Film izlemek zamanı iyi bir şekilde geçirmenin heralde en güzel yoludur.Arkadaşlarla veya aileleyle izlenen güzel filmler hem geçirilen zamanı değer verir hem de izlenilen kişilere ve ilişkilere değer verir.Daha sonraları filmi hatırladığınızda eğer o filmin keyif almışsanız geçirilen o güzel saatleri keyifle yad edersiniz.Bu açıdan bakıldığında sinema bir sanattan çok güzel bir aktivite aracıdır.Bir de aslında sinemanın çoğu insan için bir tutku aracı olması.Ki artık orada bir sinema izleyicisinden çok bir sinema tutkunu kişisinden bahsedebiliriz.
Hal böyle olunca benim gibi sinemaya tutkulu insanlar filmleri bir başka gözlerle izlerler.İzlemekte yetmez bir okuma,bir araştırma alanı haline gelir.Filmden sonra onun hakkında kritikleri okumak,filmin diğer detaylarını incelemek bir meslek haline gelir.İşte başlıkta bahsettiğim sinema dedektifine dönüşür insan bir noktadan sonra.
Çünkü sinema filmi her ne kadar iyi niyetle bir zaman geçirme aracı olarak görülsede aslında insanın ufkunu açan,hayata başka gözlerle bakmayı öğreten bir hoca.Hal böyle olunca sinemayı sinema yapan saniyede 24 kare çok anlamlı oluyor bunun okumasını bilene.
Mesela filmlerde başka filmlere göndermeler,küçük süprizler,hoş detaylar genel anlamda çok küçük gözüksede aslında çok seyler anlatırlar.Ben özellikle filmleri izledikten sonra trivia denilen filmle ilgili küçük ayrıntıları araştırmayı çok severim.Dediğim gibi bir nevi sinema dedektifliği.
Son izlediğim filmlerden biri olan Wall-E bu bakımdan son derece zengin.Imdb’de ki sayfasında bolca hoş detay var.Mesela bir kaçı;
*Wall-E’nin Axiom’la birlikte dünyanın yörüngesinden çıkarken kafasına takılan aslında uzaya ilk atılan Sovyetlerin Sputnik uydusu.Uzay gemisinin adı AXIOM da kendiliginden apacik olan ve bu nedenle kanitlanmaya ihtiyaci olmayan onerme anlamına geliyor.
*Eve dünya’ya indikten sonra araştırdığı nesnelerden biri Pixar’ın önceki filmlerinden Toy Story’den Pizza Planet arabası
*Eve Wall-E’yi dünyaya kaçırmak için uzay gemisinin tabi caizse filikalarına götürürken gözüken kapı numarası 1912.Yani filika sayısının yetersizliği yüzünden çok kayıp verdiğine inanılan Titanic’in batış tarihi.
*Eski kaptanların fotoğrafları da Pixar yazarlarının uzay gemisine uyacak şekilde şişmanlatılmış fotoğraflarından oluşuyor.Wall-E’nin izlediği film de 1969 yapımıHello Dolly filmi.Yönetmenin bunu seçmesinin nedeni de filmin ve müziğinin ‘birbirini seven kişilerin birşey söylemeden aşklarını ifade etmelerini el tutma sahnesiyle anlatan en iyi örnek"’ olduğu içinmiş.
*Filmin sonunda gözüken filme uyarlanmış tablolar Van Gogh,George Seurat,Auguste Renoir gibi önde gelen empresyonistlere güzel bir gönderme
*Ayrıca Wall-e’nin reboot yaparken Mac OS sesi çıkarması,Hello Dolly filmini I-pod’unda izlemesi Pixar’ın eski Ceo’su Steve Jobs’a ve Apple’a gönderme.Ayrıca 700 yıl dünyada kalan Wall-E’nin hala bunları kullanıyor olması zaman ne kadar geçerse geçsin Apple ürünlerinin eskimeyeceğini öne sürüyorlar.
Başka filmlerden de örnek vermek gerekirse arşivimden bulduğum ve çok sevdiğim bir kaç detay;
*2003 yapımı Italian Job filminde ki gözetme sahnesinde hırsız Edward Norton evinde 1969 yapımı ilk versiyonunu izliyor.Ekranda gözüken de ilk filmin başrolü Michael Caine.Diğer filmden karede de filmde kahramanın iddia ettiği Napster olayı.Karakterimiz Napster’ı kendinin yarattığını ama arkadasının onu çaldığını iddia ediyor.Arka planda ise Metallica posterinin olması metallica-napster kavgasını bilenler için son derece hoş bir detay.
*Big Lebowski’de Dude abimizin markette yazdığı çek’in tarihinin 11 Eylül olması,Mel Gibson’ın Apocalypto filminde kovalamaca sahnesinde bir an için belirip kaybolan “Where is Waldo” karakteri çocukluğumuzun gezgin kahramanı waldo’yu(diğer adıyla wally) hatırlatıyor.
*Geleceğe Dönüş filmin Marty McFly’in geleceğini anlattığı ikinci filminde tele-konferansla konuştuğu Needles’ı canlandıran Red Hot Chili peppers’ın bascısı Flea olması Fleaseverler için güzel bir raslantı.Green Mile’da da John Coffey(JC) ismen Jesus Christ’ı (JC) andırması karakterin iyilik ilişkisini gönderme yoluyla sağlamaya çalışıyor yönetmen..
Filmler aslında birkaç saat süren aktivitelerden ziyade ,okunması yazılması gereken sonsuz dünyalardır.Böyle bakarsak her film aslında çok şey anlatıyor bizlere.