geçmişe gidiyorlar.
En Karanlık Saat- The Darkest Hour (23 Şubat 2018)
Gary Oldman’ın heyecanla beklenen Winston Churchill performansı ve yepyeni bir 2. Dünya Savaşı draması Oscar’lar öncesi izleyicilerin beğenisine sunulacak. Gary Oldman’ın performansı şimdiden en çok beklenen olaylardan biri olmuşa benziyor. Bakalım bu filmle oscar ödülüne ulaşabilecek mi?
Tomb Raider (16 Mart 2018)
Angelina Jolie ile özdeşleşen Tomb Raider’daki Lara Croft karakterine bu sefer Alicia Vikander hayat verecek. The Danish Girl filmindeki performansı ile en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar’a sahip olan Vikander böylelikle rüştünü ispatlamıştı. Ex Machina’daki yapay zekâ rolünde de oldukça inandırıcı bir performans sunmuştu. Adının daha çok duyulmasıyla ana akım filmlerde de gözükmesi kaçınılmazdı. Jolie’ye üstün bir tanınma getiren Lara Croft karakteri bakalım Vikander’e şans getirecek mi?
Solo: A Star Wars Story (25 Mayıs 2018)
Hangi dönem olursa olsun, Star Wars serisi ile ilgili herhangi bir haber büyük bir merak uyandırır. Yakın zamanda Disney’in satın almasıyla tekrar seriye başlanmış ve sıkı fanları tarafından pek beğenilmese de yeni kuşak tarafından benimsenmiş ve kendine yeni takipçiler kazandırmıştı. Şimdi ise esas seri üzerinden değil, Han Solo’nun hikayesine odaklanılacak bir spin-off gelecek.
Deadpool 2 (01 Haziran 2018)
İlk yayınlandığında deyim yerindeyse fırtınalar estiren Deadpool şimdiden efsaneler arasına girmişti. Ana akım sinemada şu an oldukça popüler olan süper kahraman filmleri içerdiği dram ve savaş unsurları ile tek yönlü olmuştu. Deadpool ile komedi türünde de yapımlar vermeye başlanması yeni bir kulvar açtı ve ikinci film hemen beklenilmeye başlandı. Yapımcılar da bu fırsatı kaçırmayıp hemen hazırlıklara başlamıştı.
Ocean’s Eight (8 Haziran 2018)
Son zamanlarda Hollywood’da artan feminist hassasiyet sonucu kadın karakterler daha baskın bir hal almaya başladı. Geleneksel Hollywood’da kadın karakter hep ikinci planda kalmış ve çoğunlukla seksi bir figür olarak kullanılıyordu. En son Harvey Weinstein skandalları sonrası sektör bir nevi günah çıkarmaya başlamış ve kadınlara esirgenen haklar yavaş yavaş verilmeye başlandı. Daha önce Hayalet Avcıları filminin kadın karakterle çevrimi sonrası seyirci bu olaya sıcak bakmıştı. Şimdi ise George Clooney etrafında şekillenen Ocean çetesinin kadın versiyonunu izleyeceğiz. Son zamanların başarılı oyuncuları Sandra Bullock, Cate Blancett, Anne Hathaway’in yanı sıra Rihanna gibi ünlü figürler de ekibin içinde.
Sherlock Holmes 3 (15 Haziran 2018)
Scarface (17 Ağustos 2018)
Şu anda halen çekilmekte olan Scarface filmi, Al Pacino’nun en muazzam performanslarından birini sergilediği karakteri, bu kez Diego Luna yorumuyla bizlere sunacak.
Bohemian Rhapsody (28 Aralık 2018)
2018 sonlanırken efsane müzisyen Freddie Mercury’nin hayatından kesitler anlatan bir film gösterime girecek ve Mercury’i Rami Malek canlandıracak. Şahsen en sevdiğim gruplarından biri olan Queen’i ve nevi şahsına münhasır Freddie Mercury’e ait bir dramayı izleyecek olmak oldukça heyecan verici. Rami Malek’de Mr. Robot dizisiyle adından sıkça söz ettirmiş ve ilk haberler düştüğünde Mercury perforsmansının altından kalkabileceğine dair bizleri en baştan inandırmıştı.
Yukarıdaki filmlere ek olarak efsane yönetmenlerin henüz yayın tarihleri netleşmemiş filmleri aşağıdaki gibi;
  • Asghar Farhadi- Todos Lo Saben
  • Terry Gilliam – The Man Who Killed Don Quixote
  • Xavier Dolan – The Death of Life of John F. Donovan
  • Nuri Bilge Ceylan- Ahlat Ağacı
  • Yorgos Lanthimos – The Favourite
  • Lars von Trier- The House That Jack Built
  • Paolo Sorrentino – Loro
  • Paul Verhoeven – Blessed Virgin
  • Alfonso Cuaron- Roma
  • Mike Leigh – Paterloo
  • Gus Van Sant – Don’t Worry, He Won’t Get Far on Foot
  • Asif Kapadia – Maradona

“Sevmek Zamanı” yenilenmiş kopyasıyla ilk kez !f İstanbul’da!


İş Bankası Maximum Kart ana partnerliğinde 15 Şubat’ta başlayacak 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin sürprizlerinden biri de “Sevmek Zamanı” olacak. Dönemin ötesinde sinema anlayışı, Müşfik Kenter ve Sema Özcan’ın etkileyici performansları ve katmanlı senaryosuyla tüm zamanların en iyi Türkiye filmlerinin başında gelen, Türkiye sinemasının auteur’lerinden Metin Erksan’ın sürreel başyapıtı “Sevmek Zamanı”, yenilenmiş kopyasıyla ilk kez genel seyirciyle buluşacak!
Antonionivari bir modernizmle Tanpınarvari bir ‘huzur’”
Reha Erdem’den Nuri Bilge Ceylan’a, Türkiye’de bir çok yönetmeni etkilemiş ve onlara ilham vermiş olan Sevmek Zamanı”, Büyükada’da bir zengin evinde boyacılık yapan Halil adlı bir adamın, evde karşılaştığı bir kadın fotoğrafına aşık olmasını ve onun suretine saplanıp kalışını konu alıyor. Döneminde Erksan’ın biçimsel yeniliği ve Yeşilçam sinemasına aykırı sinema anlayışı yüzünden gösterilecek sinema bile bulamayan ama yıllar içerisinde kült’e dönüşen film, Tüm Zamanların En iyi Türkiye Filmleri” soruşturmalarında ilk sıralardaki yerini de korumaya devam ediyor.

Dünyaca ünlü Fransız sinema yazarı Georges Sadoul’ün “Toplumsal bir temele sahip, eşine az rastlanan modern bir film” dediği; Fatih Özgüven’in “Antonionivari bir modernizmle Tanpınarvari bir ‘huzur’ duygusunun tuhaf, güzel ve belki de günü için fazla erken bir karışımı” yorumunu yaptığı; Selim İleri’nin “Büyük, korkunç yalnızlığı, ‘imkânsız aşk’ı öylesine şiirli yansıtmıştır ki, kederden çarpılıp kalırsınız” sözleriyle tarif ettiği “Sevmek Zamanı”, Metin Erksan ve Kemal Demirel’e ait katmanlı senaryosu, incelikli diyalogları, Müşfik Kenter ve Sema Özcan’ın etkileyici performansları, Mengü Yeğin’in şiirsel siyah-beyaz görüntüleri ve Metin Bükey’in unutulmaz müziğiyle hafızalardaki yerini de eskimeden sürdüren bir klasik.

Yenilenmiş kopya ilk kez !f İstanbul’da!

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema Televizyon Merkezi öğrencileri tarafından restore edilen “Sevmek Zamanı”, 50. yılı nedeniyle Merkez’de kısıtlı bir seyirciye gösterilmişti. Filmin yenilenmiş kopyasının genel seyirciyle buluşması ise, 15 Şubat’ta başlayacak 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde olacak.

12 Ocak 2018 Cuma

Bowie’den Iggy Pop’a, ikon müzisyenlerin filmleri !f istanbul’da!

 15 Şubat’ta başlayacak 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin mini müzik festivali !f music, bu yıl da yılın en iyi müzik filmlerini bir araya getiriyor, partileriyle şehrin eğlence hayatına nefes oluyor. David Bowie’den Betty Davis’e, Iggy Pop’tan Josh Homme’a, ikonik müzik insanları !f music’te buluşacak, müzik tutkunlarının gözü bir kez daha !f İstanbul’da olacak!


İş Bankası Maximum Kart ana partnerliğinin altıncı yılında !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, müzik tutkunlarının gözünü ayıramayacağı filmlerle geliyor. Festivalin mini müzik festivali !f music, David Bowie’den Betty Davis’e, Iggy Pop’tan Josh Homme'a, ikonik müzik insanlarının filmlerini seyirciyle buluşturacak; partileriyle İstanbul’un eğlence hayatına alternatif olacak.
 
Bowie’den kalan son görüntüler
!f music’in en heyecan veren filmlerinden ilki, 2013’te çektiği “David Bowie: Five Years” ile Bowie hakkında yapılmış en iyi belgesellerden birini çekmiş Francis Whately’nin sanatçının ölümünden sonra tamamladığı filmi “David Bowie: The Last Five Years / David Bowie: Son Beş Yıl”. David Bowie’nin ölümünden önce yayınladığı son iki albümü “The Next Day” (2013) ve “Blackstar”ın (2016) yanı sıra kanserle mücadelesini ve hastalığı sırasında yapımına başladığı Broadway müzikali “Lazarus”u odağına alan film, arşiv görüntülerden yakın arkadaşlarıyla yapılmış söyleşilere, ikon sanatçıdan hayranlarına kalan son anlar olacak.

Iggy Pop ve Josh Homme işbirliği
Queens of the Stone Age’in kurucusu ve vokalisti Josh Homme’un fotoğraf sanatçısı Andreas Neumann’ın birlikte yönettiği American Valhalla, bir yandan Amerikalı iki rock müzisyeninin olağanüstü müzikal işbirliğinin hikayesini anlatırken, bir yandan da punk’ın babası Iggy Pop’un 2016 tarihli son albümü “Post Pop Depression”un California çöllerindeki kayıt sürecini de belgeleyen görkemli bir müzik filmi. Hayranlarının Londra’daki Royal Albert Hall’da tarihe geçen destansı performansa da tanık olacakları film, başından sonuna, Iggy Pop kadar ateşi sönmeyen bir belgesel.

Amerikan müziğinin kökleri
Sundance’in Dünya Sineması bölümünde En İyi Belgesel seçilen, Hot Docs’ta iki dalda Seyirci Ödülü’nü kazanan Rumble: The Indians Who Rocked The Worldise, Amerikan Yerlisi sanatçıların mirasının peşine düşüyor ve blues’dan caz’a ve günümüz hip hop’ına, onların Amerikan müziğinde görünmeyen ve yok sayılan etkilerini belgeliyor. Catherine Bainbridge ve Alfonso Maiorana'nın birlikte yönettiği ve Jimi Hendrix’den Quincy Jones’a, Martin Scorsese’den Slash’e, birçok tanıdık ismi ekrana taşıyan film, eleştirmenler tarafından yılın en iyi müzik belgesellerinden biri olarak gösteriliyor.
 
70’lerin ikonu Betty Davis’e ne oldu?
Bölümün merakla beklenen bir diğer filmi, dünya prömiyerini IDFA’da yapan Betty: They Say Im Different, 70’lerin unutulmaz sesi Betty Davis’in ortalığı kavuran şöhretinin ve 30 yılı aşkın zamandır ortadan kayboluşunun gizeminin peşine düşüyor. Phil Cox’un belgesel ve animasyonu yaratıcı bir şekilde harmanlayan filmi, 1970’lerde müziği, sahnesi ve performatif görselliğiyle tabuları kırıp yağmalamış, evlilikleri sadece bir yıl sürse bile Miles Davis’in hayatını ve müziğini derinden etkilemiş, ırkçılıktan toplumsal cinsiyete Amerikalı kadınlar için unutulmaz bir özgürlük sembolü olmuş Betty Davis’in, Amy Winehouse, Macy Gray, Nikka Costa gibi ardından gelen bir çok kadın müzisyeni nasıl etkilediğinin ve Amerika, İngiltere, Fransa ve Japonya'daki moda tasarımcılarına nasıl ilham verdiğinin hikâyesine de tanıklık ediyor.

8 Ocak 2018 Pazartesi

75. Altın Küreler Sahiplerini Buldu


75. Altın Küre Ödülleri’ni kazananlar belli oldu. Oscar Ödülleri’nin habercisi sayılan 75. Altın Küre Ödülleri, 8 Ocak’ta Beverly Hills’te düzenlenen görkemli törenle sahiplerini buldu. Hollywood dünyasının en ünlü isimlerinin katıldığı törenin sunuculuğunu Seth Meyers yaptı.
75. Altın Küre Ödülleri'ne, aktivistlerin düzenlediği eylem damga vurdu. Hollywood'daki taciz skandallarını protesto etmek amacıyla siyah giyinme kararı alan aktivistler ödül törenine de siyah elbiselerle geldiler ve yakalarına "Time's Up" sloganının yazılı olduğu etiketler iliştirdiler.

Guillermo Del Toro’nun filmi The Shape of Water (Suyun Sesi), 75. Altın Küre Ödülleri’ne 7 dalda aday olarak damgasını vurmuştu. The Post ise 6 adaylık ile 2018 Golden Globe’un bir diğer iddialı yapımıydı. Gel gelelim ki gecede Three Billboards Outside Ebbing, Missouri çıkartması vardı. Three Billboards Outside Ebbing, Missouri, 4 dalda Altın Küre Ödülü aldı. 

Dizi ve televizyon yapımlarına baktığımızda ise; Big Little Lies adlı dizi, 6 dalda 75. Altın Küre Ödülleri’ne aday olmuştu. Bir diğer iddialı yapım Feud: Bette & Joan, 4 dalda adaylığa sahipti. Feud: Bette & Joan’ı diğer yapımlardan ayıran bir başka özellik ise, iki başrol oyuncusunun da TV Filmi veya Mini Dizi kategorisinde En İyi Kadın Oyuncu dalında aday olmasıydı. TV/Mini dizi kategorilerinde Big Little Lies, 4 ödül ile geceden ayrıldı. 

SİNEMA
En İyi Sinema Filmi (Drama) - "Three Billboards Outside Ebbing, Missouri"
En İyi Sinema Filmi (Komedi) - Lady Bird
En iyi Kadın Oyuncu (Drama) - Frances McDormand, "Three Billboards Outside Ebbing, Missouri"
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi) - Saoirse Ronan, "Lady Bird"
En İyi Erkek Oyuncu (Drama) - Gary Oldman, "Darkest Hour"
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi) - James Franco, “The Disaster Artist”
En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu-  Allison Janney, “I, Tonya”
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu - Sam Rockwell, “Three Billboards Outside Ebbing, Missouri”
En İyi Yönetmen - Guillermo del Toro, "The Shape of Water"
En İyi Senaryo - Martin McDonagh, “Three Billboards Outside Ebbing, Missouri”
En İyi Yabancı Dilde Film- “In the Fade”
En İyi Müzik - Alexandre Desplat, “The Shape of Water”
En İyi Şarkı - This Is Me” — “The Greatest Showman”
En İyi Animasyon Film - “Coco”

DİZİ
En İyi Televizyon Dizisi (Drama) - “The Handmaid’s Tale,”
En İyi Televizyon Dizisi (Komedi) “The Marvelous Mrs. Maisel,”
En İyi Mini Dizi veya Televizyon Filmi – "Big Little Lies"
En İyi Erkek Oyuncu (Drama) - Sterling K. Brown, “This Is Us”
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi) - Aziz Ansari, “Master of None”
En İyi Kadın Oyuncu (Drama) - Elisabeth Moss, “The Handmaid’s Tale”
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi)  - Rachel Brosnahan, “The Marvelous Mrs. Maisel”
En İyi Kadın Oyuncu(Mini Dizi/TV filmi) - Nicole Kidman, “Big Little Lies”
En İyi Erkek Oyuncu (Mini Dizi/TV filmi)  - Ewan McGregor, “Fargo”
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu - Laura Dern, “Big Little Lies”
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu - Alexander Skarsgard, “Big Little Lies”
Cecil B. DeMille Özel Ödülü - Oprah Winfrey

 

6 Ocak 2018 Cumartesi

2017'de En Sevdiğim Filmler


2017 yılı sinema açısından fevkalade güzel geçti diyebiliriz. Hem gişe filmleri hem de sanatsal yönü ağır basan filmler olsun bolca örneklerini gördük. Gişe sineması açısından bakıldığında Marvel ve DC Comics’in yarışı devam etti diyebiliriz. Zaten son yıllarda vurdulu kırdılı filmler içinde çizgi roman filmlerinin gişede hegemonya kurduğu gözleniyor. Ama her ne kadar iyi olursa olsun bu tür filmler, geriye dönüp baktığınızda aklınızda hiçbir şey bırakmıyor. İzle-iyi hisset-unut filmleri bunlar. O yüzden geçtiğimiz yıla geri dönüp baktığımda beni en çok etkileyen, hala hafızamda yer eden filmleri naçizane sıralamaya çalıştım. Yine her listemde olduğu gibi bunda da belirtmek gerek, bu liste tamamen benim subjektif beğenilerim sonucu oluşmuştur. O yüzden şu niye yok, bu olmadan olur mu, ya da bunun bu listede ne işi var demeyin, bozuşuruz:)
Keyifli okumalar, umarım 2018’de bu yıl kadar verimli ve sinema dolu geçer.
1-A Fantastic Woman (Yön: Sebastian Lelio)
Bu yılki Film Ekimi’nde izleme fırsatı bulduğum “A Fantastic Woman” beni bu yıl en çok etkileyen film oldu. Zaten en iyi yabancı film Oscar’ı adayları içinde de yer almayı başardı. Avrupa prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan Şili yapımı film yarışma seçkisinde de yer almış, en iyi senaryo ödülü ile festivali kapatmıştı. Daha önceki filmi Gloria ile uluslararası başarı kazanan yönetmen Sebastian Lelio’nun adını bir kenara yazın, sinemada anlatılması zor konuları başarıyla perdeye aktaran bu yönetmenin ileride daha da güzel filmler çekeceğine inanıyorum. Trans bireylerin toplum içindeki yerini kazanmaya çalışması, daha doğrusu kendini kabul ettirmeye çalışması ekseninde ilerleyen filmde trans oyuncu Daniela Vega’nın oyunculuğu da filmi güzel yapan etkenlerden biri.
2-İşe Yarar Bir Şey (Yön: Pelin Esmer)

Yılın bana göre en iyi yerli yapımı Pelin Esmer’in İşe Yarar Bir Şey filmi. Deyim yerindeyse şiir gibi bir film, izlemiyorsunuz okuyorsunuz resmen. Pelin Esmer bir röportajında da filmin şiirselliğini şu sözlerle özetliyor “Şiirin başıbozuk haline, yan yana gelmez kelimeleri yan yana getirme özgürlüğüne, anlamasan da olur, sen hissettiğine bak tavrına özenip bu filme kalkıştım biraz da.” Gerçekten de filmdeki karakterlerin yan yana gelme ihtimallerinin bu kadar az olduğu bir hikâyeyi tren yolculuğu ekseninde birleştirmek tam da Pelin Esmer’in aktarmaya çalıştığı şiirselliği özetliyor. Özellikle filmin en sevdiğim yerleri trenin içinde geçen sahneler. Hele o camlardaki yansımalar yok mu, tek kelimeyle enfestiler.
3-Moonlight (Yön: Barry Jenkins)
Moonlight da yılı ödülle kapatan filmlerden biri. Son yılların en enteresan ödül töreninde en iyi film ödülünü önce kaybedip sonra kazanan film tam anlamıyla “Allah sevdiği kuluna önce kaybettirip sonra buldururmuş” misali ödülün sahibi oluyordu. Gerçi yapım yılı 2016 olsa da, ülkemizde bu yıl içinde vizyona girdiği için listeye dahil ettim. Başa baş yarıştığı La La Land’ı da çok beğenmiştim ben, hatta La La Land’ın en iyi film ödülünde bir adım önde olduğunu düşünüyordum. Moonlight’ın keskin ve toplumsal sınırları zorlayan yapısı akademinin seçimini daha çok eğlenceli, Hollywood’un empoze etmeye çalıştığı içi boş mesajlara sahip olan La La Land’ten yana kullanacağını düşünüyordum. Sağ olsun Donald Trump, seçim sürecinde ülkedeki sinir katsayısını arttırıp, duyarlı insanların duyarlılıklarını arttırmasıyla akademi Moonlight’daki gay siyahi gencin hayatına kendini daha yakın hissetti. Böylelikle ilk defa doğal ve küçük mesajlar içeren bir film büyük mesajlar vermeye çalışan filmi alt etti.

4-The Killing of a Sacred Deer (Yön: Yorgos Lantimos)

Yorgos Lantimos’un son filmi “Kutsal Geyiği Öldürmek” uluslararası alanda tanınmasını sağlayan önceki filmi Dogtooth’deki gibi aile kurumunun dinamiklerini konu ediniyor. Lantimos, bu filminde kendi topraklarının mitolojisine başvuruyor ve Yunan mitolojisinin en bilindik intikam öyküsü Agamennon’nun intikam almak isteyen Artemis’in dayatmasıyla kızını öldürmeye çalışmasından hareketle günümüz orta-üst sınıfına mensup ailenin suçlu babasına aynı rolü veriyor. Tabi her ne kadar günümüz dünyasında geçse de sanki mitolojik dünyada geçiyormuş gibi filmin üstündeki yoğun kasvet izlemesi zor bir izlek sunuyor. Ve filmde zaman geçtikçe deyim yerindeyse gerim gerim geriliyorsun ve Lantimos’un da esas isteğinin bu olduğunu düşünüyorum. Hikayeler çok eskiden yazılsa bile gerçekliklerini ve aynı derece de gerçek-dışılıklarını koruyor. Bu girift, bol referanslı senaryonun da bu yılki Cannes film festivalinde en iyi senaryo ödülü aldığını unutmamak gerek.
5-The Party (Yön: Sally Potter)

Bu yıl izlediğim filmler içinde açık ara en çok güldüren film oldu Sally Potter’in Parti’si. 1 saat 10 dakikalık süresi ile klasik film süresine göre kısa kalması filmin bence tek eksiği. Biraz daha uzun olsa, ince mizahla örülmüş diyalogları biraz daha fazla izleseydik keşke diye hayıflanmıştım. Az mekânlı filmleri her zaman çok sevmişimdir. Tek veya iki-üç mekâna sığdırılmış hikâye anlatmak oldukça zordur, zira fiziksel olarak varyasyon yaratmak çok zordur. Ama bunun üstünden gelindiği zaman izlemesi keyifli bir film ortaya çıkar. Sinema tarihinde de buna benzer birçok güzel örnek vardır. Sally Potter’in bir ev partisinde açığa çıkan sırları, edilen itirafları salon, mutfak, banyo ve bahçe ekseninde öyle güzel, öyle nükteli diyaloglarla işliyor ki hakikaten takdir etmemek elde değil.

6- Nocturama: Paris Yanıyor (Yön:Bertrand Bonello)

7- Manchester by the Sea (Yön: Kenneth Lonergan)

8- Toni Erdmann (Yön: Maren Ade)

9- Berlin Syndrome (Yön:Cate Shortland)

10- T2 Trainspotting (Yön: Danny Boyle)

2017'de izlediğimiz filmlerle ilgili David Ehrlich'in şahane çalışmasıyla yazımızı bitirelim.