A MOST WANTED MAN
“Gerilimli bir kedi-fare
oyunu”
Yönetmen
Anton Corbijn
Yapımcılar
Andrea Calderwood
Simon Cornwell
Stephen Cornwell
Gail Egan
Türü
Gerilim
Oyuncular
Rachel McAdams
Robin Wright
Philip Seymour Hoffman
Willem Dafoe
Derya Alabora
Yapım Yılı / Süre
2014 / 121 dk.
İthalat / Dağıtım
Pinema
Vizyon Tarihi: Eylül 2014
KONU
Vahşice işkence
görmüş yarı Çeçen, yarı Rus bir göçmen Hamburg’un İslam topluluğuna girer ve
babasının haksız kazanılmış servetinde hak iddia eder. Alman ve ABD gizli
servisleri konuya yakın ilgi gösterir. Zaman ilerleyip risk yükseldikçe bu en
çok istenen adamın gerçek kimliğini ortaya çıkarma yarışı başlar. Ezilmiş bir
kurban mı, yoksa yok etme eğilimli bir radikal mi?
John le Carré’nin
romanından uyarlanan film, yürekleri durduran son sahnesine kadar gerilimle
ilerleyen modern bir aşk, rekabet ve politikanın müthiş hikayesini konu alıyor.
YÖNETMEN ANTON
CORBIJN:
Anton Corbijn,
Şubat 2014’ye yaşamını kaybeden Philip Seymour Hoffman için; “O, bir devdi. Philip’in
mirasına bakarken nereden başlamalı emin değilim zira kapsamı ve derinliği
muazzam. Ancak bu, onun seçimleri hakkında çok şey anlatıyor.
O, bildiğim en
iyi karakter oyuncusuydu. Oynadığı küçük rollere baktığınızda, o performanslarının
da onu çağdaşlarından ayırdığını görebilirsiniz. Güçlü yanı, rolün içine
girebilmesi ve kibirli olmayışındaydı. Aynı zamanda, sevdiği şeyden nefret de
ederdi. Bu da onun lanetiydi. Performansları yüzünden kendini yiyip bitirirdi.
Onun hakkını veren bir yazı yazma ihtimalim az ama çektiğimiz filmin hakkını
verdiğimi düşünüyorum. Filmde gerçekten muhteşemdi ve bütün ilgimizi hak
ediyordu. Onunla son derece gurur duyduğunu biliyorum. İki hafta önce karşılaştığımızda
tekrar birlikte çalışmaktan bahsetmiştik. Bu konuda şöyle demişti: “Umarım
bunu başka bir filmde tekrarlayabiliriz. Artık daha çok şey biliyoruz ve bence
birlikte iyi mücadele eder ve sarsılmaz oluruz. Bu çok heyecanlı.”
İlk karşılaşmamız,
2011’de New York’ta Vogue için onunla birlikte yaptığım çekimdi. Bitişik otel
odasında pantolonu düzeltilirken biz de filmden ve rolünden bahsettik. Elbette
iç çamaşırlarıyla oturuyordu ama dikkatinin bu durumdaki absürtlüğe kaymasına
hiç izin vermedi. İş hakkında ciddiydi. Yazık ki bu asla olmayacak. Filmin
sonunu izlemeyi daha da zorlaştıran da bu.
-Anton Corbijn
3 Şubat
2014’te yayınlandı.
PRODÜKSİYON
NOTLARI
Gerilimli,
heyecanlı bir casus hikayesi ve bir yalnızlık portresi olan A MOST WANTED MAN,
Hollandalı yapımcı Anton Corbijn’in (Kontrol, Centilmen) yönettiği
üçüncü film. John le Carré’nin 2008 tarihli aynı adlı romanından uyarlandı. A
MOST WANTED MAN’in yapımcı firması Potboiler Yapım, The Ink Factory ve
Amusement Park. “A MOST WANTED MAN’in ilginç yanlarından biri de muhalifi
olmaması” diye devam ediyor Cornwell (The Ink Factory’nin kurucusu ve sahibi).
“Doğru olanı yaptığına inanan birçok kişi var ve hepsinin sebebi farklı. Hepsi
tek bir merkezi amaç etrafında ters düşüyorlar ki o da, hepsinin farklı bir bakış
açısıyla ve farklı sebeplerle istediği en çok istenen adam.”
Corbijn’in
projeyi kendine özgü kılmasını sağlayan şeylerden biri de sonbahar çekiminde ısrar
etmesiydi. Böylece başrol oyuncusu, Akademi Ödülü® sahibi Philip Seymour
Hoffman’la çalışma imkanı buldu.
Corbijn şöyle
espri yapar: “Filmde sonbahar havası ve sonbahar yapraklarının rengi olsun
istedim. Philip yazın çalışmamak istiyordu. Ben de yapımcılara bunun için baskı
yapmasını istedim!”
Stephen
Cornwell “Roman ona ait ama film Anton’un olacak. Bu, onun desteklediği ve hoşuna
giden bir dönüşüm.” der.
Kadronun ve
ekibin çoğu için, Corbijn ve Philip Seymour Hoffman da dâhil olmak üzere, A
MOST WANTED MAN le Carré’nin romanlarına giriş niteliği taşıdı.
Hoffman “Bu,
genellikle daha gösterişli ve romantik tarzda anlatılan, devletler ve casus
örgütleri hakkında insancıl bir hikaye.” diyerek gözlemde bulunuyor. “Bunda
romantik bir şey yok. Kitap filmin içinde, ki bundan memnunum çünkü inanılmaz
bir kitap.”
Hamburg’daki
çekim
A MOST WANTED
MAN’in hikayesi aynı zamanda Hamburg’un da hikayesi. Hamburg zengin, tarihi bir
liman şehri. Avrupa’nın en zengin kodamanlarına uzun süre ev sahipliği yapmış.
En yıkık dökük bölgeleri şu anda nazik bir seçkinleştirme sürecinden geçiyor.
Burası yüzyıllarca göçmenleri ağırlamış. Özellikle de yakınındaki Türkiye ve
Kuzey Afrika’dan gelenleri. Ancak 11 Eylül teröristlerinin şeytani planlarını
istihbarat yetkililerinin gözlerinden uzak bir şekilde oluşturdukları yer olması,
ahlaki bir panik ve yabancılara karşı güvensizlik yaratmış.
YÖNETMEN VE
OYUNCULAR HAKKINDA
ANTON
CORBIJN – Yönetmen
Anton Corbijn
önceki iki uzun metrajlı filmin yönetmeni: Ian Curtis’in biyografik filmi Kontrol
ve Avrupalı bir tetikçi filmi olan, George Clooney’nin başrolünü oynadığı Centilmen.
Sonraki filmi, Life dergisi için James Dean’in fotoğraflarını çekmesi için
görevlendirilen fotoğrafçı Dennis Stock hakkındaki Hayat olacak. Kendisi
ayrıca oldukça başarılı bir fotoğrafçı, sahne tasarımcısı ve sanat ve klip yönetmeni.
Bir fotoğrafçı olarak 15 kitap yayınladı ve büyük müze sergileri düzenledi. En
çok Depeche Mode, U2 ve Tom Waits’le uzun sureli çalışmalarıyla tanınır. Miles
Davis, Gerhard Richter, Patti Smith, Kate Moss, Lucian Freud, Frank Sinatra,
Damien Hirst ve Captain Beefheart gibi kişilerle çalıştı.
PHILIP
SEYMOUR HOFFMAN – ‘Gunter Bachmann’
Philip Seymour
Hoffman en son Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak’ta görülmüştü. Yakın
zamandaki diğer filmlerinden bazıları Paul Thomas Anderson’ın The Master’ı,
Christopher Walken ve Catherine Keener’la Son Konser, George Clooney’nin
yönettiği Zirveye Giden Yol ve Brad Pitt’in oynadığı, Bennett Miller’ın
yönettiği Kazanma Sanatı.Hoffman ilk
uzun metraj yönetmenliğini, bir Cooper’s Town yapımı olan ve aynı adlı oyundan
uyarlanan Jack’in Kayık Gezintisi’yle yaptı. Diğer filmlerinden bazıları
New York Yanılsamaları, Şüphe, Vahşiler, Charlie Wilson’ın Savaşı ve Şeytan
Duymadan Önce. Hoffman’ın, Bennett Miller’ın yönettiği ve şirketi Cooper’s
Town Yapım’ın yapımcılığını üstlendiği Capote’deki performansı, ona
Akademi Ödülü® kazandırdı.Bir oyuncu
olarak tiyatro oyunları arasında Mike Nichols’ın yeniden canlandırdığı Satıcının
Ölümü, Peter Sellers’ın uyarlayıp yönettiği Othello’nun sınırlı bir
gösterimi, LAByrinth’in yapımcılığını üstlendiği Jack’in Kayık Gezintisi, Günden
Geceye, Martı, Vahşi Batı, Defying Gravity, Venedik Taciri (yönetmen yine
Peter Sellers), Alışveriş ve Sevişme ve The Author’s Voice. Yönettiği
tiyatro oyunlarından bazıları The Last Days of Judas Iscariot, Our Lady of
121st Street, Jesus Hopped the ‘A’ Train, In
Arabia We’d All Be Kings ve The Little Flower of East Orange’dir.
Hoffman yine LAByrinth’in yapımcılığını üstlendiği ve Bob Glaudini’nin yazdığı A
Family for All Occasions’ı yönetti. Ayrıca MCC Tiyatrosu’nda Rebecca
Gilman’ın The Glory of Living’ini yönetti. Ayrıca Chicago’daki Goodman
Tiyatrosu’nda Brett C. Leonard’ın The Long Red Road’unu da yönetti. Ardından
Vahşi Batı’yı yönetmek için Sydney Tiyatro Kumpanyası’na döndü. 2 Şubat
2014’te New York’taki evinde ölü bulunan Hoffman, Hollwood dünyasını ve
sevenlerini yasa boğdu.
RACHEL
MCADAMS – ‘Annabel Richter’
Rachel
McAdams, 2013’te gösterime giren üç filmde görüldü: Richard Curtis’in Zamanda
Aşk’ında Domnhall Gleeson ve Bill Nighy’yle birlikte, Terrence Malick’in Aşkın
İzleri’nde Ben Affleck, Olga Kurylenko ve Javier Bardem’le ve Brian de
Palma’nın yönettiği Öldüren Tutku’da Noomi Rapace’le birlikte.
2013’de
Bradley Cooper ve Emma Stone’la birlikte Cameron Crowe’un isimsiz filmine başladı.
Küçük Prens’te de James Franco ve Jeff Bridges’le seslendirme kadrosuna girdi.
2013’te ayrıca Wim Wenders’ın Her Şey Güzel Olacak’ında James Franco,
Charlotte Gainsbourg ve Robert Naylor’la birlikte çekimlere başladı.
JOHN LE
CARRÉ – Yazar (roman)
Usta hikayeci
John le Carré’nin 23 kitabı altmış yıldır dünyanın her yanında en çok satanlar
listelerine girdi. John le Carré, Hamburg’u ilk kez 60’ların başındaki Soğuk
Savaş döneminde, İngiliz hükümeti adına başkonsolos olarak atandığında tanıdı.
Yakın zaman önce de A Most Wanted Man’i araştırıp yazmak için oraya
döndü. Romanlarından bazıları filme uyarlandı. Bazıları Köstebek, Arka Bahçe
ve The Spy who Came In From The Cold’dur. 11
OYUNCU SEÇİMİ SÜRECİ
2006’da Capote
ile Akademi Ödülü® kazanan sevilen sinema ve tiyatro oyuncusu Philip Seymour
Hoffman, daha sonra Charlie Wilson’ın Savaşı, Şüphe ve The Master ile
üç kez daha aday gösterildi. Hamburg’daki küçük bir terör karşıtı örgütün zeki
lideri Gunther Bachmann’ı canlandırıyor. Örgüt, yumuşak yaklaşımı ve uzun
vadeye odaklanmasıyla Alman istihbarat toplulukları tarafından sevilmiyor.
Hoffman, neslinin en iyi oyuncularından biri. Ayrıca işine bağlılığıyla tanınıyor.
Bachman için büyük empati geliştirdiği Bovell’la çalıştı.
Hoffman “Bu
film birçok şey hakkında. Örneğin ülkelerin terörizmle nasıl başa çıktığı
gibi.” diyor. “Ama aynı zamanda hep aynı şeyi yapıp aynı sonucu alan bir adam
hakkında. Duramadığını hissediyorsunuz. Doğru olanı yapmaya çalıştığına inanıyor
ve bence öyle de yapıyor ama dünya, onun kötü adamlarla ilgilenme yöntemini
onaylamıyor.”
DERYA ALABORA
Filmin
Türkiye’de izleyicilere en büyük süprizi ise ünlü tiyatrocu Derya Alabora’nın
da projede yer alıyor olması. Almanya’da Die Fremde/Ayrılık filmine kendisini
öneren Harika Uygur’a gelen email ile başlayan serüven Alabora için projede yer
alması için adım olmuş.
YÖNETMEN ANTON
CORBİJN’LE ÇALIŞMAK
Corbijn’in
dinamik film yapım tarzı sette olumlu ve enerjik bir ortam yarattı. Egan şöyle
diyor: “Anton’da fotoğrafçılıktan geldiği için bir uyanıklık hâli var. Sürekli olarak
anı yakalayan ve hikayeyi en ekonomik şekilde anlatan görsel bir dil arıyor.”
Corbijn’in
olaylara hızlı yanıt verebilme yeteneği, Hamburg’da her gün pek çok farklı yere
gidilmesi gereken bir çekimde çok işe yaramış.
Egan şöyle
diyor: “40 günde çekmek için fazla uzun bir senaryoydu.”
Malte Grunert:
“Anton’un görsel dilinde çok pratik bir etkisi olan dolaysız bir tarz var. Bir
tren istasyonunda çekimdeydik ve tren bekliyorduk. Yarım saat sonra trenin
yandığını ve başka istasyona park ettiğini duyduk. Altı itfaiye arabasının
yangını söndürmesini ve bize yeni tren verilmesini beklerken başka şeyler
çektik.” Kadrosu yönetmenden oldukça iyi bahsediyor. Hoffman: “Anton muhteşem
ve güzel bir insan. Müthiş bir sanatçı duyarlılığı var. Her şeye benzersiz bir
şekilde bakar. Onun özel bir şey yapacağına güvenirsiniz. Ayrıca insanlara,
istediklerini yapmaları için izin verir. Ondan yardım istersem elinden geleni
yapar ama ayrıca yapmam gereken ne varsa yapmama da izin verir. Yolunuza
çıkmaz. Hatta bazen hiç söylemeden ipleri elinize verir. Kocaman bir kalbi var.
Sanat anlayışı keskin. İnsanlara güveni ise tam.” Corbijn oyuncularına özgürlük
ve yetki hissi vererek sürecin tam olarak bir parçası olmalarını sağladı.
McAdams: “O harika, nazik ve olumlu biri. Her sahnenin sonunda mutlaka olumlu
bir şey söyler ve oyuncunun egosunu okşar, ki bu bazen gereklidir. Çok nazik ve
yaratıcı bir ortam. Güzellik ve estetik anlayışı inanılmaz. Olayları doğru
şekilde görür. Hikayeyi zenginleştiren beklenmedik anları iyi yakalar.”
Corbijn, oyuncuların yorumu için her zaman imkan olduğunu söyleyerek
doğaçlamayı teşvik eder. Ancak sadece uygun olduğunda. Bunu şöyle açıklar: “Her
zaman sayfada yazanlara bağlı kalmam. Benden tecrübeli insanları daima dinlerim
ama haksızlarsa onları dinlemem.”